12.07.2015 Views

türk dünyası incelemeleri dergisi - 404 - Sayfa bulunamadı! - Ege ...

türk dünyası incelemeleri dergisi - 404 - Sayfa bulunamadı! - Ege ...

türk dünyası incelemeleri dergisi - 404 - Sayfa bulunamadı! - Ege ...

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

AnarBabamın Bağırov’un neden bahsettiğinden haberi yoktu. Bağırov kendisine mektubugösterdiğinde, babam: “Siz bütün akrabalarınızın sorumluluğunu taşıyor musunuz?”cevabını vermiş.Bağırov ise böyle bir cevap karşısında: “Kendi ellerimle akrabamı vurdum” karşılığını vermiş.Sonuçta bu mektup babama pahalıya mal oldu ve görevden alındı. Abdulla ise bir restorandakisarhoşluğu nedeni ile Yazarlar Birliği üyeliğinden çıkarıldı.Bağırov’un cezalandırma yöntemi çok insanlık dışı idi. O zaman babamın kız kardeşiAzerneşriyat’ta çalışıyordu. Bağırov ondan babamın adını bütün yayınlarından çıkarmasını istedi. Halamhasta olduğunu bahane ederek işe gitmedi. Ancak döndüğünde babamın adının her şeyden, programlardanbile silinmiş olduğunu gördü. Ama hepsi bu kadar değildi. Babam Moskova’ya Decade’de (Onyıllık)Azerbaycan’ı temsil etmek üzere seçilenler arasındaydı. Gitmesine izin vermediler.Birkaç yıl sonra, babam ve Abdulla savaşa gönderildiler (2. Dünya Savaşı). Abdulla öldü. Babamiki yıl sonra geri çağırıldı. Ordunun siyasî lideri Mexlis’in Azerbaycanlı askerlere nasıl işkence yaptığınıanlatan makaleler yazıyordu. Bağırov babamın makalelerini çok beğendi. Bu nedenle onu Bakü’yeçağırdı ve cephede gördüğü her şeyi anlatmasını istedi. Ardından Mexlis’i Stalin’e ihbar etti.Daha sonra, babam, Kiril’e yapılacak değişikliği ilk duyduğu zaman Bağırov’un da büyük birşaşkınlık yaşamış olduğunu öğrendi. O sırada Bağırov, bir aile dostu olan Teymur Yaqubov’unarkadaşıydı. Teymur, başlangıçta 1939’da Moskova’da Kremlin’de Bağırov ile birlikteydi. Bağırov’uStalin’in ofisinden çıkarken gördüğünü hatırlıyor. Büyük bir sarsıntı geçirmiş olduğu açıkçaanlaşılabilmekte imiş. Zira elleri titriyormuş ve yere bazı kağıtlar düşürmüş. Teymur kendisine ne olupbittiğini sorduğunda Bağırov ona, Stalin’in kendisine Azerbaycan’da Kiril’e geçiş sürecini başlatmasınıemrettiğini söylemiş.Azerîce’yi KorumakBunu yapmak için en iyi yolun ne olduğu hakkında sonradan ciddi tartışmalar yaşanacak olmaklabirlikte o an için Kiril’e geçiş konusu henüz tartışılamıyordu.. Babam gibi yazarlar bu karara itirazedememekle birlikte yazı dilinde Kiril kullanılacak olsa bile, Azerî dilinin korunması hususundamücadeleyi elden bırakmadılar ve kendi değerlerini benimsetmeyi başarabildiler. Ancak yine de Rusdilinin ses sistemini desteklemek üzere oluşturulmuş Kiril alfabesinin benimsenmesinin, nihaî anlamdaAzerîce’nin bozulmasına yol açacağından endişe ediyorlardı.Kiril alfabesinde Rusça’daki sesleri karşılamak üzere Azerîce’de olmayan birkaç harf vardı.Sözgelimi Rusça’da “ts” sesini temsil eden harf. Bu ses Azerîce’de yok. Yine “ya”, “yu”, ve “ye” gibi seskombinasyonları sembolize eden başka harfler de vardı. O sıralarda oldukça yaygın olan bir fıkra,Azerîce’nin sadece bu üç harfle kompleks bir cümle oluşturabilecek tek dil olduğunu anlatıyordu: “Ya yuye, ya ye yu” yani; ye, yıka ve sonra ye, veya ye ve sonra yıka”. Bu üç harf Stalin’in ölümünden sonra1950’lerin sonuna kadar kaldırılmadı.Bana göre 1920’lerde erken Lâtin’e ilk geçişimiz bir hata idi. Özellikle 1920’de Bolşeviklerinidareyi teslim alıp kendi merkezî hükümetlerini kurduklarında yaşanan siyasî kargaşa nedeni ile bunahazır değildik. Ayrıca, erken Lâtin’in Türk milletini 1300 yıllık tarihinden kopardığına da şüphe yoktur.Lâtin’den Kril’e geçiş başlı başına farklı bir konuydu. Çünkü politik bir zulüm olarakgörülüyordu. Lâtin’e geçişte olduğu gibi bir seçime dayanmıyordu. Kiril alfabesi, Rus dilinin Azerî dilineüstünlüğünü ima ediyordu. Anne ve babamın, Kiril alfabesine geçişi, 1937’de başlayan Stalinbaskılarından sonra hayatlarındaki en büyük trajedi olarak algıladıklarını hatırlıyorum. Bu kararın enindesonunda Azerbaycan’da Rus dilinin tamamen benimsenerek Azerî dilinin yok olmasına yol açmasındankorkuyorlardı. Allah’tan, Azerîce 50 yıl boyunca ayakta kalmayı başardı. Geriye bakıldığında 1923’deLâtin’i benimseme kararının, 1991’de bağımsızlığımızı kazandıktan sonra, Lâtin’e derhal dönüş için birkuvvet sağladığı açıkça görülür.300

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!