Cengiz Aytmatov’un Sanatkârane Yaratıcılığında Mitolojik MotiflerBorbugulov’un fikrine göre, hem Yunanlıların yerin geniş göğüslü, hem de Kırgızların yerintüylü olduğuna dair görüşlerinde ortak bir nokta var ki, her ikisinde de yer yüzü insan göğsünebenzetilmektedir. Bu görüşün, şüphesiz, bir nedeni vardır.Hikâye metninin yeni ve geniş yorumunda, Yerin arkaik tipi ve bununla birlikte Samanyolu ileilgili mit gerçekten de derin ve heyecanlı şiirsel bir anlam kazanmaktadır. Sonuçta, İkinci DünyaSavaşındaki Kırgız köy sakinlerinin zor hayatını tasvir eden tarihî somut anlatım, üniversal felsefîsembolikumumileştirme seviyesine kadar yükselmektedir. Bu mitik-şiirsel tipler, hikâyede tasvir edilenolayların manasına gerçekten de ebedî, daimî ses vererek zaman ve mekân çerçevesini kainat ve bütüninsanoğlu çapına kadar genişletir. Bu mit, şiirsel tiplerin aktif katılımıyla baş kahramanların hayatlarınındoruk noktalarıyla zor trajik anlarını aydınlatır ve söz ettiğimiz tipler onların çetin yaşamındaki ânideğişikliklerinin hepsinde bulunur. O gerdek gecesinde, sevgi gecesinde Tolgonay sevgilisinden: “Suvan,mutlu olacağız, değil mi?” diye sorduğunda, Suvankul şöyle bir cevap verir: “Toprakla su insanlararasında eşit olarak paylaşılır, kendi tarlamızı sürüp eker, kendi ekinimizi biçebilirsek neden mutluolmayalım, Tolgonay? İnsan için en büyük mutluluk budur. Çiftçinin bütün zevki ekip biçtiğinin kendininolmasıdır.” 10 Bu, emek sarf etmeden, tarladan ayrı, ana toprak dışında ne kendi hayatını, ne demutluluğunu düşünebilen doğuştan ekincinin en içten kanaatidir. Ve toprak, o mavimsi aydın gecedemutluluğunu onlarla birlikte paylaşmaktadır. Ve gece yarısı, gök yüzünün bir ucundan diğer ucuna kadar,yıldızların arasından geniş gümüş şerit şeklinde geçen Samanyolu’na bakan Tolgonay kendi tatlıhayallerinde Suvankul’u, harman yerinden ilk harmanın samanını götürürken arkasında dağılmışSamanyolu’nu bırakan gökteki ekincinin yerdeki timsali olarak görmektedir. İşte tam o gece Tolgonay ilkdefa toprağa, sanki kendi annesine danışır gibi, ailesine mutluluk vermesini rica ederek başvurur.Şüphesiz ki, tabiatı bu kadar içten ve candan, ancak şuuru bugüne kadar mitik-şiirsel görüşlerdenibaret olan Kırgız kadını benimseyebilir. C. Aytmatov, hikâyenin felsefî-sembolik enerjisinigüçlendirmek amacıyla Toprak Ana ve Samanyolu’na başvururken, hiç kuşkusuz, yukarıda söz ettiğimizmillî dünya görüşünün özelliklerine dayanmıştır.Samanyolu, ikinci kez, kahramanların ilk gecede; ilk sevgi ve gençlik gecesinde diledikleri bütünhayal ve isteklerinin nihayet gerçekleştiği en olgun çağında karşımıza çıkmaktadır. Suvankul, arkasındaSamanyolu’nu bırakan gökteki ekinci gibi, gerçekten de büyük emek insanı ve toprağın sahibi olmuştur.Hikâyede, bu Samanyolu ile parlayan en yüksek nokta anı, insanın olağanüstü ululama, mutluluğunun enzirve noktası gibi, basit bir emekçinin sonsuzluk, iyilik ve adalet istekleriyle bütün hayallerini bir arayagetiren insan hayatının ulvi armonisi gibi benimsenmektedir.Daha sonra biz bu tiple, trajik bir anda, savaşın tam kızıştığı dönemde, asker kaçaklarının Ayşegibi zavallı insanlardan ele geçirdikleri hayat kadar değerli, tohumluk buğdayını çaldıklarındakarşılaşıyoruz. İşte o an, çaresiz Tolgonay, gökyüzünde Samanyolu’nu görür. Samanyolu’nun donuk, sisligörünümü, ona Ayşe’nin yüzünden akan bulanık gözyaşlarını hatırlatır. Gökyüzü, insanoğlunun bu zoranına acıyarak sanki ağlıyor gibidir. İnsanoğlunun trajedisi bu epizotta en zirve noktasına ulaşır veevrensel yankıya kavuşur.Sonra, barış zamanında, Tolgonay, bir zamanlar büyük ve neşe dolu aileden kalan ve evlatedindiği torununu harman yerine gidip ziyaret eder. Geceleyin, taze altın samanla serilmiş olanSamanyolu’na bakarak, dünyaya bugün yeni bir ekinci geldiğini düşünür. Ve içinden ona uzun ömür vegökte ne kadar yıldız varsa o kadar buğday diler.Böylece, hikâyenin sonunda, İnsanoğlu Ana ve Toprak Ana’nın parlak canlı tipleri, hayatın ebedîcanlı cevherinin bir şiirsel sembolü olarak önümüze çıkar. Samanyolu ise Yer’deki ebedî bir yaşamuğruna çalışan ekincinin ölümsüz emeğini canlandırarak, insanlığın uğurlu “yıldız yoluna” dönüşür.Tek kelimeyle, hikâyenin tipik semboliği ve içerik analizinin temelinden yola çıkarak şöyle birsonuca varabiliriz:10 C. Aytmatov, Bütün Eserleri, 1, s.162.367
