• EKONOMİAsya’da %7.8 (Çin %9.2, Hindistan%7.2); Latin Amerika’da %4.5 olarakgerçekleşti. Orta ve Doğu Avrupada %5.3’lük bir büyüme performansısergiledi. Bu dönemdeyükselen ülkeler iç piyasada aşırıısınma, hızlı kredi genişlemesi,yükselen varlık fiyatları gibisorunlarla karşılaştılar. Asya veLatin Amerika’da reel kredi artışıbüyük metropol merkezlerdekonut fiyatlarının hızla yükselmesineneden olduysa da, bu eğilimşimdilik yavaşlamış görünüyor.Çin ekonomisinin 2012’de sonüç yılın en düşük temposunda%7.5 büyümesi bekleniyor. Emekpiyasasındaki yavaşlama sinyalleribu oranın tutturulmasınında zor olacağına işaret ediyor veülkede tedirginliğe neden oluyor.Çünkü Çin’de 200 milyon göçmenişçi, işlerini kaybederlerse, çokyetersiz bir sosyal koruma ağının bulunduğu ülkedebir anda yoksullukla karşılaşabilirler. Bu nedenlehükümetin 2009 benzeri bir ekonomik genişlemepaketi uygulaması talep ediliyor. Dünyanın en büyükihracatçısı, ikinci büyük ithalatçısı ve en büyükimalat sanayi üreticisi Çin ekonomisindeki yavaşlamadalga dalga tüm dünyaya yayılma potansiyeligöstereceği için, küresel ekonomi için de hayatiönemde.Akdeniz Ülkeleri ÇalkalanıyorBilindiği gibi derin bir ekonomik krizle cebelleşenYunanistan halkı kendilerine dayatılan memorandumkoşullarına direnmeyi sürdürüyor. Bilindiğigibi Haziran ayında gerçekleşen seçimlerde memorandumureddeden Syriza koalisyonu %27 oylaAvrupa’da radikal bir sol partinin aldığı en yüksekoy oranına ulaşmıştı. Troyka politikalarını uygulayanAntonyos Samaras başkanlığındaki koalisyon hükümetininyeni özelleştirme planlarına karşı Syrizalideri Alexis Chipras özelleştirilen tüm işletmelerien kısa zamanda kamulaştıracağını açıklayarak,toplumsal muhalefete önderlik etmeyi sürdüreceğininsinyallerini vermiş oldu.İspanya’da Rajos hükümetinin emek karşıtı politikalarınakarşı en sert tepki de madencilerdengeldi. Kömür sübvansiyonlarının üçte ikisinin kaldırılmasıkarşısında işlerini kaybetme tehlikesiyle yüzyüze kalan madenciler, 20 günlük “kara yürüyüşün”ardından Madrid’e ayak bastılar. Başkentin Puertadel Sol meydanında tam 150 bin kişilik coşkulubir topluluk tarafından karşılandılar. Enternasyonalmarşı söylenirken, “İşçi sınıfının mücadelesi çokyaşa” sloganları da yeri göğü inletti. İspanya örneği,emekçiler aleyhine, sermaye talepleri doğrultusundabir çözüme geniş kitlelerin kolayca boyun eğmeyeceğininönümüzdeki dönemde toplumsal mücadelenindaha da kızışacağının belirtisi sayılabilir.Ekonomik Sağduyu ManifestosuKüresel krize genel geçer, neoliberal reçetelerinçare olamadığının görülmesi üzerine, alternatifyaklaşımların önemi de arttı. 28 Haziran’da Heteredoksİktisatçılar Birliği ünlü iktisatçılar Paul Krugmanve Lord Richard Layard’ın hazırladığı, “EkonomikSağduyu Manifestosu”nu imzaya açtı. Söz konusumetinde özetle şu görüşlere yer veriliyor:- Krizin Nedenleri: Çoğu ekonomi politikası sorumlusukrizin nedenini sorumsuz kamu borçlanmasınabağlıyor. Halbuki kriz şartları, özel sektörünaşırı borçlanması ve aşırı kaldıraç oranlarına sahipbankalar tarafından yaratılmıştır. Bu balonun patlamasıüretimde ve vergi tahsilatında aşırı düşüşlereneden olmuştur. Bugünkü büyük kamu açıkları krizinnedeni değil, sonucudur.20BÜLTEN • MAYIS-HAZİRAN 2012
- Krizin Doğası: Atlantik’in iki yakasında emlakbalonları patladığı zaman, geçmiş borçlarını eritmekiçin özel kesimin çeşitli kesimleri harcamalarınışiddetle kıstı. Bu bireyler açısından akılcı birtepki olmakla birlikte, kolektif anlamda yıkım nedenidir.Çünkü bir kişinin harcaması diğerinin geliridir.Harcamalardaki bu dibe vuruş depresyonaneden olup, kamu borçlarını iyice kötüleştirdi.- Uygun Tepki: Özel sektör harcamaları azaltmakyolunda kolektif bir çaba içindeyken, kamu politikalarıharcamaları artırarak istikrarı temin edengüç olmak zorundadır. En azından hükümetler harcamalardabüyük kısıntılar ve sade insanların vergioranlarını artıracak uygulamalar içinde olmamalıdır.Ne yazık ki hükümetler tam da bu yönelim içerisindedir.