16.12.2018 Views

MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

HAN DUVARLARI<br />

-Kalbe Düşen Kor-<br />

Aşkın iki kapısı vardır ve ikisi de hakikate<br />

açılır…<br />

“ -Senin düğünün, senin düğünün!<br />

Satılmış, han odasında son anlarını yaşarken<br />

Selim Dede, evinde kendini ziyarete gelen<br />

dervişlerle sohbet ediyordu. Selim Dede,<br />

birdenbire oradaki dervişlerinden birine, Bakara<br />

suresinden “Fezkûrunî” ayetinden başlayarak<br />

okumasını istedi. Derviş hemen okumaya başladı.<br />

Selim Dede, huşu içinde, gözleri kapalı okunan<br />

Kur’anı dinlerken, Satılmış hasta yatağında son<br />

nefesini vermişti. Kur’an okuyan derviş “İnna<br />

Liilâh” ayetine geldiğinde Selim Dede gözlerini<br />

açtı, aynı ayeti sesli bir şekilde o da tekrar etti:<br />

“İnna liilâh ve inna ileyhi raciun.”<br />

Han duvarlarının soğuk taş kemerlerinde<br />

yankılanan öksürük sesleri artık duyulmaz<br />

olmuştu. Hancı kendi kendine: ‘Çok şükür Maraşlı<br />

rahatladı. Nane iyi geldi. Yarın yola çıkmadan<br />

bir kase daha verirsem hiçbir şeyi kalmaz.’ diye<br />

düşündü.<br />

Hancı, sabah namazı vakti, elinde bir tas çorbayla<br />

Satılmış’ın odasına geldi. ‘Çorbayı içtikten sonra<br />

nane de kaynatırım’ diye içinden geçirdi. İçeri<br />

girdiğinde Satılmış kendine gülüyor gibiydi.<br />

‘İyi rahatlamış, biraz sararmış ama öksürüğü<br />

durmuş.’ dedi.<br />

Satılmış, güzel yüzüyle, elleri kalbi üzerinde<br />

niyaz vaziyetinde öylece yatıyordu. Hancı: ‘Çorba<br />

getirdim iç, nane de kaynatacağım, öksürüğün<br />

kesildi ama içersen rengin de yerine gelir.’<br />

Satılmışın cevap vermediğini görünce, hancı<br />

telaşlandı. Merakla yanına iyice yaklaştı, nefesini<br />

kontrol etti: ‘Heyhat, Satılmış çoktan son nefesini<br />

vermiş bile!’ dedi.<br />

Bu, hancı için ilk değildi. Bunun gibi birçok garip<br />

yolcuları hanından son yolculuğuna uğurlamıştı<br />

ama bu defa farklıydı. Defin için herşeyiyle bizzat<br />

kendisi ilgilendi. Beraber geldiği kervandakilerle<br />

cenaze namazını kıldılar. Her zaman olduğu<br />

gibi Satılmış’ı da hanın yakınındaki garipler<br />

mezarlığına defnettiler.<br />

Kervanbaşı, ‘eğer o derviş olmasaydı, şimdi yerin<br />

altında biz olacaktık’, dedi.<br />

Hancı kendi kendine: ‘Bir garip öldü diyeler Üç<br />

günden sonra duyalar<br />

Soğuk su ile yuyalar<br />

Şöyle garip bencileyin’ mısralarını okudu ve<br />

sözüne devam etti:<br />

‘Bu dünya bir han mı, istasyon mu? Anlayamadım.’<br />

”<br />

***<br />

Anlayamadınız mı? Eğer yeni çıkan bir romandan<br />

alınan yukarıdaki bölümü, bir kez daha ve daha da<br />

dikkatli okursanız; size birçok noktanın tanıdık<br />

geleceğine inanıyorum. Hiçbir şey anlamasanız bile<br />

Faruk Nafiz Çamlıbel’in o meşhur “Han Duvarları”<br />

nı ve üstadın o muazzam şiirinin içinde kanı ile,<br />

canı ile, seyahati ve sevdası ile han duvarlarını<br />

derinden titreten “Maraşlı Şeyhoğlu Satılmış”ı<br />

satırları okurken hemen tanıdı yüreğiniz, değil<br />

mi? Evet, Han Duvarları ve Maraşlı Şeyhoğlu.<br />

89

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!