11.07.2015 Views

e-kitap

e-kitap

e-kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNERKarşı kaldırımdaki bankanın müdür odasına ulaşmak, iki dakikameselesiydi her zaman. Dalgın pozlarda, ayaklarını sürüyerek içeriye girdi.– Ooo buyurun Tahsin Bey, nasılsınız? Çay?– Teşekkürler Rıfat Bey, alayım zahmet olmazsa.Rıfat Bey çaycıyı eliyle çağırdı. Ak saçlı bu adam, emekliliğinibekleyen, tam da “iyi kalpli kime denirse, o” bir memurdu. Ya da o an için, Tahsin Bey’ebir başka sevimli, daha doğrusu pek acınası göründü. Saf ve acınası... Oysaki yıllardırtanışıyorlardı.Artık herkes saf görünmeye başlamıştı, dünyadan haberi olmayan,beceriksiz insanlar sürüsü. Bunların yaşamı ile çimenlerin yaşamı arasında, ne farkolabilirdi?– Tahsin Bey gelmişler. Şöyle demli bir çay ver.“Çaymış, lahmacun pidesi seni. Çayı içmeye sen devam et, benşampanya istiyorum.”Özgüveni artmıştı, rolünü rahat oynuyordu.– Bizim şirket adam olmaz. Her gün yeni angarya, yeni icat.Rıfat Bey bir yandan da, “çlinks, çlinks,” diye, çay suyuyla kesmeşeker adlı maddeleri birbirine karıştırıyordu. O yüksük kadar çay bardağıyla teneke kaşık,Tahsin Bey’in sinirini bozuyordu. Hayrola? Bugün, her ne alımı yapacaklarsa, tedarikçi firma nakit istemiş. Omal zor bulunuyormuş, acilmiş, elzemmiş, takasta gün kaybı oluyormuş da, mışmış da,mışmış. Bizim genel müdür de, nedense kabul etmiş. “Git, şu çekleri tahsil et de getir,”Sayfa 93 / 173

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!