11.07.2015 Views

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

SURİYE'NİN GELECEĞİ (*)İbrahim VARLI• GÜNDEMOn altı ayı aşkın bir süredir kanlı çatışmalara sahneolan Suriye’yi nasıl bir geleceğin beklediğini anlamakiçin Hatay üzerinden sınırı geçerek işbirlikçi muhaliflerlegörüşmeye giden kadın gazetecilere bakmakyeterli. Selefî ve daha birçok radikal İslamcı grubunkontrolündeki bölgelere adımını attıkları andan itibarenbaşını örtmek zorunda kalan kadın gazetecilerindurumu Suriye’nin yakın bir gelecekte etkisi altına gireceğisiyasi ve toplumsal iklim hakkında önemli ipuçlarıveriyor.Hatay’ın hemen öte yakasındaki İdlip’te başını örtmedenmuhaliflerle görüşemeyen bunu da gazetelerindeaçıkça yazmaktan sakınmayan yandaş kalemlerinde gösterdiği gibi Suriye için tasarlanan gelecektemaalesef kadınlara yer yok.Sadece kadınlara mı? Batılı emperyalist güçlerin vede onların taşeronluğuna soyunan AKP’nin himayesindekurulan Suriye Ulusal Konseyi ile onun silahlı kanadıÖzgür Suriye Ordusu’nun tehditlerine bakılırsa yeniSuriye’de Kürtler başta olmak üzere diğer azınlıklarada yaşam hakkı tanınmayacak.Kimse silahlı muhaliflerin ve onların arkasındakikaranlık emperyalist güçlerin “demokrasi ve özgürlük”nidalarına aldanmasın. Başta Humus olmak üzereişbirlikçi muhaliflerin kontrolü altındaki kentlerdegöçe zorlanan Hıristiyan nüfusun trajik durumu yeniSuriye’yi bekleyen tehlikeyi gösteriyor.•••Suriye’yi nasıl bir geleceğin beklediğini anlamakiçin çok uzaklara gitmek gerekmiyor, “bahar”ın estiğidiğer ülkelere bakmak yeterli aslında. Tunus’tanLibya’ya, Mısır’dan Yemen’e kadar “bahar”ın vurduğuülkelerde kadın haklarından azınlıklara, eşcinsellerdeninsan haklarına kadar yaşananlar Ortadoğu veKuzey Afrika’yı ‘Ortaçağ karanlığı’nın beklediğini gösteriyor.Ortadoğu’nun en kozmopolit ülkelerinden olan Suriye,Geliştirilmiş Büyük Ortadoğu Projesi kapsamındakapitalist liberalleşmeye eklemlenirken bu dönüşümülkeyi bir halklar mezarlığına çeviriyor. Ülkedeki azınlıklarınve etnik grupların inatla Şam ekseninde kenetlenmesininve hâlâ daha rejimi terk etmemesinintemelinde bu gerçeklik yatıyor.Ülkedeki Müslüman-Arap olmayan azınlık gruplarınkaleme aldıkları ortak bildiri bu farkındalığın bir göstergesiaslında. Batıyla uyumlu bir ‘ılımlı İslamcı’ dönüşümündiğer bölge ülkelerinde olduğu gibi Suriye’yede kan ve gözyaşıdan başka bir şey vaat etmediğininbilincindeler.•••Bu farkındalık “demokrasi havarisi” kesilen Batılıgüçlerin umurlarında değil. Onların derdi Suriye’ninküresel emperyalist çıkarlar doğrultusunda dönüştürülmesi.Bu dönüşümde Halep kilit bir önemde bulunuyor.Ülkenin en kozmopolit kentlerinden olan Halepaynı zamanda ticaret ve sanayinin de merkezi. Silahlıgrupların çatışmaları son olarak bu kente yayması birtesadüften ibaret değil, bu tercihi ABD Dışişleri BakanıHillary Clinton’ın “Halep Türkiye’nin kırmızı çizgisidir”söyleminde aramak gerekiyor.Suriye’de krizin nasıl çözüleceğinin Ortadoğu'nunyeni düzeni ve İran'ın geleceğiyle doğrudan bir ilişkisivar. Çünkü Suriye demek İran demek, Lübnan demek.“Asıl hedefin Esad değil İran” olduğunu söyleyenRobert Fisk’in ifadeleriyle söylersek, “Şimdiye dek ikiyüzlülüğününbu denli yaşandığı bir Ortadoğu savaşıhiç olmuş muydu? Korkaklığın bukadar bulunduğu, etiğin bir o kadareksik, sahte söylemler ve aşağılamanınbu denli görüldüğü birsavaşa yaşanmış mıydı?” Bu sorularaevet demek pek mümkün görünmüyor.Suriye halklarını emperyalistodakların ve onların yedeğindekiişbirlikçi muhaliflerin elbirliğiyleördüğü karanlık bir gelecek bekliyor.(*) 31.07.2012 Tarihli Birgün Gazetesi18BÜLTEN • MAYIS-HAZİRAN 2012

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!