MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
“MEKTUPLAR”DAN “ANADOLU BÜYÜSÜ”NE<br />
-Renklerle bize yüreği anlatan<br />
Ressam: Ümit PARSIL-<br />
BÜKRA’DAN ŞEMS’E YÜREK YELPAZESİ:<br />
“MEKTUPLAR”<br />
Bir rüzgâr esti Doğu’dan Batı’ya… Bir rüzgâr<br />
esti çölden yeşil vadiye… Bir rüzgâr ki binlerce<br />
yıl kimseler eremedi sırrına. Kimine göre<br />
“karalardan denize” esiyordu rüzgâr; kimine<br />
göre “çölden üç tarafı denizlerle kaplı karaya”…<br />
O esişle bir ses yankılandı ansızın: Gaipten gelen<br />
bir ses… Gaiptendi, gaiptendi… Ya da Altaylar’dan<br />
denizlere… Yok, yok bu ses: Altaylar’dan yürek<br />
kayıklarına vuran ses… O Davudî ses, geldi<br />
yetişti bir gün!.. Herkes emindi artık; ses yüreğe<br />
erişmişti. Bir rüzgâr esti, o tılsımlı sesle… Ve<br />
sesin ardına takılmış envâi çeşit renkle bezenmiş<br />
“yelpaze”si ile…<br />
Kimseler çözemedi; belki de, rüzgârı da sesi<br />
de, aşkı da insanoğluna taşıyan o rengârenk<br />
yelpazeydi… Yelpaze geldi ve takıldı; üç tarafı<br />
denizlerle kaplı bereketli bir karaya. O kara ki;<br />
adı ANADOLU… Ne büyük rüzgârdı o! Ses anlattı<br />
bize, hakikati. Yelpaze taşıdı bize; renklerle<br />
birlikte Ay’ı, Güneş’i, Deniz’i, Mektup’u, Gül’ü,<br />
Gönül’ü…<br />
Hakikatti anlatılan; hakikatti, ezelden ebede<br />
taşınan. Hakikatti ama; kimine düş, kimine<br />
gerçek kayığı ile taşınmıştı. Kimine ayan beyan<br />
ortada idi; kimine yüzyıllardır çölde ve vahada<br />
aranan sır… Hakikat rüzgârı, insanoğlu için evvela<br />
Bükra’yı taşıdı Anadolu’ya. Yetmedi; aşkı taşıdı,<br />
yüreği taşıdı, gülü taşıdı. Yetmedi; Mevlânâ’yı<br />
taşıdı. Yetmedi; Şems’i taşıdı. Yetmedi; Mektup<br />
taşıdı: “İki Deniz” arasında… Yetmedi, hasret<br />
taşıdı, yazı taşıdı, renk taşıdı…<br />
Bükra! Denizlerden kopup gelen Bükra! Bir<br />
sır bıraktı; bu, yürek<br />
dolu, bereket dolu,<br />
renk ve hikmet<br />
dolu topraklara.<br />
Uzak diyarlarda<br />
yaşadığı denizlerden<br />
getirdiği sırrı sakladı<br />
Anadolu’nun bağrına…<br />
Bükra’yı hayal meyal gördü,<br />
görebilenler; Bükra’nın<br />
sırrına<br />
erebilenler…<br />
Yürekler, bu topraklarda o<br />
sırrı bulmak için yandı…<br />
Kimine göre uykuyu<br />
severdi, sessizdi, sinsiydi,<br />
Bükra… Ama yemyeşildi,<br />
yürekliydi, bereketliydi...<br />
Asildi… Kimine göreyse<br />
onlarca ejderhayı<br />
deviren kahramandı o.<br />
Güçlüydü, cesaretliydi…<br />
Ejdarhanın karnındaki<br />
“ateş”i almıştı da, taa<br />
Anadolu’ya getirmişti.<br />
Kuyruğunda saklamıştı<br />
ateşin sırrını ya da sır<br />
dolu ateşi…<br />
“Yelpaze” sûretindeki o sır binlerce yıldır<br />
Anadolu’da gizli… O giz, Anadolu’yu benzersiz<br />
ve paha biçilmez hazine kıldı, sonsuza dek… Bu<br />
ateşti, bu sırdı Anadolu’yu yakan. Yakan, hikmetli<br />
kılan, renge gark eden… Muazzam bir hazine ve<br />
şifa kaynağı yapan da, yemyeşil Bükra’nın ateşinin<br />
sırrı idi. Anadolu’da yanan her yüreğin en az bir<br />
rengi, Bükra’nın yelpazesindeki renklerdendi…<br />
Bunu her yürekli, yürekten duydu…<br />
101