Baytursunov’un 125. Yıl Dönümüne Armağan Kırgız Dili ve Akmat BaytursunovV. Radlov “Her Türk boyunun kendine has bir lehçede konuştuğunu göz ardı edersek bunlarınyazı dilinde bir farklılık yoktur. Türk lehçelerine ilgi duyanların yazı dilini bırakıp, okuma yazmasıolmayan sıradan cahil halkın konuşma dilini öğrenmeleri şarttır.” der. Kendisi de okuma yazmasıolmayan, kendi köyünden uzaklaşmayan insanlardan derlemeler yapmıştır.Günümüzdeki bu lehçeleri eski yazı diliyle karşılaştırırsak lehçelerin tarihini öğreniriz. F. Engels“Ana dilin ortaya çıkışı ile birlikte onun gelişmesini gözlemlediğimiz zaman dilin maddesi ve şeklianlaşılır.” demiştir.(“Eserler”, C.3, S333) Abidelerde kullanılmış olan ve (günümüzde ölü dil olarak)kabul edilen yazı dili ile günümüz kardeş dillerini karşılaştırdığımız zaman dilin gerçek tarihiniöğrenebiliriz.1930’lı yıllara kadar Kazaklar ve Kırgızlar okullarını, kitaplarını, camilerini beraber kullanmışlarve kız alıp vermişlerdir. Sınırların belirlenmesi, yazı dilinin ayrılması, bu boyların gelenek vekültürlerinin ayrılmasına, milli birliğin parçalanmasına neden olmuştur. O dönemdeki genç aydınlar“millî” siyaseti anlamamışlardır. Onlar “Her millet kendi kaderini kendisi seçsin.” sözüne aldanmışlar vekardeş boylara bölünerek ayrı kitap basım işinden mutlu olmuşlardır.Okul kitapları çıkmadan önce Kazak, Kırgız, Özbek, Tatar ve diğer boyların çocukları aynıkitapları okumuşlar ve ders veren öğretmenler arasında da fark gözetilmemiştir. 1946 yılında KırgızÜniversitesi’nde pedagojiyi Özbek Kuddaşev, Rus edebiyatını Kazak Alpiyev, parti tarihini Tatar İnuşev,Kırgızcayı Kırgız Sartbayev veriyordu. Günümüzde bu fakültede Kırgızlardan başka çalışan yoktur.Karakol Üniversitesi’nde ise sadece yerli öğretmenler vardır. Bunun gibi örneklere bakıldığında, her boykendi lehçesinde kitaplar çıkarıp, okulunu, dilini farklılaştırarak Sovyetlerin yeni ulusları halinegelmişlerdir. Böylelikle ulu Türk dili parçalanmış ve uluslar arası dil seviyesini ve özelliğini kaybetmiştir.Daha dün, 1964 yılında Manas Destanı Özbekçeye aktarılmıştır. Manas’ı elinde tutan K. K.Yudahin ile V. V. Reşetov “İşte şimdi dil parçalandı” diyerek konuşurlarken, ben bu aktarmanın anlamınıdeğerlendirememiştim. O, Manas’ın Özbekçeye aktarılmasını 1966 yılında Yudahin öğrencisi KubatbekSatımkulov’a mezuniyet çalışması olarak vermişti. Karasayev da jüri üyesiydi. Bu aktarma, yapılan ilkaktarmaydı.Yakın zamanlarda, “Kazak şairi Muhtar Şahanov’un şiirleri Kırgızcaya, Akpar Rıskulov’unşiirleri ise Kazakçaya aktarıldı.” diye bir haberi radyoda duyduğumda değişik düşüncelere kapıldım.Geçen yüz yılda Türkistan’ın ünlü adamların hepsine farklı gözle bakılmazdı ve hepsi bizim olarakbilinirdi. Bugünlerde ise birine Kazak, birine Özbek diyerek ölmüş atalarımızın adını anmak bahanesiylekendimizi milletlere bölmeye başladık. Onların ruhları dirilerek geri gelse bizlere ne der?Cengiz Han döneminde bir Kırgız ile bir Moğol tercümansız konuşurlardı. Boylar arasındakiuzun süren