Türk Dünyası İncelemeleri Dergisi / Journal of Turkish World Studies,Cilt: V, Sayı 2, <strong>Sayfa</strong>: 293-298, İZMİR 2005.OSMANLI DÖNEMİNDEKİ ÖNEMLİ OLAYLARIN ÂŞIK ŞİİRİNDEKİ AKİSLERİThe Reflections of the Most Important Historical Events During the Ottoman Empire in theMinstrel-Poets’ PoemsFikret TÜRKMEN *ÖzetFolklorun bütün türlerinde çekirdekte bir tarihî olay vardır. Bu olay bir âşık tarafındanşiire dökülür. Zamanla bu ilk söyleyenler unutulur ve konu topluma mal olur. Her çevre vedönem, ona yeni bir şeyler katar. Tarihî olayın folklorlaşması; onun çeşitli tabaka vesüzgeçlerden geçirilerek karşımıza destan, hikâye, masal vb. türler olarak çıkmasıdır. Âşıklar,işte bu türlerin çoğunun ilk söyleyenleridir. Âşıkların hem kendi şiirlerinde hem de başkaşairlere ait kaydettikleri şiirlerde devrindeki siyasal ve sosyal olayların akislerini görmekmümkündür.Anahtar Kelimeler: Âşık, Osmanlı İmparatorluğu, Tarih, Âşık Ali UfkîAbstractThere is a historical event in the center theme of most folkloric genres. This historicalevent is being used as a main theme of poems composed by minstrel-poets. In times, thoseinitially occurred events have been forgotten and the theme becomes unanimous. In times, thepoem sung or read in different context, in every different context something new has beenadded to the poem. In sum, what is called to become folklore is what happened in the past hasbeen turned into an epic, folk story, folk tale etc. upon the change in the narrating context.The minstrel poets are the first narrators of those sayings. It is possible to see the reflection ofthe social and political occurrences of the time in the minstrel poets own poems or the poemsgathered by them from other poets.Keywords: Aşık (Minstrel-Poet, story teller), Ottoman Empire, history, Aşık Ali UfkiFolklor, pek çok bilim dalı ile sınırdaş olduğu için, bu komşu bilim dalları ile sıkı bir işbirliğiiçindedir. Bazen komşu bilim alanlarına malzeme verir, bazen da onlardan bilgi alır. Tarih alanı ile aynısıkı ilişkiler içinde olan folklor, tarihin pek çok karanlık noktasını aydınlatır. 1 Bir halk hikâyesinin, birmasalın veya bir türkünün analizini yaparken, onun tarihini tespit etmek, o döneme ait halk hayatının,halk düşüncesinin açıklanmasında ve vesikaların değerlendirilmesinde birinci derecede önem taşır.Bilindiği gibi Osmanlı dönemi tarihçiliği, devrin özelliğine de uygun olarak, halkın hayatınakayıtsızdır. Bu dönemde tarihçi bir devlet memurudur. İktidarın, yani sarayın eleştirisini yapamaz. Naimagibi, Katip Çelebi gibi bir iki istisna dışında tarihçiler sarayın istemediği hiçbir şeyi yazamamıştır. Hattaiktidarda iken övdükleri devlet adamlarını, iktidardan düşünce yermek durumunda kalmışlar, haklı bileolsalar, doğruyu ve haklıyı yazamamışlardır. Bunun başlıca sebebi “saray” istiaresi ile ilgilidir. Saray,bütün tarihsel olayların etrafında döndüğü bir merkezdir. Halkın ulaşamadığı bir zirvedir. Osmanlıaristokrasisinin halka yukarıdan baktığı ve “avam” olarak gördüğü mekândır. Osmanlı tarihçileri, olaylarıbu görüşlere uygun yazmak zorunda idiler. Çünkü onlar da saray çevresinde yaşıyorlardı.Zaten, kapalı-geniş mekân, entrikaların, ihanetlerin, haksızlıkların olduğu mekân olarak kabuledilir. Bu mekâna örnek olarak hep saraylar gösterilmiştir. Aslında bu durum bütün milletler için* Prof. Dr., <strong>Ege</strong> Üniversitesi, Türk Dünyası Araştırmaları Enstitüsü.1 Pertev Naili Boratav, Halk Edebiyatı Dersleri, Ankara 1946, s. 40-77.293