Kalık İbraimov1. Kırgız toplumunun sıçrayışlarla ataerkil varlığının temellerinden çağdaşlığa doğru geçmesi ve20. asrın genel uygarlık süreçlerinin koşullarında hızlanmış gelişmesi inanılmaz bir durum meydanagetirdi; bu da, halkın hayatında ve şuurunda aktif bir yayılmada hem çağdaşlığın hem de arkaiğin birarada işlenmesidir.2. Gaçev’in ifadesiyle “büyük üstünlüğün” gerçek anlatıcı ve taşıyıcısı, şüphesiz C.Aytmatov’dur. Onun yaratıcılığı hakikaten de millî ve dünya kültür sentezinin parlak timsali oldu.3. Eğer “Cemile”de bu fenomen kapalı, tam olarak daha belirgin değilse de, “Toprak Ana”hikâyesinde çok açık olarak görünmekte ve ilk defa yazarın şuurlu gayretinin bir objesi olmaktadır.4. Yukarıda söz ettiğimiz örneği, hikâyenin temelini oluşturan çok anlamlı semboller (ToprakAna ve Samanyolu istiare tipleri) oluşturmaktadır.5. Bu tiplerin kaynağı, halkımızın mitik-şiirsel görüşüdür. Bu da yazara, tâ eski zamanlardansonsuza kadar uzanan çağrışımlar ve analojilerin zincirlerini yayarak bütün olup bitenlere ebedî birgözlemle bakma imkânı vermiştir.6. Her zaman kahramanların hayatının en önemli anlarında ortaya çıkan bu ana motifler, hikâyeolaylarını ve durumlarını ebedî değişmeyen anlamla doldurarak esere ayrı bir hava vermekle birlikte,sonuçta onlar gerçekten de evrensel yankı ve görünümü kazanmaktadırlar.7. Eserin sonunda, hikâye tipleri, insan düşüncesine emeğin ölümsüzlüğünü, hayatınölümsüzlüğünü, insanoğlunun ölümsüzlüğünü kökleştiren üniversal kavrayışa, felsefî-şiirsel sembolleredönüşüyorlar.Yazarın yaratıcılık arayışlarında, mitolojik arkaiğin ve çağdaşlığın birbiriyle örülmesi temelindekurulan ve pek çok şey vâdeden dönüşüm gelişmesine devam etmiştir. Bu yoldaki önemli başarılardanbiri de “Elveda Gülsarı” eseri olmuştur.Bilindiği gibi, dünyadaki bizi çevreleyen bütün tabii olay ve felaket türlerini hayvan ve tanrılarlacanlandırarak benimseyen arkaik düşüncenin tipik sembolik görüşleri hiyerarşisinde at, insan ve gökarasında aracı olarak, ayrı saygın bir yere sahipti. Gaçev, Kırgız halkının dünya görüşünün niteliğiüzerindeki müşahedelerini tamamlayarak şöyle yazar: “ Halkın görüşünde at, kâinatın üst kısmıdır (“İnsan için yemek- güçtür, at ise- kanatlarıdır”). Diğer hayvanlar yere daha yakın, ona bakarlar. At iseöne ve yukarıya doğru bakar. Yelesi- kanatlarıdır; o, yerden ayrılıyor, yer çekimini aşıyor ve uçuyor.Onunla birlikte insan da uçuyor. İnsan atın üzerindeyken göğe tâbidir, yani dünya üstünde, yerden veonun zorluklarından hürdür. Halk şarkılarında hem güneş, hem de at her zaman yan yanabulunmaktadırlar... O, insanın bölünmez bir parçasıdır. Onun aracılığıyla insan gök ile ilişki kuruyor(göğe katılıyor).” 11Tenkitçinin bu sözleri aklımıza hemen “Elveda Gülsarı”daki tanıdık satırları getiriyor. 12 “Öfkeden ve yüzüne çarpan rüzgârdan gözleri kararmaya başlamıştı Gülsarı’nın. Toprak ayaklarınınaltından hızla kayıyor, ateşten topa dönen güneş sanki gökten inerek ona doğruyuvarlanıyordu.”/s.312; “ İleri fırladı Gülsarı, bir dalganın üstünden aşar gibi geçti tepeyi. Ve bir anağırlığını yitirmişçesine havada asılı kaldı.”/s.313; “Kestane doru aygırı deli gibi süren Kazak, kaptığıkeçi gövdesi üzengisinin altında, sallana sallana batan güneşe doğru hızla yol alıyordu. Sanki birazdaha gitse bu alev alev yanan güneşin içine dalarak orada kırmızı bir duman olup uçacaksanırdınız.”/s.316; “Atlar güneşe doğru dolu dizgin koşuyorlardı”/s.317.Cengiz Aytmatov’un bu kadar ulvî hisleri ifade eden bu “hassas bakışı” nereden geliyor? Bu,gerçek hayat gözlemlerinin ya da edebî faktörler tesirinin, belki de çağdaş sinematografinin canlıintibaların sonucu mu acaba? Her halde hem birincisi, hem ikincisi, hem de üçüncüsüdür. Fakat, bizim11 G. Gaçev, O natsional’nıh kartinah mira (Dünyanın Millî Resimleri Hakkında), “Narodı Azii i Afriki”, 1967, No 1, s.87-88.12 Alıntılar, C. Aytmatov, Bütün Eserleri 2, Cem Yayınevi, Yelken Matbaası, İstanbul 1974, s.120. (Aytmatov Ç. Prosh’ay,Gul’sarı!-Frunze: Kırgızstan, 1967) kitabından alınmıştır.368
