MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
MAVİ RESSAM<br />
Meral AYDIN<br />
Yıldızların yolculuğa hazırlandığı seher<br />
vaktinde, her günün aksine erkenden<br />
uyanmasına rağmen, uzun zamandır uyumadığı<br />
kadar derin ve huzurlu bir uykunun kollarından<br />
hevesle sıyrıldı. Sırtını, sokağın yalnız kalan<br />
lambasına yaslamış perdeden yansıyan sıcaklık<br />
içini ısıtırken yavaş hareketlerle yatağından<br />
aşağıya inerek, tek gözü kapalı, terliklerini<br />
giydi. Yere serili olan halının desenlerindeki<br />
kıvrımlara takılan dalgın bakışları, kafasındaki<br />
dağınık düşünceleri iki kolundan tutup yerli<br />
yerine oturtan görünmez adamların etkisiydi.<br />
Bir anda irkilip saatine baktığında tam yarım<br />
saattir orada öylece halıyı seyrettiğini fark etti.<br />
Gariptir ki seyrettiği halı olmasına rağmen<br />
aslında bilinçsizce izlediği, hayatını değiştiren o<br />
günün kesitleriydi. Her gün yeniden hatırlamak,<br />
donuk hislerini alevlendirip içini yakan<br />
tek şeydi. Hem minnetle hem de üzüntüyle<br />
hatırladığı yıllar, yüzüne birbirinden bağımsız<br />
onlarca yaşam çizgisi nakşetmiş, bir o kadar da<br />
resim arşivlemişti beynine. Yüzünü yıkamak<br />
için karşıladığı banyo aynası ona tüm izleri<br />
göstermek için adeta can atıyordu. Ancak bu<br />
defa kendinde gördüğü çaresizliğin üstü umutla<br />
örtülmüş, gözlerinin ışıltısı başka bir derinlik<br />
kazanmıştı. Uzun zamandır böylesine renkli<br />
değildi çehresi. Sebepsiz yere devinimlenen<br />
yüreği bir şeyler anlatmak istercesine<br />
çırpınıyordu. “Yaşlılık işte.” diye geçirdi içinden<br />
Muhsin Dede, “Zamansız gelen çarpıntılar ebedi<br />
yolculuğun ilk göstergesi.”<br />
Önceden özenle ütüleyip dolaba yerleştirdiği<br />
beyaz gömleğini giydi. Başını yarı açık camdan<br />
dışarıya uzatarak, esintinin gelişine göre hava<br />
durumunu ölçtükten sonra, “Pek soğuk sayılmaz<br />
ama yine de uğurumu üzerimde taşıyayım.”<br />
diye söylenerek açık mavi, çizgili süveterini<br />
gömleğinin üstüne geçirdi. Küçükken, kızı<br />
hediye etmişti bu süveteri. “Gözlerin gibi<br />
mavi olsun istedim baba.” demişti kendisine<br />
verirken. O günden sonra hangi vakit, içinde<br />
bir karmaşa hissetse mavi süveterini giyer, onu<br />
giydikçe ferahladığını duyumsardı. Bugün de<br />
aynı tesire ihtiyacı olduğunu düşündüğünden<br />
geçirmişti üstüne kızının hediyesini. Artık hazır<br />
olduğuna göre ayrılmaz parçası haline gelen<br />
tartısını alıp her zamanki yerine gitmek için<br />
evden çıkabilirdi.<br />
Muhsin Dede şehir merkezine yakın bir<br />
köprüdeki tartı bekçilerinden biriydi. Gününün<br />
çoğunu bu eskimiş tartının başında bağdaş<br />
kurmuş vaziyette etrafını süzerek geçirirdi.<br />
Akşam olduğunda tartının kenarında birikmiş<br />
olan az miktarda bozuk parayla çaresizce evinin<br />
yolunu tutardı. Ona gün boyu konuşmadan eşlik<br />
eden dilenciler, Muhsin Dede’nin, kendilerine<br />
benzemeyen davranışlarına anlam veremediği<br />
halde sessizliği bozup onunla konuşmaya<br />
cesaret edemezlerdi. Çünkü onun öyle bir<br />
görüntüsü vardı ki kimilerine ürkütücü gelen bu<br />
duruş kiminde derin bir saygı uyandırır, sonuçta<br />
duydukları çekingenlik yanına yaklaşmalarını<br />
engellerdi. Fakat aylardır uzaktan gördükleri<br />
bu tuhaf adamı içten içe sevmekten kendilerini<br />
alamazlardı.<br />
79