MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Geçti sevdalarla ömrüm, ihtiyâr oldum bugün<br />
Ak pak olmuş saçlarımla bî-karâr oldum bugün<br />
Bir muhabbet neş’esiyle ilkbahâr oldum bugün<br />
Ben huzurunda yer öptüm tacidâr oldum bugün<br />
Bezirgân Ahmet Efendi, elinde bastonu, Sûk-î<br />
Maraş Çarşısından Saraçhane’ye doğru inen<br />
sokağın başına geldiğinde, Hacı Ağa, hâlâ şarkısını<br />
söylemeye devam ediyordu.<br />
Bezirgân Ahmet Efendi, bir süre ayakta bekleyip<br />
şarkıyı dinledi. Kendi de Hacı Ağa kadar çok<br />
duygulanmıştı. Başını öne eğdi, şarkının sözlerini<br />
tefekkür etmeye başladı. Tam o sırada oradan geçen, başı<br />
kasketli, sakal tıraşı gecikmiş, orta yaşlı birisi:<br />
- Adam oturmuş, bir kucak sakalıyla sabah sabah günah<br />
işliyor.<br />
Dedi ve yoluna devam etti gitti. Bezirgân Ahmet Efendi,<br />
adamın sözleri karşısında ne diyeceğini bilemedi. Haddini<br />
bildirmek için iki eliyle bastonuna sarıldı ise de son anda, ya<br />
sabır, dedi vazgeçti. Adam, zaten çoktan uzaklaşıp gitmişti.<br />
Nasıl oluyor da Allah’ın bizâtihî haram etmediği bir hususu,<br />
haram diye hüküm verirler, diye kendi kendine söylenip<br />
durdu.<br />
- Boşuna dememişler, Musiki, âşıkın aşkını, fasıkın fıskını<br />
artırır. Sanıyorlar ki şarkıların hepsi nefistendir. Musikiden<br />
murat, nakışta nakkaşı bulabilmektir.<br />
Bezirgân Ahmet Efendi, bir müddet hiç konuşmadı. İçinden,<br />
bu adam, şarkıların hangi<br />
duygularla yazıldığını, ne<br />
manaya geldiğini nerden bilecek,<br />
dedi.<br />
Hacı Ağa’nın okuduğu şarkının güftesi<br />
Fecr-i Âti şairlerinden Hüseyin Siret<br />
Bey’e aitti. Hüseyin Siret, hayat gailesi<br />
arasında boğuşup dururken, bir<br />
gün yolu, İstanbul Karagümrük’te<br />
Nureddin Dergâhına düşmüştü.<br />
Dergâh şeyhi İbrahim Fahrettin<br />
Efendi’nin sohbetlerini dinlemiş,<br />
gönlü akmış<br />
olacak ki onun manevi iklimine<br />
kendini bırakmıştı. Daha sonra o dergâhın dervişi<br />
olduğunda, İbrahim Fahrettin Efendi’ye ithafen Hacı Ağa’nın<br />
okuduğu o şarkının güftesini yazmıştı:<br />
Ben huzurunda yer öptüm, çünkü nefsin zilletinden<br />
esaretinden kurtuldum. Bir mürşide tabi olmakla hürriyetime<br />
sahip olmak tacını giydim. Büyüğün huzurunda küçülmekle<br />
büyüdüm, diyordu.<br />
Tasavvuf terbiyesine göre, insana hizmet eden her şeye insan<br />
da saygı göstermeliydi. Mevlevî dervişleri, namazdan sonra<br />
oturdukları yerden kalkarken secde yerini öperek kalkarlar;<br />
yatağa yatarken yorganı öptükten sonra üzerlerine çekerler,<br />
kıyafetlerini, hırkalarını öperek giyerlerdi.<br />
İbrahim Fahrettin Efendi, Hüseyin Siret<br />
Bey’in şiirlerini çok beğenirdi. Bu kabiliyetini<br />
bir naat yazmak için kullanmasını tavsiye<br />
ettiğinde, “Efendim, ben realist bir şairim.<br />
Ancak gördüğümü yazarım” demesi üzerine,<br />
İbrahim Fahrettin Efendi tebessüm ederek, “Gör<br />
o zaman” demişti.<br />
93