- Page 1 and 2:
ISSN: 1301-2045EGE ÜNİVERSİTESİ
- Page 3 and 4:
TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ DERG
- Page 5 and 6:
ÇEVİRİLER - AKTARMALARANAR, (Çe
- Page 7 and 8:
Minara Aliyeva EsenBiz, Lobnor ağz
- Page 9 and 10:
Minara Aliyeva Esenbazı özellikle
- Page 11 and 12:
A. İrfan AypayAvrupa ile ilgili es
- Page 13 and 14:
A. İrfan Aypayhinto: Macarca. Koç
- Page 15:
A. İrfan Aypaypiştov: İtalyanca
- Page 20 and 21:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 22 and 23:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 24 and 25:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 26 and 27:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 28:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 31 and 32:
Ali Erolkaçınılmazdır: "İmge,
- Page 33 and 34:
Ali Erolbir benzerlik, tabiî olan
- Page 35 and 36:
Ali ErolSamipaşazade Sezaî’ye y
- Page 38 and 39:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 40 and 41:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 42 and 43:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 44:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 47 and 48:
Selma GülsevinGramerlerimizde, gen
- Page 50 and 51:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 52 and 53:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 54 and 55:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 56:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 59 and 60:
Alimcan İnayetbilinçsiz olması b
- Page 61 and 62:
Bahadır Bumin ÖzarslanGirişÜzer
- Page 63 and 64:
Bahadır Bumin ÖzarslanTopluluk me
- Page 65 and 66:
Bahadır Bumin Özarslantemsil edil
- Page 67 and 68:
Bahadır Bumin Özarsland. Üyeliğ
- Page 69 and 70:
Bahadır Bumin ÖzarslanKomisyon, y
- Page 71 and 72:
Bahadır Bumin Özarslan2. Görüş
- Page 73 and 74:
Bahadır Bumin ÖzarslanGaranti ve
- Page 75 and 76:
Bahadır Bumin ÖzarslanD. Dış İ
- Page 77 and 78:
Bahadır Bumin Özarslanyerine gör
- Page 79 and 80:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 81 and 82:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 83 and 84:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 85 and 86:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 88 and 89:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 90 and 91:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 92 and 93:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 94 and 95:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 96 and 97:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 98 and 99:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 100 and 101:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 102 and 103:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 104 and 105:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 106 and 107:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 108 and 109:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 110 and 111:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 112 and 113:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 114 and 115:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 116 and 117:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 118 and 119:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 120 and 121:
Harezm Türkçesinde İkilemelerVI.