savaşlar, bunların arasını bozmuş ve dillerini ayırmıştır. Bunun sonucu olarak da “Kitap,Tercüman-i Farsî ve Türkî ve Mongolî,” diye sözlükler ortaya çıkmıştır. Bugün ise “Kazakça-Moğolca”ve “Moğolca-Kazakça” sözlükleri vardır. En çok korktuğum şey de “Kırgızca-Kazakça” ve “Kazakça-Kırgızca” sözlüklerin ortaya çıkmasıdır.1994 yılında Bişkek’e Amerika’dan gelen doktor Karl A. Krippes, 1993 yılında “Özbekçe-İngilizce”, 1994 yılında ise “Kazakça-İngilizce” sözlükler yayınlamıştır. “Kırgızca-İngilizce” sözlük içinkelime toplamak amacıyla bizden yardım istemiştir. Yazmış olduğu sözlüğe baktığımız zaman, bulehçelerin yakınlığını %50 uzaklaştırmış olduğuna şahit olduk. Bizim Türk lehçelerini bir araya getirmeyeçalışmamızın tam tersi bir durum ortaya çıkmıştır. Sizin bu kelime hazinesini uzaklaştırmaya çalışmanızınsebebi nedir, diye sorduğumuzda, kelimeleri güncel gazetelerden topladığını söylenmişti. Rusların, Türkdilinin yazısını değiştirip, imlâ ile dilini bozmaları, bu beyefendinin de kelime hazinesini birbirindenuzaklaştırmaya çalışması neden kaynaklanıyor? Bundan dolayı biz bu beyefendiye yardım etmedik.Bin yıldır kullanılan Çağatay dili sadece yazılarda kaldı ve ortadan kalktı. Çağatay dili hakkındaRadlov şunları söyler: “Doğu Türkçesi veya Çağatayca Orta Asya’nın dili değildir, diye Babur Sultan veonu araştıran genç Vamberi belirtmektedirler. Bu dil de tarihî gelişmeler sonucu ortaya çıkan Osmanlı327
Karboz DıykanovTürkçesi gibi bir sanat dildir. Bu dil, günümüzde doğu Türklerinin değişik lehçelerinin kullandığı biredebî dilidir. Bu dilin temelini Moğol istilasından önce İslâm’ın kabul edilmesiyle kullanılan Uygurcaoluşturmaktadır.” diye belirtmiştir. (Yarlıki Toktamışa i Temir-Kutlıka, Zap.Vost.Otd. Russk.Arhel.Obş.1889.( C. III; s.2.)Türk boylarının, Ruslar gelmeden önce, Doğu Türkistan (Uygur), Batı Türkistan (Osmanlı),Kuzey Türkistan (Rusya Türkistan’ı) diye üçe ayrıldığı doğrudur; fakat yazıları aynıdır. Rusya tarafındakiTürk boyları ulu hanlıktan uzaklaşarak, gittikçe Rusya’nın eline geçmişler, böylelikle de dilleriparçalanmaya başlamıştır. Radlov, Türk dilini 15 lehçeyle tasnif etmiş, Katanov ise 48 lehçeyle tasnifetmiştir. Bu lehçeler, Arap veya Latin harflerini kullansalardı, Türk dilini bu kadar çok lehçeyebölemezlerdi. Onlar bu amaçlarına transkripsiyonda Rus harflerini kullanarak ulaşmışlardı. Radlov’un“Örnekler” adlı çalışmasında 10 vokal ve 30 konsonant olmak üzere 40 harf bulunmaktadır. Bunlara ilaveolarak 5 işaret vardır. 1867 yılında Akademik Şifner’in tavsiyesiyle Türk Lehçeleri Sözlüğüne de harflerilave edilmiştir. Sözlüğün alfabesi Rusça, Almanca ve Türkçe olduğundan dolayı bir kelimeyi bulmak çokzordur. (Nooruz, No: I, 1991)Bilimsel olarak, tercümansız konuşulan diller aynı dil sayılırlar. O dillerdeki ses farklılıklarılehçe, ağız ve mahallî olarak bölünürler. Yazma dili aynı ise lehçeler edebî dilde birleşirler. Her lehçekendi yazısını kullanırsa ayrı ayrı dillere dönüşürler. XX. yüzyılın başlarında Kazak ve Kırgız boylarınınyazdığı kitaplar, Ufa ve Kazan şehirlerinde yayınlanmıştır. Yazı dilinin Tatar diline benzemeyebaşladığını fark eden Kazan Üniversitesi’nin profesörü N. İ. İlminskiy bu konudaki görüşlerinibildirmiştir. “Kırgızcanın (Kazakçanın) Tatarlaşmasına karşı çıkarak, Arap alfabesinin yerine Rusalfabesini kullanılmasının Kazak dili açısından daha iyi olacağını tavsiye eder.” diye yazar T. Tacibayev.