VitrA ÃaÄdaÅ Mimarlık Dizisi - Arkitera
VitrA ÃaÄdaÅ Mimarlık Dizisi - Arkitera
VitrA ÃaÄdaÅ Mimarlık Dizisi - Arkitera
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Tasarımın başından itibaren marina projesi, Çeşme kentsel dokusunun kısmi rehabilitasyonu<br />
olarak ele alındı. Kentin denizle karşılaştığı ara kesitte zengin bir çarşı ve liman<br />
dokusu elde etmeye çalışıldı. Kara yönünde araç yoluna açılan sokaklar ve meydanlarla<br />
kentten gelen kalabalıklar marinaya yönlendirilirken, dükkânlar deniz yönüne doğru<br />
açıldı. Deniz tarafından yaklaşım marinanın önemli bir kimlik sorunuydu. Steril marina<br />
mekânlarından bir tane daha üretmek yerine, kalabalık bir Ege limanına yanaşma fikri<br />
tercih edildi. Tasarımı yönlendiren bir diğer tema “Doğunun Kapıları” oldu. Yerel mimarinin<br />
Akdeniz ve Ege kıyısında klasik mimariyle kurduğu alışverişle oluşan tasarım dili<br />
önemsendi. Mimarların kimlikleri ve güncel eğilimlerinin yansımasından ziyade, “anonim”<br />
ve bulunduğu yerleşmenin dilini kuran bir mimari yaklaşım benimsendi.<br />
✎<br />
1960’ların ortasından itibaren Türkiye kıyılarında da görülmeye başlanan yat turizmi,<br />
1970’de açılan ve Turban A.Ş.’nin işlettiği Türkiye’nin ilk marinaları olan Kuşadası, Bodrum<br />
ve Kemer’den sonra hızla yaygınlaşmaya başlamış ve ardından 1974 yılında ilk özel<br />
sektör marinası olan Altınyunus Marina Çeşme’de hizmete girmiştir. Bu tarihten itibaren<br />
bölgede artan ihtiyacı karşılayacak yat yanaşma ve bağlama yerlerinin bulunmayışı,<br />
yeni yatırmları zorunlu kılmış ve bu yat güzergâhı üzerindeki ihtiyacı gidermek üzere<br />
2010 yılında Çeşme Marina hizmete girmiştir.<br />
Kendiliğinden oluşmuş yerel mimariye, organik dokuların yarattığı nitelikli yaşam çevrelerine,<br />
kentsel ve mimari repertuvarlar ile biçimlenmiş bu özgün atmosferlere öykünen,<br />
buralarda yaşanılan keyifli mekânsal deneyimleri referans alan, kısacası zaman içinde<br />
birbirlerine eklemlenerek oluşmuş bu ahenkli anonimliği tasarım yoluyla bir hamlede<br />
yeniden üretmeyi iddia eden Çeşme Marina, bu tasarlanmış anonimliği, ahengi ve yer<br />
hissini oluşturabilmek amacıyla, tüm zihinsel yatırımını bu mimari dilin üretilmesine yapmıştır.<br />
Tarihi Çeşme Çarşı aksını denize kadar uzatarak kendi bünyesinde kıyı boyunca devam<br />
ettiren Çeşme Marina, kentin kendiliğinden oluşmuş bir dokusu gibi gözüken, meydanlar,<br />
köprüler ve odak noktaları gibi bir dizi kentsel ve mimari elemanın bir araya gelerek<br />
oluşturdukları parçalı yapıdaki bir çarşı ve marina projesidir.<br />
Yerel mimarlık ve marina tasarımı konusunda uzman Xavier Bohl’ün de desteğiyle anonimliği<br />
tasarlamak, yer hissini oluşturmak ve “oraya aitlik”i sağlamak amacıyla geliştirilen<br />
bu dil, bir yandan Ege ve Akdeniz coğrafyasının kapsayıcı ortak paydasına ait olacak<br />
kadar jenerik özelliklere sahip olup, diğer yandan da yerlisinin bile yadırgamadan benimseyebileceği<br />
ve aşina olduğu, bulunduğu coğrafyanın zaman içinde birikmiş konvansiyonlarından<br />
yararlanan, spesifik ve özcü bir dildir. Her binanın incelikle tasarlanmış<br />
detayları, tek tek dikkatlice hesaplanmış boyutları, büyük bir duyarlılıkla seçilmiş renk<br />
ve malzeme çeşitliliğinin ötesinde, bütün bu kentsel ve mimari repertuvarın bir araya<br />
gelerek yarattığı derin anlam ve sunduğu deneyim zenginliği açısından da Çeşme Marina,<br />
Türkiye’de son yıllarda üretilmiş en etkileyici kıyı projelerinin başında gelmektedir.<br />
243