Fikret Türkmengeçerlidir. Kalın ve yüksek duvarlar, aristokratlarla halkın arasında yükselir. Zulümlerle halk ezilir,savaşlar halkı mahveder, eşkıyalar, adaletsiz düzenlerin yarattığı tiplerdir. Bunlar, sarayın veremediğiadaleti vaat ederler. Halk kötü idareden bunalınca, bunlara sığınır. Osmanlı tarihçilerinin yazamadıklarınıhalk şairleri, eserleriyle dile getirirler. Bu şairler halkın içindedirler. Halk tarafından korunurlar ve halktarafından beslenirler. Tarihî olayların içinde oldukları için de, bazen sınır boyunda bir köyde, bazenorduda askerdir, gördüklerini söylerler. Acıları askerlerle ve halkla birlikte çekerler, onlarla paylaşırlar.İslamiyet’ten önce ozanların ellerinde kopuzları ile oba oba dolaştıklarını ve Oğuz name baştaolmak üzere destanlar söylediklerini biliyoruz. Osmanlı döneminde de bu geleneğin devam ettiğini vehatta ocakların oluştuğunu biliyoruz. Ozanların sarayda Türkçe olarak eski hükümdarların menkıbeleriniterennüm ettiğini ve onun yanındaki birtakım şairlerin de yine Türkçe şiirler terennüm ettiğini, AnadoluSelçuk ordularında ozanların ve kopuzcuların bulunduğunu, kahramanlar arasından da ozanlarınyetiştiğini (alp-ozanlar), çevik dilli, halk hikmetlerini ve halk ananelerini taşıdığını biliyoruz. 2Yukarıda ocakların oluştuğunu belirtmiştik. Bu ocaklar orduların moral kurumları olmuşlar, âşıkyetiştirmişler, eski saz ve söz ustalarında olduğu gibi bunlar da kutsallık kazanmışlardı. Mesela; yeniçeriocakları, Alevî-Bektaşî geleneğine uygun olarak teşkilatlanmış, tekkeler oluşmuştu. Bu tekkelerde hemtarikat kuralları öğretilmiş, hem de sanat eğitimi verilmiştir. Orta dönem Osmanlı tarihinde tekkeedebiyatı büyük sanatçılar yetiştirmişti. Bu sanatçılar Osmanlı toprağının en uzak noktalarına kadarulaşmışlar, sınır boylarında kasaba, köy ve kalelerde yaşamışlar ve oralardaki olup bitenleri şiirlere,hikâyelere dökmüşlerdi. Libya, Tunus ve Cezayir garp ocaklarında, Bağdat’a sefere çıkan IV. Murat’ınordusunda (Genç Osman) kısaca her yerde bunlar vardı. İşte bu sanatçılar, ozanlar, âşıklar vb. yaşadıklarızaferleri, çektikleri sıkıntıları, acıları mısralara döktüler, hikâye ettiler, destanlaştırdılar. Aslında folklorunbütün türlerinde çekirdekte bir tarihî olay vardır. Bu olay bir âşık tarafından şiire dökülür. Zamanla bu ilksöyleyenler unutulur ve konu topluma mal olur. Her çevre ve dönem, ona yeni bir şeyler katar. Tarihîolayın folklorlaşması; onun çeşitli tabaka ve süzgeçlerden geçerek karşımıza destan, hikâye, masal vb.türler olarak çıkmasıdır. Âşıklar, işte bu türlerin çoğunun ilk söyleyenleridir. Onların şiirlerinin tapuları,son dörtlükte kullandıkları mahlaslarıdır. Ancak, epik kanunlardan biri olan “Sönmekte olan kahramanınözellikleri, parlamakta olan kahramana yüklenir” prensibi çerçevesinde, sözgelimi türkü ön planaçıkmışsa, âşığın adı kaybolur ve başka şiirler de türküye yamanır ve anonim bir tür haline gelir. Bazen daâşık meşhur olmuşsa, şiiri âşığın şiirine yamanır.Osmanlı tarihindeki savaşlar da yukarıda anlatmaya çalıştığımız gibi, tarihî olayların çekirdekgörevini yapar. Bu, savaşın içinde bulunan; yani savaşa katılan veya savaştan etkilenen halk ve âşıklartarafından destanlaştırılır. Olaylar en ince noktalarına kadar şiirlere aksettirilir. Biz, şimdi bu tür şiirlerdenbirkaç örnek verip, tarihî olay ile şiirin ilişkisini göstermeye çalışacağız.Bu şiirlerin temaları ve üslupları söylendikleri dönemin genel özelliklerini vermektedir. Devletingüçlü, halkın mutlu ve huzurlu olduğu dönemlerde, âşıkların da zaferden gururla söz ettikleri, kendilerinegüvenen bir psikoloji ile olayları yansıttıkları, bozgun zamanlarında ise, tam tersine, yeteneksizvezirlerden, kumandanlardan, çeşitli entrikalardan, ihanetlerden şikâyet ettikleri görülür. Diğer taraftan,merkezî otoritenin zayıfladığı, devletin, başta adalet olmak üzere, temel görevini yapmada acze düştüğüdönemlerde, eşkıya türkülerinin ve destanlarının arttığı görülür. Böylece halk şiirlerinin incelenmesininbizi sosyal konular ve toplumun genel yapısı hakkında da bilgilendirdiğine şahit oluruz.Halk şairleri bu tür konuları uzun soluklu destanlarda veya türkülerde dile getirmektedir. Bukonuda Türkçe’de oldukça zengin bir edebiyat vardır; ancak, bunlar henüz bilimsel bir araştırmaya tâbitutulmamıştır. Kemal Zeki Gençosman’ın “Türk Destanları” 1972’de, merhum Cahit Öztelli’nin çeşitlikaynaklardan derleyerek kitap haline getirdiği “Uyan Padişahım” adlı eseri 1976’da basılmıştır. Her ikieser de, bu tür destanların metinleri ile ilgili olduğu tarihî olay hakkında kısa bilgiler vermektedir.Anadolu sahasında bu tür şiirlerin ilk örnekleri Fuat Köprülü’nün “Türk Saz Şairleri” adlı serimakalesinde görülmektedir. Daha sonra bu makaleler “Türk Saz Şairleri” adı ile kitap haline2 Fuat Köprülü, Edebiyat Araştırmaları – 1, Ötüken Yayınları, İstanbul 1989, s. 131–144.294