(Razvitiye Prosveşeniye İ Pedagogiçeskoy Mısli V Kazakstane... (Kazakista’nın Pedagoji FikirlerininZenginleşmesi ve Gelişmesi), Alma-Ata, 1958, s.83)Kazak dilini Tatarcadan ayıran ilk “Alifba”: I.) Kazak alfabesi, 1910 yılında Kazan’daki ÖrnekBasımevi’nden yayınlanmıştır. II.) Kazakça en yeni alfabe, 1912 yılında Ufa’da Şark Basımevi’ndenyayınlanmıştır. III.) Baytursunov’un “Kazakça Alifba”sı, 1912 yılında Orenburg şehrinde yayınlanmıştır.Bu kitapları 1924 yılına kadar Kırgızlar da kullanmışlardır. Kazakçayı ve Kırgızcayı ayırarak yazılan ilkkitap “Kazak ve Kırgız Çocukları İçin Alfabe ve Doğru Okuma” adıyla İşenalı Arabayev ile HafızSarsakayev tarafından hazırlanarak, 1911 yılında Ufa’da yayınlanmıştır. Bunun gibi Özbek, Uygur,Azerbaycanlı, Tatar, Hakas ve başka lehçelerde de bu ilk alfabeler yayınlanmasaydı, Çağatay diliyaşamaya devam ederdi. Arap yazısında vokaller az olduğu için, kitapları herkes kendi lehçesinin sesuyumuna göre okuyabilirdi. Bu konuda K. K. Yudahin “Devrim öncesi imlâ ve konuşma dili aynıolmamıştır ve olmayacaktır. Bir Azerbaycanlı aynı kelimeyi Azerbaycan Türkçesinde, Özbek ÖzbekTürkçesinde, Kırgız Kırgız Türkçesinde okumuştur. Eğer yazıldığı gibi okursak, eski Arap harfleriyleyazılan metinleri hiçbir zaman anlayamayız.” diye örneklerle açıklamıştır. (Resenziya: İ. A. Batmanov,Kirgizskiy Yazık İ Pismennosti Do Obrozavaniya Kirgizskoy Natsii, Frunze, 1956)Benim anlatmak istediğim imlânın olumsuz yönleridir. Kırgız imlâsının olumsuz yönlerindenbahseden bir çok makale vardır. Rusçada “dva” şeklinde söylenen “iki” sözü, Arap harfleriyle de aynışekilde yazılır. Fakat bu kelimeyi Kazaklar ve Kırgızlar “eki” şeklinde, Özbekler “ikki” şeklinde, Tatarlarise “ike” şeklinde farklı farklı yazarlar.Kazak, Karakalpak, Özbek, Tatar, Başkurt, Oyrat, Altay ve başka boylar ayıya “ayuv” derler.Telaffuzu aynı olmasına rağmen yazıda ayu, ayuu, ayı, ayığ, ayık, eyik, ayık vb. farklı şekilleri vardır.Herkes kendi imlâsına göre doğru yazacağım diye kelimeyi bozmaktadırlar.Ben bütün bu lehçelerdeki imlâya karşıyım. Kırgızcadaki ayı-ayuv, koyu-koyuv, suu-suv, too-tovdiye kullanarak uzun vokali diftong ile yazıp, uzun vokal ile okumam on seneyi buluyor.Kırgız yazı diline uzun vokali ilk sokan İşenalı Arabayev, Radlov’dan örnek almıştır. 1924yılında yayınlanan “Kırgız Alfabesi” kitabının giriş bölümünde, Kazakçayı Kırgızcadan ayırt etmek için,328
- Page 1 and 2:
ISSN: 1301-2045EGE ÜNİVERSİTESİ
- Page 3 and 4:
TÜRK DÜNYASI İNCELEMELERİ DERG
- Page 5 and 6:
ÇEVİRİLER - AKTARMALARANAR, (Çe
- Page 7 and 8:
Minara Aliyeva EsenBiz, Lobnor ağz
