16.12.2018 Views

MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

yer gezmiştik şehirde. Çok kalabalıktı arı<br />

kovanından çıkar gibi her yerde sürü sürü insan<br />

vardı. Ama biri yardım istese herkes görmezden<br />

geliyor, kimse kimseye yardım etmiyordu.<br />

Geldiğimiz yerdeki gibi rengarenk şekerler de<br />

yoktu burada. Neyse ki bütün bunlar şehrin<br />

güzelliğini örtmeye yetmiyordu.<br />

SÜLEYMANİYE TARİH<br />

OLUYOR<br />

Meral AYDIN<br />

Çocukluğumuzdan gelen küçücük bir<br />

anıya takılır kalırız bazen. Anımsadıkça tatlı<br />

tebessüme sebep olanlardan, hani. Ben de durup<br />

düşündüm dün gece. Beni İstanbul aşığı yapan<br />

neydi diye. Sahi hatırlayalım mı birlikte?<br />

Küçüktüm, küçücüktüm, ilk defa kendi<br />

ayakları üstünde durabilen “kocaman adam”<br />

gibi hissettiğimde. Nasıl mı? Hemen anlatayım.<br />

Eylül’dü. Eylül’e sayısız anlam<br />

yüklemediğimiz zamanlardı henüz. Hava bir<br />

sıcak esse bir soğuk eserdi. Anlayacağınız<br />

rüzgar, kararsızca savrulurdu kurumuş<br />

yaprakların arasında. Yapraklar, sırtındaki nice<br />

bin yıllık yükle hastalanıp dökülürdü ağaçların<br />

dallarından. Düşen her bir yaprak ailesinden<br />

kopmuş bir çocuğun hüznünü bırakırdı<br />

yüreğime. Hep böyle olurdu. Çocuktum, çok<br />

neşeliydim ama sanki her an hüzünlenmeye yer<br />

arardım.<br />

O gün babam iş çıkışında annemle beni<br />

gezmeye götürecekti. Söz vermişti. Her hafta<br />

yapardı bunu. Mutlaka bizi, şehrin görmediğimiz<br />

bir yerine götürür gönlümüzce gezdirirdi.<br />

İstanbul’un yenisiydik. Babamın buraya tayini<br />

çıkalı altı ay oluyordu. Bu süre içinde epey<br />

Ben kısa şortlu mavi bahçıvan<br />

pantolonumun içinde hoplaya zıplaya yürürken<br />

bir yanımda annem bir yanımda babam vardı.<br />

Arada bir bana göz kırparak, sohbet ediyorlardı.<br />

Yanımızdan geçen teyzelere amcalara gülücükler<br />

dağıtırken bir yandan da onları dinliyordum.<br />

Benim hangi okula gideceğimi konuşuyorlardı.<br />

Yedi yaşına gelmiştim ve artık okula başlamam<br />

gerekiyordu. Ama annemler hangi okula<br />

gideceğime bir türlü karar verememişlerdi.<br />

Hararetli bir konuşmaydı bu. Öyle daldılar ki<br />

konuşmaya varlığımı unuttular o anda. Ben<br />

yoktum sanki orada. Sıkılmıştım olduğum<br />

durumdan. Bu büyükler ne çok büyütüyorlardı<br />

her şeyi. Alt tarafı okula yazılacaktım herkes<br />

gibi.<br />

Etrafı sıkılgan gözlerle seyrederken<br />

afacan bir kedi gördüm karşı kaldırımda, bana<br />

bakıyordu tüm masumiyetiyle. Gözlerinden<br />

öyle gizemli şeyler okunuyordu ki bilinmeyen<br />

bir güç beni ona sürükledi sanki. Annemleri<br />

öylece bırakıp ona doğru yürümeye başladım.<br />

Yanına vardığımda başını okşayıp tüylerini<br />

elimle taradım. Bundan hoşlanmışa benziyordu<br />

yeni arkadaşım. Şimdiden çok sevmiştim onu.<br />

Ama afacan dedim ya beni orada bıraktığı gibi<br />

arkasına baka baka koşmaya başladı beni<br />

de arkasından sürüyerek. Belli ki benimle<br />

oyun oynamak istiyordu. Bu kedi merakımı<br />

uyandırmıştı. Hem niyetim onu biraz daha<br />

sevmekti ama yakalamak mümkün mü?<br />

Kovalamaca o avluya gelene kadar sürdü. Ve<br />

oraya gelince birden bire durdu.<br />

65

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!