- Page 1 and 2:
ISSN: 1301-2045EGE ÜNİVERSİTESİ
- Page 3 and 4:
TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ DERG
- Page 5 and 6:
ÇEVİRİLER - AKTARMALARANAR, (Çe
- Page 7 and 8:
Minara Aliyeva EsenBiz, Lobnor ağz
- Page 9 and 10:
Minara Aliyeva Esenbazı özellikle
- Page 11 and 12:
A. İrfan AypayAvrupa ile ilgili es
- Page 13 and 14:
A. İrfan Aypayhinto: Macarca. Koç
- Page 15:
A. İrfan Aypaypiştov: İtalyanca
- Page 20 and 21:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 22 and 23:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 24 and 25:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 26 and 27:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 28:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 31 and 32:
Ali Erolkaçınılmazdır: "İmge,
- Page 33 and 34:
Ali Erolbir benzerlik, tabiî olan
- Page 35 and 36:
Ali ErolSamipaşazade Sezaî’ye y
- Page 38 and 39:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 40 and 41:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 42 and 43:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 44:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 47 and 48:
Selma GülsevinGramerlerimizde, gen
- Page 50 and 51:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 52 and 53:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 54 and 55:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 56:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 59 and 60:
Alimcan İnayetbilinçsiz olması b
- Page 61 and 62:
Bahadır Bumin ÖzarslanGirişÜzer
- Page 63 and 64:
Bahadır Bumin ÖzarslanTopluluk me
- Page 65 and 66:
Bahadır Bumin Özarslantemsil edil
- Page 67 and 68:
Bahadır Bumin Özarsland. Üyeliğ
- Page 69 and 70:
Bahadır Bumin ÖzarslanKomisyon, y
- Page 71 and 72:
Bahadır Bumin Özarslan2. Görüş
- Page 73 and 74: Bahadır Bumin ÖzarslanGaranti ve
- Page 75 and 76: Bahadır Bumin ÖzarslanD. Dış İ
- Page 77 and 78: Bahadır Bumin Özarslanyerine gör
- Page 79 and 80: Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 81 and 82: Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 83 and 84: Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 85 and 86: Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 88 and 89: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 90 and 91: Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 92 and 93: Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 94 and 95: Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 96 and 97: Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 98 and 99: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 100 and 101: Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 102 and 103: Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 104 and 105: Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 106 and 107: Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 108 and 109: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 110 and 111: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 112 and 113: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 114 and 115: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 116 and 117: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 118 and 119: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 120 and 121: Harezm Türkçesinde İkilemelerVI.
