tc çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü resim ... - Kütüphane
tc çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü resim ... - Kütüphane
tc çukurova üniversitesi sosyal bilimler enstitüsü resim ... - Kütüphane
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
89<br />
“Bunlar duvar kağıdı ya da gazete parçaları olabiliyordu. Resimlerine<br />
bu malzemeyi sokarak “kolaj”ı (Collage) yarattılar. Kübistler eskiden<br />
nesneleri yeniden birleştirmek üzere parçalarken şimdi artık başka<br />
malzemelerle de birleştirme özgürlüğünü kendilerinde buluyorlardı. Bu<br />
nedenle ilk devreye “Analitik Kübizm” adı verilirken, 1912’den sonraki<br />
döneme “Sentetik Kübizm” denmiştir. “Sentetik Kübizm”de <strong>resim</strong>lere<br />
entegre edilen günlük nesneler resmin içinde aynı boyanmış yüzeyler<br />
gibi bir işlev üstlenmişler ve kompozisyonun eşit ağırlıklı öğeleri<br />
olmuşlardır.<br />
Kübistler bu alelade gerçek nesneleri işlerinin birer parçası haline<br />
getirirken yalnız modern sanatın farklı akımlarına “Kolaj”,<br />
“fotomontaj” ve “asamblaj” ilham vermekle kalmaz; kübist kolaj aynı<br />
zamanda sanat eserinin ulaştığı özerklik derecesine de işaret eder. Bir<br />
sanat eseri tümüyle kendi kanunlarına tabi bir varlık olarak gündelik<br />
hayatın adi bir unsurunu bile kullanım değerinden arındırarak saf estetik<br />
bir nesne haline getirme kuvvetine sahiptir. Gazete parçası resmin kendi<br />
bağlamında bambaşka, yeni bir kimliğe kavuşur. Hem gündelik bir<br />
nesne hem de estetik obje olarak algılanmaya başlar. Bu nedenle kübist<br />
kolajlar hem çok soyut, hem de gayet gerçektirler. Bu kombinasyon<br />
içinde, sanat ile gerçek arasındaki bağlantıyı sorgulayan birer medyuma<br />
dönüşürler”(Krausse, 2005, 94).<br />
İnsanların gündelik yaşantılarında belki de hiç ellerinden düşmeyen bir<br />
nesnedir sanatçının alıp kullandığı. İşte burada sanatçılar, özellikle Kübizmle başlayan<br />
yeni süreçte kullanılmış nesneyi estetik nesne haline dönüştürürler. Krausse’nin dediği<br />
gibi, hem çok soyut, hem de gayet gerçektirler. İzleyici onlara bakarken estetik bir<br />
objeye bakmaya başladığını düşünecektir. Bu yöntemle, nesneler kullanılmış nesne<br />
olmaktan çıkmış ve idealleşmiş bir görünüm kazanmış olmaktadırlar. Kübistlerin<br />
ardından Fütüristler de <strong>resim</strong>sel alanı parçalıyorlar ve gerçeklik algısını<br />
değiştiriyorlardı. Giderek teknolojinin daha çok müdahale ettiği hayat, insanların<br />
algılama düzenekleri üzerinde daha önce benzeri görülmemiş düzeyde güçlü bir etki<br />
yartıyordu. Sanatçılar bu yeni atmosferi en önce fark edenler ve tavır geliştirenler<br />
arasıda yer aldılar.