11.07.2015 Views

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

Doküman - asmmmo

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

KitapElbet Sabah Olacaktır (Özgürlük Şairi Tevfik Fikret'in Romanı...)Ali İrfan YILMAZSMMMHıfzı TOPUZTevfik Fikret zor olanı, doğru bildikleri uğrunamücadele etmeyi seçer. Savunduğu doğrularındaçoğu zaman yalnız kalır; dostlarınınfikirdaşlarının sarıp sarmalamalarına ihtiyaçduyar. Sürekli takip edilen, yazılarına izin verilmeyenŞair, Süleyman Nazif’e yazdığı mektupta:“Koca bir alem içinde yalnızım Nazif.En samimi arkadaşlarımın arasında, sokağaçıplak çıkmış bir adam hissiyle titriyorum;herkesin vicdanı kapalı, örtülü; yalnız bençıplak! Herkes hiç olmazsa üniformalarla, nediyeyim üstünü örtüyor; herkes zamanın sahtegösterişine bürünebiliyor; herkes namuslugeçinerek alçak yaşamanın kolayını buluyor;(...)Bilir misiniz, bu zamanda namus, zarfınıkemirir bir mücevherden başka bir şeydeğil.”(s.97).Bizlere de çok bildik bu hal: İnsanların ihtişamlı üniformalarla,süslü giysilerle örtülü bedenleri, her kaba uygun sahte yalancı tavırları,kendisi olabilmesi, kendi özgün çıplaklığıyla görünmesi engellenmiş,sosyal molozlar haline getirilmiş olmasından başka bir şeydeğildir.“Ben romantik bir aşktan yanayım. Çok şeyin aşığıyım. Doğanın,bütün insanların, iyiliklerin, erdemlerin, dürüstlüğün, özgürlüğünve bütün güzelliklerin… Ben yosunlu bir dereye sarkansöğütlere, gökyüzündeki pamuk bulutlarına, yavaş yavaş yükselenAy’a da aşık olabilirim. Aşk benim ruhumdadır, içimdedir. Aşkı birkadınla olan ilişki içinde sınırlamam.”Cenap Şahabettin Fikret için: “Bence o kelebekler, çiçekler, derelerve bülbüller şairi değildir. O okyanuslardan daha derin bir sanatçıdır.(…) Fikret kolaylıkla yazamaz. Ama onun güçlükle yazdığı,kolaylıkla okunur.” der (s.105, 106).Ergenlikle birlikte insanların üzerinde en çok felsefe yaptıklarıaşk, karşı cinsle olan ilişkiler düzeyinde ifade edilerek insanın ruhundansoyutlanmaya çalışılmaktadır. Yaşamın bütününden ayırarak aşkınanlaşılması, yaşanılması mümkün değildir. İnsancıl duygulara sahipolmayan hiç kimse bunu anlayamaz. Bu aşk mahrumiyeti, zalimlerehayatın en büyük cezasıdır. Kendini topluma adamış olanların da enbüyük ödülü… Şair’in de bunu doyasıya hissetmiş olduğunu görüyoruz.“Elde yazılı bir kural olmadığı halde bazı sözcüklerin kullanılmasıyasaktı. Neydi bu sözcükler:Grev, suikast, ihtilal, sosyalizm, anarşi, dinamit, infilak,kanuni esasi(anayasa), hürriyet, vatan, musavvat(eşitlik), (…)büyük burun(Abdülhamit’in burnu), istibdat, veliaht, cumhuriyet,mebus, ayan, bomba, Mithat Paşa, Namık Kemal, inkilap,tahtakurusu(tahtın kurusu okunabileceği için), hastaadam(Osmanlı)…(…)İlk önce hürriyet, vatan, millet, zulüm, adalet gibi 50 ila 100kelime yasaklanmıştı. Sonra bu sayı çoğaldıkça çoğaldı.”(s.112).Adaletsizliklerin, baskı, sömürü ve eşitsizliklerin, insan kanınaişlemiş ön yargılı yaklaşımların korku ve pısırıklıkların yenilmesiyle altedilebilmeleri mümkündür. Sanatçılar ise, bu mücadelenin heyecanınımayalayan ve yaratanlarıdır.Fikret kadın hakları üzerine düşünce üreten bir sanatçıydı. O,'Kızlarını okutmayan millet, oğullarını manevi öksüzlüğe mahkumetmiş demektir.’ diyordu. ‘Ona göre her alanda kadının erkeğinyanında yer alması uygarlığın en önemli koşullarından biriydi.’(s.138)İttihat ve Terakki öncülüğünde padişahın yetkilerinikısan ve Meclisi Mebusan’a büyük görevlerveren Kanuni Esasiye’nin yürürlüğe girdiği 2. Meşrutiyetsonrasında, ne yazık ki geniş bir imparatorluktamilliyetçiliğin öne çıkarılması beklenenözgürlük ve demokrasiyi getirmemiş, Fikret’i düşkırıklığına uğratmıştır.“Herkes Meşrutiyet’in neleri yıktığını veneler getireceğini tartışırken o sessiz kalıyordu.(…) İttihatçıların çoğunu yakından tanıdığı haldebazılarına güveni yoktu ve onlara katılmakistemiyordu.”(s.165).İttihatçılarca 1911’de Meclisi Mebusan’ın dağıtılmasısonrasında: “Demek ki artık her şeyeski hamam eski tastı. (…) oysa millet İttihatçılardanözgürlük, adalet ve dürüst bir yönetimbeklemişti. Ülke ihanete uğramıştı. Halkı çiğneyenbu zalimlere isyan ediyordu.”(s.198). Bu ruh hali içindeki Şair“Haluk’un Amentüsü” adlı şiirinde;“Tüm insanlar kardeştirİnsan eti yenmezKan şiddeti çeker şiddet de kanı beslerDüşmanlıklar kanla bitmez” dizeleriyle, bir asır öncesinden bugüne nasihatte bulunmaktadır.“Fikret materyalist bir görüşü benimsemişti. Ama Marksizmletanışmamıştı. Sınıf kavgalarına hiç eğilmemişti. Toplumdaki bozukluklarınnedenini yöneticilerin soysuzluğunda, ahlaksızlığında,para ve koltuk hırslarında görüyordu. Dikta rejimlerine karşıydı,ama nasıl bir düzen kurulması konusunda somut önerileri yoktu.(…)… çıkış yolları üzerinde durmamış ve umutlarınıyitirmişti.”(s.222).Kısa mücadelelerinde insanların umutsuzlukları, küskünlükleriçoğu zaman her şeyin yerinde saydığını, beklenen değişime bir şeykatamadıklarını sanmalarından kaynaklanmaktadır. Fakat değişimlerdekihareket, saatin yelkovanı gibi, fark edilmez ağır adımlarla yolunadevam etmektedir.Elbet Sabah Olacaktır, Remzi Kitabevi yayını olup 2012 yılı basımıdır.255 sayfa olan kitapta aynı zamanda ressam olan Şair'in kendiyaptığı resimler de yer almaktadır.Hıfzı Topuz, 1923 yılında doğdu. Galatasaray Lisesi’ni, İstanbulÜniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Strasbourg Üniversitesi’ndedevletler hukuku ve gazetecilik alanlarında yüksek lisans ve StrasbourgHukuk Fakültesi’nde gazetecilik alanında doktora yaptı. Ülkemizdebirçok gazetede yazılar yazdı, yöneticilik yaptı. 1959-1983 yıllarıarasında Paris’te Unesco Genel Merkezinde yönetici olarak çalıştı.1974-75 yılları arasında TRT’de Radyolardan Sorumlu Genel MüdürYardımcılığı yaptı. Anadolu, Galatasaray ve İstanbul Üniversiteleriiletişim fakültelerinde basın, radyo-televizyon tarihi, uluslararasıiletişim ve siyasal iletişim dersleri verdi. Son onbeş yılda yakın tarihimizdekiönemli kişilerin hayatlarını konu alan çok sayıda romanı bulunmaktadır.Bunların başlıcaları: Paris’li Yıllar, Eski Dostlar, ElvedaAfrika Hoşça Kal Paris, Fikret Mualla, Başın Öne Eğilmesin, Meyyale,Taif’te Ölüm, Paris’te Son Osmanlılar, Hatice Sultan, Gazi ve Fikriye,Milli Mücadelede Çamlıca’nın Üç Gülü, Devrim Yılları, Tavcan, HavaKurşun Gibi Ağır.• EDEBİYATBÜLTEN • MAYIS-HAZİRAN 2012 23

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!