16.12.2018 Views

MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

– İki kızım var, – sonra ninemin merakını<br />

gidermek için ilave etti: –Oğlum olmadı, olsaydı<br />

Komboy’un adını koyacaktım. Kızlarıma da<br />

Kamboy’an bahsettim. Beni iyi anlıyorlar. O<br />

da iyi adamdır (kocasını aklına getiriyordu),<br />

ama çok asabidir. Lakin baldızının gözlerinde<br />

bir yığın soru görüp dedi: –Benim hayatım<br />

Kamboy’la sona erdi, bahtım–talihim onunla<br />

gitti. Şimdiki Meryem bir cisimdir, bir de hatıra<br />

yumağı. Ruhum çoktan uçup Kamboy’un yanına<br />

gitti. Öylece nefes alıp veriyorum… Sizden<br />

haber almak için uzun yıllardır kavruluyorum.<br />

O, korku, o hüzün henüz canımdan çıkmamıştı,<br />

o nedenle arzumu kimseye belli etmeye cesaret<br />

edemiyordum. Allah’ın merhameti büyüktü, geç<br />

de olsa gerçekleşti. Şükür ki, talihimde seni, bu<br />

toprağı bir daha görmek varmış.<br />

Günün aydınlanması yaklaşıyordu. Yetmiş<br />

yaşında gelin, yetmiş beş yaşında baldız mutlu<br />

gençliğin, çok kısa süren mutlu günlerin<br />

birbirinden tatlı anılarını hatırladılar. Yıllardan<br />

beri yüreklerinde dolaştırdıkları en ulvi<br />

duygularla hafızalarındaki mukaddes hatıra<br />

sandığını «döküp-döküştürdüler». Birlikte<br />

yaşadıkları bey konağındaki günlerin en kötü<br />

hallerini de sevinçle yâd ettiler. Bu hatıraların<br />

varlığından aldıkları lezzet kalplerini öyle bir<br />

refahla doldurmuştu ki, sanki her ikisinin de<br />

bir ömürlük mutluluk payını saklayıp-saklayıp<br />

bir gecede onlara hediye etmişlerdi.<br />

Sohbet esnasında ninem: –Meryem, İsfendiyar’ı<br />

görmek ister misin? – diye sordu. Meryem<br />

geldiğinden beri cevabını almak istediği, lakin<br />

kötü haber korkusundan sakındığı için sustuğu,<br />

biricik kaynının sağ–salim olduğunu duyunca<br />

düşüncelerini dile getirdi: –Sormaya cesaret<br />

bulamıyordum, Tavat! Senin kardeş acının bir<br />

değil iki olduğunu işitmekten korkuyordum.<br />

–Allah’a şükür, İsfendiyar sağ–selamettedir.<br />

Önceki muzipliği, hazırcevaplığı da yerindedir.<br />

Mingeçevir’de yaşıyor. İstersen sabah<br />

gidebiliriz.<br />

…Mingeçevir’den ayrılırken Meryem<br />

İsfendiyar’ı kucaklayıp: –Bu son görüşmemizdir<br />

gardaş – dedi, – çok kocadım, aslında ben kendi<br />

sıcak yurdumdan uzak düştüğümde kocadım.<br />

Bu söz her üçünü de hüzünlendirdi. Gerçekten<br />

her üçü de kocamıştı. Ve her üçü Meryem’in<br />

dediği vakitte kocamıştı. Külfet, Dadaş Bey’in<br />

alındığı geceden başlamıştı, bey konağından<br />

kovulup kiralık eve taşındıkları günden.<br />

Bolşeviklerin okul binası yaptıkları evlerinin<br />

yanından geçtiklerinde gizli-gizli gözyaşı<br />

akıttıkları andan… Çoktan kocamışlardı, uzun<br />

zaman önce…<br />

…Bakü’den Nalçik’e giden tren yavaş yavaş<br />

ilerliyordu. Tekerlerin sesi onu koynuna alıp<br />

aheste-aheste uzaklara götürüyordu. Bomboz<br />

çorak çöller de, tek-tük dikenlik dallarından<br />

başka dalı-budağı olmayan çıplak dağlar<br />

da, tren gelip geçtikçe tek-tük «əğilip-yıkılan»<br />

elektrik direkleri de onu bu ana yurdundan<br />

koparıp ayırıyordu. Bu ayrılıkta memnuniyetsizlik,<br />

üzüntü karışımı bir sükûnet vardı. Bu<br />

ayrılık bundan elli yıl önceki o dehşetli ayrılığa<br />

benzemiyordu. Bu tren de o tren gibi yedeğinde<br />

çekilmez dert yükü taşımıyordu.<br />

Meryem’in içinde bir hafiflik vardı. Elli yıldan<br />

beri ilk defa kendini bu kadar rahat hissediyordu.<br />

Sanki dünyaya yeniden gelmiş gibiydi. Onu<br />

seven kalplerin sıcaklığını, ateşini buluyordu<br />

kendinde. Kamboy’un fotoğraftan bakan emin<br />

bakışları ona – kendi vefalı güzeline «İyi ki geldin!»<br />

diyordu. (Bakü, 2006 Türkiye Türkçesine<br />

Çeviren: Alparslan Demir)<br />

27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!