11.07.2015 Views

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

ağımsız bölümlerin 24.9.1998 tarihinde satıldığının,dosyadaki bilgi ve belgelerden anlaşıldığı, Kanun’da,ivazsız edinilenler hariç, edinme şekli ne olursa olsungayrimenkul ve benzeri nitelikteki mal ve hakların eldençıkarılmasından doğan kazançların değer artış kazancıkapsamına alındığı, davacının 1988 yılında satınaldığı arsanın belli bir payının ülkiyetini müteahhidedevretmesi karşılığında aldığı dairelerin, 1988 yılındasatın alınan arsadan başka ve yeni bir edinim olduğu,böyle bir ivaz karşılığında edinilen bağımsız bölümlerin,kat irtifakı kurularak dört yıl içinde ticari amaçolmaksızın elden çıkarılmış olması nedeniyle sağlanangelirin, değer artış kazancı olarak vergilendirilmesineilişkin tüm koşullar gerçekleştiğinden, matrahın hukukauygun olup olmadığı araştırılarak sonucuna görekarar verilmesi gerekirken, tarhiyatın kaldırılmasındayasaya uygunluk görülmediği gerekçesiyle kararı bozmuştur.Bozma kararına uymayan Adana 2. Vergi Mahkemesi17.12.2003 günlü ve E:2003/1294, K:2203/1389sayılı kararıyla; 193 sayılı Kanun’un Mükerrer 80’incimaddesinde geçen “elden çıkarma” deyiminin mal vehakların satılması, bir ivaz karşılığında devir ve temliki,trampa edilmesi, takası, kamulaştırılması, devletleştirilmesi,ticaret şirketlerine sermaye olarak konulmasıve mal ve haklar üzerindeki tasarruf edebilmehakkının herhangi bir şekilde devredilmesini ifadeettiği, Borçlar Kanunu’nun 182’nci maddesi uyarınca,taşınır ve taşınmaz malların satışında, satıcının malınıalıcıya bir semen karşılığında teslim ettiği, arsa karşılığındakat alımında ise, taşınmazın (arsa veya kat)para karşılığında satışının söz konusu olmadığı, aynıKanun’un 232’nci maddesinde, satım hükümlerinintrampada da tatbik olunacağının hükme bağlandığı,trampa sırasında mübadeleye konu malların niteliklerindebir değişiklik olmadığı, oysa bir kişinin arsasıkarşılığında kat sahibi olması durumunda, müteahhitleyapılan sözleşme uyarınca ve Kat Mülkiyeti Kanunuhükümlerine göre, inşaata başlanırken arsa paylarıbölünerek, müşterek mülkiyete esas bu paylara inşaatyapma ve kat mülkiyeti tesis etme borcu (kat irtifakı)bağlandığı, inşaat tamamlandıktan ve her kat bağımsızbölüm haline gelip, kişisel mülkiyete geçtikten sonrada, o bağımsız bölümlere ait arsa paylarının, bağımsızbölümlere bağlı olarak devam ettiği, ana gayrimenkulünortak sayılan yerlerinde, kat maliklerinin müşterekentasarrufta bulunabildiği, böylece, arsa sahibininarsası üzerindeki mülkiyetinin kişisel olmaktan çıktığıve kendisine intikal eden katlara bağlı olarak, müşterekmülkiyet hükümlerine göre, arsa payı oranındadiğer kat malikleri ile paydaş durumuna girdiği, başkabir ifadeyle, bir kişinin kat edinme karşılığında arsasınımüteahhide vermesi ve inşa edilen binadan katsahibi olmasının, servetin değerlendirilmesi, servetinbiçim değiştirmesi olduğu, öte yandan, dava dilekçesiekinde bulunan 1. Bölge Tapu Sicil Müdürlüğü yazısınagöre, arsa karşılığı daire alımına konu arsa davacıtarafından 1988 yılında iktisap edildiğinden, servetindeğerlendirilmesi olan dairelerin, 1998 yılında, yaniyasal sınır olan dört yıldan sonra satıldığının açık olduğu,bu durumda, davacının gayrimenkul satışındanelde ettiği değer artışı kazancını ilgili yıl gelir vergisibeyannamesinde göstermediğinden bahisle adına yapılancezalı tarhiyatta yasal isabet görülmediği, gerekçesiyletarhiyatın kaldırılması yolundaki kararındadirenmiştir.Direnme kararı Vergi Dairesi Müdürlüğü’nce temyizedilmiş ve davacının satışını yaptığı gayrimenkullerdenelde ettiği kazancın, değer artış kazancı olduğuve buna göre vergilendirilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığıileri sürülerek kararın bozulması istenmiştir.Savunmanın Özeti: Savunma verilmemiştir.Danıştay Tetkik Hakimi Ali ALPAN’ın Düşüncesi:Temyiz isteminin kabulü ile ısrar karanının DanıştayÜçüncü Dairesi’nin bozma kararı uyarınca bozulmasıgerektiği düşünülmektedir.Danıştay Savcısı Ahmet ALAYBEYOĞLU’nun Düşüncesi:İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararlarıntemyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılıidari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49’uncu maddesininbirinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunmasıgerekmektedir.Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusumaddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından,istemin reddi ile temyiz edilen mahkeme ısrarkararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.TÜRK MİLLETİ ADINAHüküm veren Danıştay Vergi Dava Daireleri GenelKurulu’nca, dosyadaki belgeler incelendikten sonragereği görüşüldü.Dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçesi kararınözel bölümünde yazılı Adana 2. Vergi Mahkemesi’nin17.12.2003 günlü ve E:2003/1294, K:2003/1389 sayılıısrar kararı, aynı hukuksal nedenler ve gerekçe ileKurulumuz’ca da uygun bulunmuş ve temyiz dilekçesindeileri sürülen iddialar, kararın bozulmasını gerektirecekdurumda görülmemiştir.Bu nedenlerle temyiz isteminin reddine, 25.6.2004gününde oyçokluğu ile karar verildi.KARŞI OYTemyiz isteminin kabulü ile ısrar kararının DanıştayÜçüncü Dairesi’nin bozma kararındaki esaslar doğrultusundabozulması gerektiği görüşüyle karara katılmıyoruz.• YARGI KARARLARIBÜLTEN • MAYIS-HAZİRAN 2012 93

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!