MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
GENCİNE PROJE OFİSİ YAYINI. Üç Ayda bir yayınlanır. (Ekim-Kasım-Aralık/ GÜZ) 1. Sayı. ESKİDE ve YENİDE İNSAN, Teması. Armağan Ekleri:1. Bahaettin KARAKOÇ 2. Ali Haydar TUĞ (İlk Yayın 16 Aralık 2018) Ankara- TURKEY
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DERVİŞ KAHVESİ<br />
Ali AVGIN<br />
Asırlık çınarlar, Saraçhane Meydanı’nı bir<br />
şemsiye gibi kaplamış; yeşil dalları, şefkatli<br />
bir ana gibi bütün çarşıyı kucaklıyordu.<br />
Yaprakları arasından yükselen kuş sesleri,<br />
o kadar coşkuluydu ki sanki viran dergâhın<br />
zikreden dervişlerine nispet ediyorlardı. Hacı<br />
Ağa’nın kahvehanesi, hemen bu çınarların<br />
gölgesinde, Tarihi Kapalı Çarşı’nın bezirgânlar<br />
girişinde ve Maraş Mevlevihanesi’ne iki dükkân<br />
mesafesindeydi.<br />
Aslında, buraya kahvehane de denmezdi.<br />
Dervişlerin, çarşı esnafının, uzak yakın<br />
yolcuların bir uğrak yeri, nefeslenip, çay kahve<br />
içtiği gönül dostlarının buluştuğu küçük bir<br />
kıraathaneydi.<br />
Saraçhane Meydanının aşınmış zemini, kırık<br />
dökük mermer taşlarıyla döşeliydi. Meydan,<br />
hafif meyilli olduğundan, dükkânların önü seki<br />
şeklindeydi. Buraya gelenler, serin çınarların<br />
gölgesinde, çaylarını, kahvelerini yudumlarken<br />
bir taraftan da cıvıl cıvıl çarşının alışveriş<br />
hengâmesini seyrederlerdi.<br />
Hacı Ağa, her gün olduğu gibi, bu gün de Ulu<br />
Cami’de sabah namazını kıldıktan sonra, doğru<br />
dükkânına gelmiş; meydana haşmetle bakan<br />
tarihi Saraçhane Camiinin şadırvanından<br />
kalaylı sürahilerle dükkâna su taşımıştı.<br />
Sonra dükkânın tezgâhındaki dövme bakırdan<br />
yapılmış kömür ocağının başına geçti.<br />
Akşamdan kalma küllerini demir maşayla<br />
öyle karıştırıyordu ki sanki kendi yürek<br />
yangınının küllerini karıştırıyordu. Ocaktaki<br />
meşe kömürlerini, yağlı çamlarla tutuşturdu.<br />
Mahcup bir genç kız yanağı gibi kızarıp korlaşan<br />
kömürlerin üstünde, çay ve çorba kazanlarını<br />
kaynatacaktı.<br />
61Hacı Ağa’nın sabah müşterileri; kimi<br />
bezirgân, kimi kuyumcu, kimi manifaturacı,<br />
bakırcı, köşker, keçeci gibi çarşının ileri<br />
gelen esnaflarındandı. Sabah namazından<br />
sonra buraya gelip bir taraftan kahvelerini<br />
yudumlarlarken, bir taraftan da memleket<br />
meselelerinin kritiğini yaparlardı.<br />
Hacı Ağa, dükkânın penceresinden meydana<br />
doğru baktı. Güneş, kızıl yüzünü yeşil yapraklar<br />
arasından göstermek için fırsat kolluyordu.<br />
Beyaz gömleğinin üzerine giydiği siyah avcı<br />
yeleğinin cebinden, köstekli saatini yavaşça<br />
çıkarıp baktı:<br />
- Bezirgân Ahmet Efendi’nin gelmesi de yakın,<br />
dedi.<br />
Daha sonra, dükkânın duvarında asılı, yer<br />
yer sırları dökülmüş aynanın karşısına geçti;<br />
saçlarını daha da aklaştıran başındaki beyaz<br />
takkesini düzeltti. İçine, sebebini bilemediği<br />
derin bir hüzün çöktü.<br />
91