ROSETTA_MAGAZINE_201303
ROSETTA_MAGAZINE_201303
ROSETTA_MAGAZINE_201303
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
14<br />
and gave the later ages a compelling<br />
symbol for new births, awakenings and<br />
creative endeavors. Let us hope that<br />
Rosetta Literatura will be a symbol of<br />
harbinger of a renaissance of its own.<br />
SUNUŞ<br />
<strong>ROSETTA</strong>’NIN RÖNESANSI<br />
Talat S. Halman<br />
2013 uğurlu, kutlu bir yıl. Rosetta<br />
Literatura başlıklı dünya edebiyatı<br />
dergisinin doğum yılı. 1779’da Napoleon’un<br />
askerleri Mısır’ın Reşid (Raşid) kentinde<br />
yeri kazarken yazılı bir taş buldular.<br />
1801’de İngilizlere verildi bu taş, British<br />
Museum’a girdi. Bir granit parçasıydı. Adı<br />
tarihe Rosetta olarak geçti. Üstündeki<br />
yazıtlar üç dilde kazılmıştı: Eski Mısır<br />
saray dili, Mısır halk dili ve eski Elence.<br />
İmparator 5. Ptolemi adını taşıyordu. Üç<br />
dillilik Rosetta’yı uygarlık tarihinin bir nimeti<br />
olarak dünyaya kazandırdı. İsa’dan önce<br />
196 yılında yaratılmış olan bu taş, eski Mısır<br />
hiyerogliflerinin okunmasını sağladı: Mısır<br />
uzmanı Fransız bilgin (1790-1832) Jean<br />
Francois Champollion, Helenistik çağın<br />
Elencesinden yararlanarak hiyeroglifleri<br />
çözdü, eski Mısır bilim alanını yarattı.<br />
Rosetta taşı, uygarlık tarihinin<br />
incelenmesinde de, karşılaştırmalı<br />
edebiyatın yaşamında da simgesel önem<br />
taşımaktadır. Dolayısıyla, elinizdeki<br />
derginin Rosetta adıyla doğması, anlamlı ve<br />
sevindiricidir, hatta övündürücüdür. Ruhunu<br />
Reşit kentinin bulunduğu Nil Deltasından<br />
alan Literatura “raşid / reşit’in çağrıştırdığı<br />
kavramlarla, “doğru yolda olan, erdemli,<br />
ergin, olgun” bir yayın olarak dünya<br />
edebiyatına hizmet anlayışıyla doğdu.<br />
Vedat Akdamar ve Mesut Şenol’un idealist<br />
vizyonuyla çalışacak olan bir kadro, kar<br />
amacı gütmeksizin, güdümlü ideolojilere<br />
saplanmaksızın, iyi bir dünyanın en iyi<br />
edebiyatına katkıda bulunmak azminde. Bu<br />
ülküde “edebiyat eşittir yaşam” düşüncesi<br />
de, “ulusların edebiyatları eşit düzeydedir”<br />
ilkesi de egemendir.<br />
İlginç bir tarihsel rastlantıyla, Champollion<br />
ile Goethe aynı yıl (1832) ölmüşlerdi.<br />
Champollion 1831’de Rosetta taşını<br />
dâhiyane bir çözümle okumuştu. Ondan az<br />
önce Goethe demişti ki: “Ulusal edebiyat<br />
terimi artık fazla bir anlam taşımıyor.<br />
Dünya edebiyatı çağı açılmak üzeredir,<br />
herkes bunu hızlandırmak uğrunda<br />
çalışmalıdır.”<br />
Champollion ve Goethe’nin öldüğü<br />
1832’den bu yana geçen 200 yıldan daha<br />
kısa bir süre içinde dünya edebiyatı,<br />
eskisiyle yenisiyle, kentlisi köylüsüyle,<br />
bilimsellisi ve popüleriyle akıllara<br />
durgunluk verecek bir zenginliğe erişti.<br />
Ancak çeviri hala çok kıt (ABD’de her yıl<br />
yayınlanan edebi kitapların sadece yüzde<br />
3’ü başka dillerden)… Karşılaştırmalı<br />
edebiyat bir akademik dal olarak verimsiz,<br />
bu alandaki kitap ve dergilerin sayısı da az,<br />
okuyucusu da.<br />
Teknoloji çağı, elle tutulur kitapları yok<br />
etmediyse de tehdit ediyor. Yeni (devrimsel)<br />
okuma araçları gözlerimize egemen<br />
olacağa benzer. Bilgisayarlarda, internette,<br />
“kindle” gibi cep kütüphanelerinde okuma<br />
çağına girdik.<br />
Edebi türlerin bazılarında bunalımlar<br />
var. Hemen her dilde, her kültürde<br />
şiir aforoz ediliyor adeta. “Şiir öldü”<br />
diyenlere hak vermek doğru değil ama<br />
“Şiir can çekişiyor” diyenler belki haksız<br />
değil. “Roman İmparatorluğu” gücünü<br />
arttırıyor ama önceki imparatorluklar<br />
gibi o da günün birinde çökebilir. Eleştiri<br />
15