- Page 9 and 10:
Minara Aliyeva Esenbazı özellikle
- Page 11 and 12:
A. İrfan AypayAvrupa ile ilgili es
- Page 13 and 14:
A. İrfan Aypayhinto: Macarca. Koç
- Page 15:
A. İrfan Aypaypiştov: İtalyanca
- Page 20 and 21:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 22 and 23:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 24 and 25:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 26 and 27:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 28:
C İmâdü’l- İslâm’da Ünlü
- Page 31 and 32:
Ali Erolkaçınılmazdır: "İmge,
- Page 33 and 34:
Ali Erolbir benzerlik, tabiî olan
- Page 35 and 36:
Ali ErolSamipaşazade Sezaî’ye y
- Page 38 and 39:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 40 and 41:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 42 and 43:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 44:
Ağız Araştırmalarımızda Yayg
- Page 47 and 48:
Selma GülsevinGramerlerimizde, gen
- Page 50 and 51:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 52 and 53:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 54 and 55:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 56:
Seyit Noçi Destanı ve Seyit Tipi
- Page 59 and 60:
Alimcan İnayetbilinçsiz olması b
- Page 61 and 62:
Bahadır Bumin ÖzarslanGirişÜzer
- Page 63 and 64:
Bahadır Bumin ÖzarslanTopluluk me
- Page 65 and 66:
Bahadır Bumin Özarslantemsil edil
- Page 67 and 68:
Bahadır Bumin Özarsland. Üyeliğ
- Page 69 and 70:
Bahadır Bumin ÖzarslanKomisyon, y
- Page 71 and 72:
Bahadır Bumin Özarslan2. Görüş
- Page 73 and 74:
Bahadır Bumin ÖzarslanGaranti ve
- Page 75 and 76:
Bahadır Bumin ÖzarslanD. Dış İ
- Page 77 and 78:
Bahadır Bumin Özarslanyerine gör
- Page 79 and 80:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 81 and 82:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 83 and 84:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 85 and 86:
Diyarbakır İl Halk Kütüphanesi
- Page 88 and 89:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 90 and 91:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 92 and 93:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 94 and 95:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 96 and 97:
Türkmen Atasözleri Üzerine Karş
- Page 98 and 99:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 100 and 101:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 102 and 103:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 104 and 105:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 106 and 107:
Çolpan ve Jumabayulı’da Anadolu
- Page 108 and 109: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 110 and 111: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 112 and 113: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 114 and 115: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 116 and 117: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 118 and 119: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 120 and 121: Harezm Türkçesinde İkilemelerVI.
