Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNERPortmanto bile hayallerini kamçılamaya yetiyordu. Yanındakipaketleri yerleştirdi, derin bir nefes aldı ve yerine oturmadan Buket Hanım’a telefon açtı. Alo? Hayatım, ben. Ne oldu Tahsin? Bu gece çok gecikebilirim. Yarına bir rapor yetiştirirsem, bu seferterfi ettirebilirler. Çok önemli, bitirene kadar çalışacağım, her saatte arayabilirsin,buradayım. Bir şey olursa, hemen ara. (O güne kadar kendisini işten çok az aramış birinsanın, o gece aramayacağını kestirebiliyordu.) “Bu kadarına da gerek var mı?” diyorum bazen. Üzülme hayatım. Yarın akşamdan itibaren bu tip mesailerolmayacak. Sahi mi? Çok şükür, sen öyle diyorsan, öyledir. Artık bu şekildeçalışman gerekmeyecek demek? Hasta olmandan korkuyorum. Yarın gece iyi bir lokantaya gideriz. Nereye istersen. Ne kadar iyisin Tahsinciğim, ama çok masraf olmasın. Seni seviyorum hayatım. Ben de seni. Şimdi işe dönmem gerek. Hadi hoşça kal, yarın akşamgörüşeceğiz. İyi geceler.Sayfa 72 / 173
Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNERHatırla doktor, Buket ilginç bir telefon konuşması yapmıştı seninle.(Telefonunuzu yıllarca dinlediğimi, asla anlayamadınız. O işi apartmandaki kutudanhalletmiştim, bir çeşit paralel bağlantı; ses kayıt aleti dahil üstelik! Sizin konuşmadığınızanlarla kısıtlı kalmak üzere her yeri sizin hattan aradığıma kızma, size çok az girmiştir.Çünkü arayabileceğim pek kimse yoktu, zaten bu nedenle, kendime ait bir telefon hattınahiç gerek olmadı. Hem gördüğün gibi, hat için para vermeden de telefon makinesiçalışıyormuş.) Mesaiye kalacakmışsın, onun için aramışsın! Şu herkesin kaçıp kurtulmayabaktığı hastanede, sen bu kadar çalışacak ne buluyordun? Beni buraya tıkmandan önce,seni iş başında hiç görmemiştim. Yaptığın işleri, yalnızca dinlediğim telefonlarınızdanbiliyordum. Ama şu sıralar, senin dürüstlüğünden kuşkulanmaya başlıyorum. Hastanede, habire fazla mesai. Burada ne gibi bir ofis çalışması olabilir ki?Telefonu kapattığında, aniden ağlamaya başlamıştı ve kısa süredebirçok evrak, gözyaşıyla yıkanmıştı.Dakikalar sonra gözleri kuruduğunda, bitkinlikle koltuğuna çökmüştü.Başını masaya koyarak, uyku meleklerine iki saat kadar oturduğu yerde teslim olmayakarar verdi.Rüyasında, deniz kenarındaki bir arabanın içinde, bir öğle üzeriSerap’la sevişiyordu. Arka camı plaj sepetleriyle, ön camı bir sigorta firmasına aiteşantiyon karton güneşlikle kapatmışlar, yan camlara da plaj havluları sıkıştırmışlar,arabayı kilitlemişlerdi. Yaz sıcağında fırın gibi ısınmış aşk kabinine, dalgaların ve seyyarsatıcıların uzak sesleri geliyordu. Her yanından ter boşanırken, Tahsin Bey koca bedeniyle,arka koltukla ön koltuk arasında dizlerinin üzerinde sıkışmış, kadının her tarafınıSayfa 73 / 173