ROSETTA_MAGAZINE_201303
ROSETTA_MAGAZINE_201303
ROSETTA_MAGAZINE_201303
You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
142<br />
Hani en büyük sahtekârlık demiştin evlilik<br />
için ve hani başımın etini yerdin ya ne<br />
zaman evleneceksin diye, hani askerlerden<br />
hoşlanmazdın, ikiyüzlü bulurdun savunma<br />
palavralarını ve hani bir an önce askere<br />
gitmezsem ihbar edeceğini söyleyecek<br />
kadar ileri gitmiştin ya, hani mutlu<br />
olacaksam alıp sırt çantamı dünyanın öbür<br />
ucuna gitmem gerektiğini söylerdin içki<br />
masasında ve hani banka kredisiyle de olsa<br />
bir ev alıp kök salmam için baskı yapardın<br />
ya, hani o hastalık bedenine girmeden<br />
önce hiç korkmazdın ölümden ve hani<br />
hastanedeyken o güçsüzleşmiş bedeninden<br />
umulmayacak bir güçle kavrayıp bileğimi<br />
“Ölüyorum oğlum, kurtar beni!” demiştin<br />
ya bir vicdan azabını miras bırakmak<br />
istercesine…<br />
…ve hani eriyen her hücrende kelimelerim<br />
biraz daha dağılıyordu ya…<br />
…ve hani teselli için uzanan her eli kuduz<br />
bir köpek gibi ısırmak istiyordum ya…<br />
…ve hani yaşayacaksın diye her yalan<br />
söyleyişimden sonra tutamadığın çişin gibi<br />
tutamıyordum ya gözyaşlarımı…<br />
…ve hani ben seni kurtaramadım ya…<br />
…işte öylesine eminim artık öldüğünden!<br />
Keşke artık sen de farkına varsan ve çıksan<br />
gecelerimden baba.<br />
İnan bu kadar acımasız olmak istemezdim,<br />
inan ölmediğin teranesiyle gerçeği<br />
hurafeye transfer eden bir bakış açısına<br />
kendimi kaptırmak isterdim ama yapamam<br />
baba. Eğri oturalım, doğru konuşalım –<br />
hatta şöyle diyeyim, gerçeklik duvarından<br />
kurmaca boyasını kazıyalım- sen fena<br />
halde öldün baba. Hep hakikati isterdin<br />
ya, al sana hakikat: O hiç istemediğin şeyi<br />
sana da yaptılar; çeneni bağlayıp, göğüs<br />
kafesine bir bıçak koydular. Kapının önüne<br />
çıkartılan ayakkabılarını mahalledeki<br />
ağaçları ilaçlamaya gelen bir adam aldı,<br />
belki de üç-beş yıl önce ilacı fazla kaçırıp<br />
“Bu da benim çocuğum sayılır,” diyecek<br />
kadar sevdiğin kiraz ağacını kurutan<br />
adamdı. Sana doğum günü hediyesi olarak<br />
aldığı ayakkabıları başka bir adamın<br />
ayağında görünce torununa titreme geldi.<br />
Anlayacağın, varsa ölümün bir hakkı, dibine<br />
kadar ödedin borcunu.<br />
Şimdi böyle bir konuda bile korkaklık<br />
ettiğim için derin bir nefes alıp… Ah<br />
baba, özür dilerim bir kere daha, neler<br />
saçmalıyorum, yaşarken bile doğru dürüst<br />
nefes alamıyordun kömürleşmiş ciğerlerin<br />
yüzünden, şimdi mi alacaksın? Neyse,<br />
kızacaksın ama bir ara korktum bu ölümün<br />
şiddetinden. Üstelik seslerine huzuranlayış-umut<br />
tozu serpip “Işıklar yağsın<br />
üstüne,” diyenlere, yavru köpek bakışıyla<br />
yanaşıp “Aslında o ölmedi, gökyüzünden<br />
bizi izliyor,” diyenlere kapak olacak kadar<br />
da ağzı bozuk bir ölümdü.<br />
Bildiğim bütün dillerde öldüğün<br />
yetmiyormuş gibi reddettiğim bütün<br />
dinlerde de öldün. Kaşık kaşık helvanı yedi<br />
başucuna farklı kitap asan komşuların!<br />
Aynı malayla sıvanmış duvarların<br />
arasında sözleri farklı Allahlara para,<br />
pul, sağlık, aşk için yalvaran kooperatif<br />
arkadaşların, aynı kanserden öldürecek<br />
sigaralarının izmaritlerini taksitlerini<br />
ödeme geriliminden başparmağım kadar<br />
basur memeleriyle savaşmana neden<br />
olan evinin bahçesine attılar, içlerinden<br />
biri “her organizma ölümlüdür, vakarımızı<br />
koruyalım” diyen doktoruna “o organizma<br />
değildi, dostumdu” dedi, bütün bunlar<br />
olduğuna göre öyle bir öldün ki baba,<br />
ölümün bile bokunu çıkardın.<br />
Zaten ben o palavracılara asla pabuç<br />
bırakmadım. Çünkü ben gördüğüme<br />
inanırım, avuç avuç toprak attım üstüne,<br />
böğürerek ağladım kefenine bakarken, sol<br />
kolumdaki yara sızladı, delireceğim sandım.<br />
İşte böyle canım babam, kusuruma bakma,<br />
gevezelik ettim. Gerçi sen bana “Çok<br />
konuşan, çok yanılır, boş yere gevezelik<br />
edeceğine düşüncelerini toparla, az ama<br />
öz konuş,” derdin her zaman – keşke bana<br />
etkileyici bir söz söylemiş olsaydın da böyle<br />
şeyler uydurmak zorunda kalmasaydım-<br />
ama yapamadım.<br />
Yine aklıma geldiği gibi konuştum, galiba<br />
seni biraz kırdım da. Ama ne yaparsın, ben<br />
de yaşlanıyorum işte, insan biraz cengâver<br />
oluyor ölüme çeyrek kala.<br />
Ne yalan söyleyeyim, cennete de<br />
cehenneme de inanmadığım için, seni bir<br />
daha görebileceğimi sanmıyorum. Ama<br />
olur da bir gün yeniden karşılaşırsak bu<br />
söylediklerimden dolayı özür dileyeceğim.<br />
Haklısın bir insanın üstüne bu kadar<br />
gidilmez, hele de bir ölünün. Yani öldüysen<br />
öldün, bunu bu kadar abartmamalıydım.<br />
Bin kere söyleyip kafana kakmam<br />
gerekmezdi, ayıp ettim galiba.<br />
Ne yaparsın, ben de böyleyim babacığım,<br />
gerçeklik buhranlarına kapılıyorum bazen.<br />
Şimdi düşünüyorum da ben ölsem sen<br />
de aynı şeyleri söylerdin; çünkü bir bakış<br />
açısına göre sen bende yaşıyorsan, ben de<br />
sende yaşıyorum demektir.<br />
143<br />
Artık bu konuyu kapatıyorum, sen de bir<br />
daha açmazsan sevinirim. Çünkü şimdi<br />
sevgili babacığım, eğer izin verirsen<br />
elbette, ölümünden bu yana ilk kez deliksiz<br />
bir uyku çekmek istiyorum.<br />
Ben yatıyorum. Sana da iyi uykular<br />
diliyorum.