- Page 122 and 123:
Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 124 and 125:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 126 and 127:
Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 128 and 129:
Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 130 and 131:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 132 and 133:
Satır Aralarını Okumak Azerbayca
- Page 134 and 135:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 136 and 137:
Çuvaşçabulundurulması müphemdi
- Page 138 and 139:
Çuvaşça‘evde olan kişi’, at
- Page 140:
Çuvaşçavurgulanabilir. Birbirini
- Page 143 and 144:
Sir Gerard Clausongrupların bazı
- Page 145 and 146:
Sir Gerard Clausonamaçla ortaya ko
- Page 147 and 148: Sir Gerard ClausonTabloları hazır
- Page 149 and 150: Sir Gerard Clauson13 egg yumurtğa
- Page 151 and 152: Sir Gerard ClausonTamamlayıcı Mad
- Page 153 and 154: Sir Gerard ClausonS 89 rub türt- (
- Page 156 and 157: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 158 and 159: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 160 and 161: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 162 and 163: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 164 and 165: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 166 and 167: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 168 and 169: Uygur Şiveleri Üzerinenogay derle
- Page 170 and 171: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 172 and 173: Diller ve YazıÇinlilerin eski, g
- Page 174 and 175: Diller ve Yazıalet ile ilk mağara
- Page 176 and 177: Diller ve Yazıyazılarının atas
- Page 178 and 179: Diller ve YazıDinlerini Roma’dan
- Page 180 and 181: Diller ve YazıŞekil 4. Mısır Al
- Page 182: Diller ve YazıSlav Rus Karşılı
- Page 185 and 186: Şakir İbraevTemirkazık’a bağl
- Page 187 and 188: Şakir İbraevKazak mitlerinin baş
- Page 189 and 190: Şakir İbraevKAYNAKLAR Kaskabasov,
- Page 191 and 192: Liliya İbrahimovagöz açıp kapay
- Page 193 and 194: Liliya İbrahimovaHırpalayıp koym
- Page 195 and 196: Liliya İbrahimovaBu, Türk destanl
- Page 197: Kalık İbraimovçelişkili zorlukl
- Page 201 and 202: Kalık İbraimovİnsan ve hayvan il
- Page 203 and 204: Kalık İbraimovörneğin bazı Kı
- Page 205 and 206: Kalık İbraimovne kadar tatlı rü
- Page 207 and 208: Ebrar KerimullinEllili yıllarda ve
- Page 209 and 210: Ebrar KerimullinTablo 3. Kazan:Şeh
- Page 211 and 212: Ebrar KerimullinKazak edebiyatını
- Page 213 and 214: Ebrar Kerimullinİşte bunlar Kazak
- Page 215 and 216: Ebrar Kerimullin5. “Kazak Şekirt
- Page 217 and 218: Ebrar Kerimullinçıkarılan kitapl
- Page 219 and 220: Ebrar KerimullinGördüğümüz gib
- Page 222 and 223: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 224 and 225: Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 226 and 227: Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 228 and 229: Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 230: Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 233 and 234: Yunus Memmedovgünümüzde dahi bu
- Page 235 and 236: Yunus Memmedovsb. “Struktura i İ
- Page 237 and 238: Yunus Memmedov“Ad günü” ifade
- Page 239 and 240: Bülent Akyay“İç Savaşın Ard
- Page 241 and 242: Abdullah DemiralÇalışmanın ağ
- Page 243 and 244: Mustafa Yeniasırbenzerliğine dikk