- Page 122 and 123: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 126 and 127: Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 128 and 129: Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 130 and 131: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 132 and 133: Satır Aralarını Okumak Azerbayca
- Page 134 and 135: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 136 and 137: Çuvaşçabulundurulması müphemdi
- Page 138 and 139: Çuvaşça‘evde olan kişi’, at
- Page 140: Çuvaşçavurgulanabilir. Birbirini
- Page 143 and 144: Sir Gerard Clausongrupların bazı
- Page 145 and 146: Sir Gerard Clausonamaçla ortaya ko
- Page 147 and 148: Sir Gerard ClausonTabloları hazır
- Page 149 and 150: Sir Gerard Clauson13 egg yumurtğa
- Page 151 and 152: Sir Gerard ClausonTamamlayıcı Mad
- Page 153 and 154: Sir Gerard ClausonS 89 rub türt- (
- Page 156 and 157: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 158 and 159: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 160 and 161: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 162 and 163: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 164 and 165: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 166 and 167: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 168 and 169: Uygur Şiveleri Üzerinenogay derle
- Page 170 and 171: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 172 and 173: Diller ve YazıÇinlilerin eski, g
- Page 174 and 175:
Diller ve Yazıalet ile ilk mağara
- Page 176 and 177:
Diller ve Yazıyazılarının atas
- Page 178 and 179:
Diller ve YazıDinlerini Roma’dan
- Page 180 and 181:
Diller ve YazıŞekil 4. Mısır Al
- Page 182:
Diller ve YazıSlav Rus Karşılı
- Page 185 and 186:
Şakir İbraevTemirkazık’a bağl
- Page 187 and 188:
Şakir İbraevKazak mitlerinin baş
- Page 189 and 190:
Şakir İbraevKAYNAKLAR Kaskabasov,
- Page 191 and 192:
Liliya İbrahimovagöz açıp kapay
- Page 193 and 194:
Liliya İbrahimovaHırpalayıp koym
- Page 195 and 196:
Liliya İbrahimovaBu, Türk destanl
- Page 197 and 198:
Kalık İbraimovçelişkili zorlukl
- Page 199 and 200:
Kalık İbraimov1. Kırgız toplumu
- Page 201 and 202:
Kalık İbraimovİnsan ve hayvan il
- Page 203 and 204:
Kalık İbraimovörneğin bazı Kı
- Page 205 and 206:
Kalık İbraimovne kadar tatlı rü
- Page 207 and 208:
Ebrar KerimullinEllili yıllarda ve
- Page 209 and 210:
Ebrar KerimullinTablo 3. Kazan:Şeh
- Page 211 and 212:
Ebrar KerimullinKazak edebiyatını
- Page 213 and 214:
Ebrar Kerimullinİşte bunlar Kazak
- Page 215 and 216:
Ebrar Kerimullin5. “Kazak Şekirt
- Page 217 and 218:
Ebrar Kerimullinçıkarılan kitapl
- Page 219 and 220:
Ebrar KerimullinGördüğümüz gib
- Page 222 and 223:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 224 and 225:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 226 and 227:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 228 and 229:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 230:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 233 and 234:
Yunus Memmedovgünümüzde dahi bu
- Page 235 and 236:
Yunus Memmedovsb. “Struktura i İ
- Page 237 and 238:
Yunus Memmedov“Ad günü” ifade
- Page 239 and 240:
Bülent Akyay“İç Savaşın Ard
- Page 241 and 242:
Abdullah DemiralÇalışmanın ağ
- Page 243 and 244:
Mustafa Yeniasırbenzerliğine dikk