- Büyük Yanlış: İlk anda ekonominin akut krizikarşısında doğru tepki verilirken, ana akım politikalaryanlış bir noktaya saptı. Özel sektörle birliktekamunun da borçlarını kısması anlayışı benimsendi.Maliye politikaları üstüne düşeni başaramazken,faiz oranları sıfıra yaklaşırken para politikalarınında yapacağı ek bir iş kalmadı. Müzmin hale gelmedenişsizliği azaltmak birinci öncelik olmalıdır.Bu önerilere karşı, hali hazırda uygulanan ekonomikpolitikaları savunanlar iki argüman öne sürmektedirler.Güven Argümanı: Hükümetlerin açıklarının artmasıfaiz oranlarını fırlatacak ve iyileşmeyi engelleyecektir.Halbuki, kemer sıkma güveni artırır veiyileşmeyi cesaretlendirir. Gerçek hayatta bütçekısıntılarının iş alemine güven aşılamadığını görüyoruz.Şirketler ancak yeter sayıda tüketicinin harcayacakyeterli geliri olduğunda yatırım yaparlar.Kemer sıkma, aksine yatırımları caydırır.Yapısal Argüman: Talebi canlandırmaya yönelikikinci argüman üretimin arz yönlü, yapısal dengesizliklernedeniyle sınırlandığı yolundadır. Eğer teoridoğruysa, ekonominin bazı bölümlerinde kapasiteyükselmeli, üretim artmalıdır. Halbuki söz konusuekonomilerde bütün temel sektörler sürünmekte,her iş alanında işsizlik alışa gelenin üzerinde seyretmektedir.Öyleyse sorun genel anlamda harcamanınve gelirin eksikliğidir.Türkiye Ekonomisi Hız KestiTemmuz başında açıklanan 2012 yılı ilk çeyreküretim rakamları %3.2’lik bir büyüme ortaya koydu.Genel tahmin %2.5-3 aralığında seyrettiği içinbu oran tatminkar bulunabilir. Öte yandan 2011’inilk çeyrekteki %11.9 büyümesiyle kıyaslanırsa ekonomikbüyümenin fren yaptığı sonucuna varılabilir.Hatırlanacağı gibi 2011 yılında ekonomik büyüme,4. çeyrekte %5.2’ye kadar yavaşlayarak, ortalama%8.5 düzeyinde gerçekleşmişti.Büyümenin bileşenlerine bakıldığında, net ihracatın%4.5 katkı yaptığı, iç talebin ise büyümeyi%1.3 olumsuz etkilediği görülüyor. Hane halkı tüketimiyerinde sayarken, sabit yatırımlar ise yıllıkyalnızca yüzde 1.6’lık bir genişleme sergiliyor.Bardağın boş yanından bakılırsa, 2009 yılınınüçüncü çeyreğinde ekonomi %2.8 daraldıktan sonrakison çeyreğin en yavaş büyüme oranıyla karşıkarşıya bulunduğumuz görülür. Sektörler temelindeyaklaştığımız zaman 2011 ilk çeyrek büyümesininoldukça dengeli dağıldığı söylenebilir. En hızlı büyümetarımda yüzde 4.5, en düşük büyüme ise sanayideyüzde 2.7 olarak gerçekleşirken, hizmetlerdeyüzde 3.6’lık bir performans ortaya çıktı. Hizmetlersektörünün motoru yüzde 4.7 büyüyen ulaştırma vehaberleşme ile yüzde 4.8’lik bir sıçrama gösterenmali aracı kuruluş faaliyetleri oldu.Bilindiği gibi Orta Vadeli Program 2012 yılı için%4’lük bir büyüme rakamı öngörüyordu. Dünya konjonktürününde olumsuz seyrettiği düşünülürse buoranın tutturulması kolay görünmüyor. Haziran ayıkapasite kullanım oranının yüzde 74.6 düzeyindegerçekleşmesi de bir soğuma belirtisine işaret ediyor.Kredilerde aşırı genişleme, 2011’de cari açığınrekor düzeye tırmanması, zaten ekonominin aşırıısındığına işaret ediyordu. Alınan ekonomi politikasıönlemleri de buna yönelikti. Ne var ki bu kezde ekonominin aniden stop etmesi, bünyede dahaolumsuz etkiler bırakabilir. Özellikle ekonomide yeterincehızlı büyüme sağlanırken bile işsizliğin düşürülemediğidüşünülürse, yavaş büyüme temposundaişsizlik daha yakıcı toplumsal bir sorun haline gelir.Enflasyondaki hafif de olsa yavaşlama eğilimi,bir talep zayıflığının belirtisi kabul edilebilir.TÜİK’in son açıkladığı TÜFE rakamları tüketici fiyatlarınınhaziranda yüzde 0.9 gerilediğini gösterdi.Böylelikle yılın ilk 6 ayında fiyatlar yalnızca yüzde1.95 artmış oldu. Bazı analizler dünya hammaddefiyatlarının kalıcı bir düşüş trendine girdiğine işaretediyor. Önemli bir hammadde, özellikle enerji ithalatçısıolan Türkiye için bu iyi bir haber. Bu trendindevamı Merkez Bankası’nın yıllık yüzde 6.5 hedefinikolaylıkla tutturmasını, hatta yılın daha düşük bir• EKONOMİBÜLTEN • MAYIS-HAZİRAN 2012 21