MUSİKÂR EDEBİYAT KÜLTÜR EĞİTİM DERGİSİ 1. SAYI

Bir kitabınızda ‘aşk şiiri
yazacak aşklar kalmadı’
demişsiniz. Sizce neden
kalmadı ve neden böyle bir
ortam var?
Ben aşkı tamamen ‘vermeye’ bağlamışımdır.
‘Aşk vermektir’ derim… Sevmek… Daha doğrusu,
‘sevmek vermektir’ derim. Şimdi vermeyi
unuttuk. Onun için Allah Resulü ‘veren el, alan
elden hayırlıdır’ diyor. Dolayısıyla biz vermeyi
kaybettik. Niye derseniz? Bizim verme ile ilgili
ibadetlerimiz çok noksandır. Çünkü bugünün
insanı almaya meraklı. Vermeyi bilmeyen
insan, sevmeyi bilmez. Onun için, benim tarifim
sevmek vermektir. Onun için diyoruz; insan
vermeyi unutmuşsa sevmeyi bilmez; sevmez.
Sevmek vermektir… Verebiliyorsan? ‘Yani o
gelsin!’ Hayır, sen gideceksin. Eğer seviyorsan;
sen gideceksin. ‘Yani o özür dilesin!’ Yok!
Sen özür dileyeceksin. Seviyorsan; sen özür
dileyeceksin. Özür dilemek, vermektir. Bugün
en çok kaybımız, nimet sahibi olduktan
sonraki en büyük kaybımız; vermeyi unuttuk.
Bir hurma da olsa, paylaşmayı unuttuk. ‘O
benim, o benim, o benim…’ Olan bu! Bugün iştei
zekatı tam olarak veren yoktur. Ama nedir?
‘Ben namazımı kılarım?!’ Ben geçenlerde bir
yakınıma dedim ki: ‘Ramazan’da abiciğim, sen
oruç tutmayacaksın.’ ‘Ben ne yapacaktım o
zaman?’ dedi.
Ben de dedim ki para verecektin. Oruç
başına, maddi durumu iyi olan çok, maddi
durumu az olan biraz daha az para vermeli.
‘Yoksa senin orucundan bana ne fayda var?’
dedim. İlahiyatçılar buna karşı çıkarlar. ‘Senin
orucundan bana ne fayda var?’ Oruç başına on
tane fakiri sevindirsen; asıl o! Bize hep, verme
ile ilgili kaybettirilmiş!
İbadetin tarifine bakalım: -Bir Veli’nin,
Süleyman Davran hazretlerinin tarifidir.-
İbadetin tarifi; ‘Allah’ın razı olacağı her şeydir’…
Şu an, bizim yaptığımız ibadettir. Hiçbir şey
yapmasan bir Müslüman’ı ziyaret ettin; o da
ibadet. Allah’ın razı olacağı her şey ibadet
yani. İbadeti daralttık. Dolayısıyla gençler,
bu dar olan şeyi görünce… ‘Sende namaz?!’
Tamam, bende namaz ama… Bende insanlık
var kardeşim! Namaz borcu olmaz. Allah
Resulü’nün kaza diye kıldığı gün içindedir. Gün
içinde ikindiyi kılamamış. Hendek Harbi’nde
kıldırmadılar gün içinde kıldı. Bir gün sabah
namazında Rabbim uyuttu hepsini, Tebük
Seferi’nde. Kalktı kıldılar, gün içerisinde.
Ama zekatın süresi bitmez. Verme ile ilgili
ibadetleri Müslümanlar örttüler. Böyle bakmak
lazım. Vermek çok zor bir şeydir. Bugün
mesela; Haluk’ul-Celal’in -Kur’an’da da var, o-
en çok kınadığı, üzerinde durmadığımız, basit
görünen günahtır, cimrilik. ‘Cimrilik kökü
cehennemde olan bir ağaçtır’ diyor; ‘dalından
tutan, doğru cehenneme gider’ diyor. Hiçbir şey
için Allah Resulü’nün böyle bir ifadesi yoktur.
Bundan başka, ‘cömertliğin de kökü Cennette
olan bir ağaçtır.’ Cimrilik niye bu kadar ağır
bir günah? Günah olarak görmezler. Günah
saydıklarını cimrilik olarak görmezler. Çünkü
cimrinin Allah’a tevekkülü yok! Haset! Ne diyor
Hadisi Şerif’te? ‘Ateşin odunu yiyip bitirdiği gibi
haset, iyilikleri yer bitirir’ diyor. Sebep hasette
de; taksimata razı olmuyor. O benden niye zeki,
ben niye değilim? O niye uzun, ben niye değilim?
O benden niye zengin, ben niye değilim falan…
Haset budur! Kendinde olmayan bir şeye haset
edersin. Hasette neye razı olmuyor? Taksimata
razı olmuyor. Haset gizli şirktir.
Bir insan cömert ise o insana hiç endişe
etmeyin. Cömert adam numara yapmaz, üç
kağıt yapmaz. Hiç yanlışı olmaz mı? Yanlış olur
tabii; bir sürü olur. Cimri adamda her türlü
kötülük olur; onu bilin. Şöyle baktığınız zaman;
gençsiniz, adam cömert ise ondan korkmayın.
Ama cimri adamda her türlü kötülük bulunur,
gözükmese bile. Veremiyor işte; muhabbetini
veremiyor... Haset ne diyor; bende olsun! Cimri
diyor ki bende olsun! Cimri kendi veremez;
senin verdiğine de razı olmaz. Dost seçerken,
arkadaş seçerken bunlara çok dikkat edin!
Cimriye çok dikkat edin; hasede çok dikkat
edin. Haset, sana icabında iftira da atar.
61