- Page 122 and 123: Harezm Türkçesinde İkilemeler‣
- Page 124 and 125: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 126 and 127: Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 128 and 129: Osmanlı Dönemindeki Önemli Olayl
- Page 130 and 131: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 132 and 133: Satır Aralarını Okumak Azerbayca
- Page 134 and 135: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 136 and 137: Çuvaşçabulundurulması müphemdi
- Page 138 and 139: Çuvaşça‘evde olan kişi’, at
- Page 140: Çuvaşçavurgulanabilir. Birbirini
- Page 143 and 144: Sir Gerard Clausongrupların bazı
- Page 145 and 146: Sir Gerard Clausonamaçla ortaya ko
- Page 147 and 148: Sir Gerard ClausonTabloları hazır
- Page 149 and 150: Sir Gerard Clauson13 egg yumurtğa
- Page 151 and 152: Sir Gerard ClausonTamamlayıcı Mad
- Page 153 and 154: Sir Gerard ClausonS 89 rub türt- (
- Page 156 and 157: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 160 and 161: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 162 and 163: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 164 and 165: Baytursunov’un 125. Yıl Dönüm
- Page 166 and 167: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 168 and 169: Uygur Şiveleri Üzerinenogay derle
- Page 170 and 171: Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 172 and 173: Diller ve YazıÇinlilerin eski, g
- Page 174 and 175: Diller ve Yazıalet ile ilk mağara
- Page 176 and 177: Diller ve Yazıyazılarının atas
- Page 178 and 179: Diller ve YazıDinlerini Roma’dan
- Page 180 and 181: Diller ve YazıŞekil 4. Mısır Al
- Page 182: Diller ve YazıSlav Rus Karşılı
- Page 185 and 186: Şakir İbraevTemirkazık’a bağl
- Page 187 and 188: Şakir İbraevKazak mitlerinin baş
- Page 189 and 190: Şakir İbraevKAYNAKLAR Kaskabasov,
- Page 191 and 192: Liliya İbrahimovagöz açıp kapay
- Page 193 and 194: Liliya İbrahimovaHırpalayıp koym
- Page 195 and 196: Liliya İbrahimovaBu, Türk destanl
- Page 197 and 198: Kalık İbraimovçelişkili zorlukl
- Page 199 and 200: Kalık İbraimov1. Kırgız toplumu
- Page 201 and 202: Kalık İbraimovİnsan ve hayvan il
- Page 203 and 204: Kalık İbraimovörneğin bazı Kı
- Page 205 and 206: Kalık İbraimovne kadar tatlı rü
- Page 207 and 208: Ebrar KerimullinEllili yıllarda ve
- Page 209 and 210:
Ebrar KerimullinTablo 3. Kazan:Şeh
- Page 211 and 212:
Ebrar KerimullinKazak edebiyatını
- Page 213 and 214:
Ebrar Kerimullinİşte bunlar Kazak
- Page 215 and 216:
Ebrar Kerimullin5. “Kazak Şekirt
- Page 217 and 218:
Ebrar Kerimullinçıkarılan kitapl
- Page 219 and 220:
Ebrar KerimullinGördüğümüz gib
- Page 222 and 223:
Türk Dünyası İncelemeleri Dergi
- Page 224 and 225:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 226 and 227:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 228 and 229:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 230:
Sarı Uygurlarda Şamanlığın Kal
- Page 233 and 234:
Yunus Memmedovgünümüzde dahi bu
- Page 235 and 236:
Yunus Memmedovsb. “Struktura i İ
- Page 237 and 238:
Yunus Memmedov“Ad günü” ifade
- Page 239 and 240:
Bülent Akyay“İç Savaşın Ard
- Page 241 and 242:
Abdullah DemiralÇalışmanın ağ
- Page 243 and 244:
Mustafa Yeniasırbenzerliğine dikk