16.12.2018 Views

MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Anam ise benim bıraktığım gömlek ve kazağı<br />

çobanın hodağına vermişti. Çocuk, kışın ve<br />

baharın serin zamanlarında dağda, taşta<br />

giyip kirlettiği kazağı bir süre sonra çıkarıp<br />

dere kenarına bir yere atmıştı. Kim bilir belki<br />

beğenmemiş, hatır için giyinmişti. Belki de<br />

havalar ısındığı için giyme ihtiyacı duymamış,<br />

zaten de kirlendiği için kaldırıp atmıştı.<br />

Anam ise bu kazağı kargaları korkutabilmek<br />

için atıldığı yerden alarak getirip korkuluk<br />

yapmıştı.<br />

Anam bana kazağın benim görmediğim<br />

zamanlardaki serencamını anlattığı bir<br />

zamanda bostanın hemen yanı başındaki<br />

kavak ağaçlarındaki yuvasından bir karganın<br />

bostanın tam ortasına doğru süzüldüğünü<br />

görüyordum. Durumu anama söylediğim<br />

zaman elindeki çapayı kaldırarak karganın<br />

üzerine yürüyor ve onu kovalıyordu. Karga<br />

kaçıp tekrar yuvasına döndükten sonra anam<br />

tekrar işine geri dönüyordu.<br />

İşaret parmağımla korkuluğu işaret ederek;<br />

“ peki bu ne işe yarıyor?” diye soruyordum.<br />

Anam hafifçe tebessüm ediyor ve hiçbir şey<br />

söylemeden işine devam ediyordu. Bir süre<br />

sonra az önce kovaladığı karga tekrar bostana<br />

dalıyor, mısırların ve fasulyelerin başlarını<br />

yangından mal kaçırırcasına bir bir koparıp<br />

yiyordu. Anam henüz fark edememişti onu, ben<br />

ise merakla kargayı izlemeye koyulmuştum.<br />

Karga bir süre bostandaki nebatat ile karnını<br />

doyurduktan sonra, anamın kendisini fark<br />

ettiğini anlıyor ve mahalle kabadayıları gibi<br />

yakasına basa basa kenara doğru yürüyordu.<br />

Dayı dayı yürüyüp kenara çıktıktan sonra bir<br />

korkuluğa, bir bostana, bir de anama baktıktan<br />

sonra alabildiğine “gak!” bir nara atarak uçup<br />

gidiyordu.<br />

Bir süre hem gülmüş, hem de anamın bu durum<br />

karşısında ne söyleyeceğini merak ederek<br />

beklemiştim. Anamın her olay karşısında<br />

kendince ya bir hekâtı yahut da bir nükteli sözü<br />

olurdu. Zira benim dünyamda atasözleri ana<br />

sözü olarak manalanmıştı.<br />

Elindeki çapayı bir kenara bırakıp bostanın<br />

kenarına oturmuş ve bana dönerek; “bak<br />

oğul!” diye sözlerine başlamıştı. Sen şu yarım<br />

saatlik süre içerisinde yaşadıklarımızdan ne<br />

anladın bilmem ama ben sana anladıklarımı<br />

söyleyeyim. Bazı insanlar vardır ki; hiçbir<br />

vasıfları yoktur, yani şu bostan korkuluğu<br />

gibidirler. İçlerini kuru bir mertek, dışlarını<br />

kirli esvaplar kaplamıştır. Lakin birileri<br />

tarafından şu gördüğün işe yaramaz mertek<br />

gibi bir yerlere dikilirler. İşte o insanlardan<br />

bizim dünyamıza yansıyan; işe yaramaz, kaba<br />

saba ve kirli görüntülerinden başka hiçbir<br />

şey değildir. Onların ucube görüntülerinden<br />

başka çevrelerine kattıkları hiçbir değer,<br />

hiçbir anlam yoktur. İşte bu yüzdendir ki<br />

onlar kendilerini heybetli bir şey zannetse de<br />

etraftaki hiçbir canlı da onlardan ne çekinir,<br />

ne de sevip sayar, hatta buldukları her fırsatta<br />

onların arkasından sövüp sayarlar. Tıpkı az<br />

önceki karganın karnını doyurduktan sonra<br />

attığı nara gibi…<br />

87

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!