11.07.2015 Views

e-kitap

e-kitap

e-kitap

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Tahsin Bey Ekvador'da | Armağan TEKDÖNERAradığı yer, ara sokakların tekinde bir han odasıydı. Bir mücellit.Bulmak kolay bir iş olmayacaktı. “Saffet Sokak,” diye sorarak yarım saat kadar dolandı,sora sora, başladığı yere geri döndü. Bu arada acıktı ve bir büfeden çeyrek döner yedi.Ayranı da bitirdiğinde, taksiden indiği yere birkaç adım mesafede olduğunu ve dolapbeygiri gibi döndüğünü fark etti.Gözüne kestirdiği hamal kılıklı bir hamala adresi sorduğunda, doğruadamı bulmuştu; kılık yanıltmamıştı. Hanı ezbere bilen hamal, onu hana kadar üşenmedengötürdü. Tahsin Bey de adamı, önceden düşünmediği miktarda mecburen gördü. Adam okadar gördürmüştü ki, hamallığın gerçekte hobi olarak veya yan gelir temin etmek içinyapıldığını Tahsin Bey anlamıştı. Sokağın adı ise, İffet Sokaktı ve neyse ki hanın girişinde,Mücellit Taktak tabelası vardı.Merdivenden dördüncü kata çıktığında, hem fena halde soluk soluğakalmıştı, hem de sidik kokusundan burnunun direği kırılmıştı.Sonunda odayı buldu. İyi günler, Komiser’le görüşecektim. Büyür abi? Komser, komser. Abi ne diyon? Bidakka bubamu çağriym.Flüoresanın titrek ışığı her tarafı aynı renk gösteriyordu. Komiser,kahverengi bir takım elbise giymiş, siyah ayakkabıları çamurdan, beyaz gömleği depislikten kahverengileşmiş bir zat olarak göze çarpıyordu. Kravat? Kahverengi. Tamanlamıyla kahverengi bir adam. Sadece yakasında farklı bir renk vardı: Kırmızı dikdörtgenbir rozet. Kül tablası gibi kokuyordu herif. Saçlarından da neredeyse yağ damlıyordu.Sayfa 54 / 173

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!