Türkiye Nüfus ve SaÄlık AraÅtırması, 2008 - Hacettepe Ãniversitesi ...
Türkiye Nüfus ve SaÄlık AraÅtırması, 2008 - Hacettepe Ãniversitesi ...
Türkiye Nüfus ve SaÄlık AraÅtırması, 2008 - Hacettepe Ãniversitesi ...
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
DOĞURGANLIĞI BELİRLEYEN DİĞER ARA<br />
DEĞİŞKENLER 7<br />
Banu Akadlı Ergöçmen, Mehmet Ali Eryurt <strong>ve</strong> Tuğba Adalı<br />
Doğurganlık düzeyleri bir kadının gebe kalma riskini etkileyen temel ara değişkenler ile<br />
açıklanabilmektedir. Bu ara değişkenler evlilik (evlilik dışı birliktelikler dahil), doğum sonrası<br />
gebelik riski altında olmama (postpartum amenore <strong>ve</strong> doğum sonrası cinsel ilişkiden kaçınma),<br />
menopoz, gebeliği önleyici yöntem kullanımı <strong>ve</strong> isteyerek düşüklerdir. Bu bölüm, gebeliği önleyici<br />
yöntem kullanımı <strong>ve</strong> isteyerek düşük dışında doğurganlığı etkileyen temel faktörleri incelemektedir.<br />
Evlilik, cinsel aktivitenin genellikle evlilik içinde gerçekleştiği toplumlarda kadınların gebelik riski<br />
altında olmalarının önemli bir göstergesidir. İlk evlenme yaşının küçük olduğu nüfuslar, erken<br />
yaşlarda çocuk sahibi olunan <strong>ve</strong> doğurganlığın yüksek olduğu nüfuslar olma eğilimindedirler. Bu<br />
nedenle, kadınların ortalama ilk evlilik yaşındaki artış, doğurganlık düzeylerindeki düşme eğiliminin<br />
açıklanmasına yardımcı olabilmektedir. Doğum sonrası geçici kısırlık <strong>ve</strong> doğum sonrası cinsel<br />
ilişkiden kaçınma süreleri de bir kadının doğumdan sonra gebelik riski altında olmadığı süreyi<br />
etkilerken, bu süre de doğum aralıklarını etkilemektedir. Menopoz başlangıcı ise bir kadının üreme<br />
çağının sonuna geldiğine işaret etmektedir. Tüm bu faktörler bir kadının üreme döneminin<br />
uzunluğunu <strong>ve</strong> hızını belirlediğinden doğurganlık düzeyini <strong>ve</strong> doğurganlıktaki farklılaşmaları<br />
anlamakta önemlidir.<br />
7.1 Evlilik Durumu<br />
TNSA-<strong>2008</strong>’de kadın sorukağıdı kullanılarak en az bir kez evlenmiş kadınlarla görüşme<br />
yapılmıştır. Görüşmelerde kadınlara, Nüfus <strong>ve</strong> Sağlık Araştırmaları’nın standart sorukağıdında yer<br />
alan evlilik durumu <strong>ve</strong> yaş ile ilgili temel sorular sorulmuştur. Ancak TNSA-<strong>2008</strong>’de, standart<br />
sorukağıdından farklı olarak, kadınların ilk cinsel ilişki yaşıyla ilgili sorular sorulmamıştır. Buna ek<br />
olarak kadın sorukağıdına aile oluşumu, dini evlilik <strong>ve</strong> akraba evliliğiyle ilgili soruların yer aldığı<br />
ülkeye özgü bir evlilik bölümü eklenmiştir. Hiç evlenmemiş kadınlarla kişi görüşmeleri yapılmamış<br />
olmasına rağmen, hanehalkı sorukağıdı aracılığıyla onlar hakkında da bilgi toplanmıştır.<br />
Araştırma tarihinde 15-49 yaşında olan kadınların evlilik durumuna göre dağılımları Tablo<br />
7.1.1’de <strong>ve</strong>rilmektedir. Bu betimleyici tablo, hem bu bölümde hem de diğer bölümlerde yer alan<br />
birçok tabloda temel alınan nüfusları göstermesi açısından önemlidir. Tablodaki evli terimi hem<br />
“halen evli” hem de “birlikte yaşıyor” durumlarını kapsamaktadır. Tablo 7.1.1 doğurgan çağdaki<br />
kadınların çoğunluğunun halen evli (yüzde 65), üçte birinin hiç evlenmemiş (yüzde 31), <strong>ve</strong> kalan<br />
yüzde 4’ünün de boşanmış, ayrı yaşıyor <strong>ve</strong>ya eşi ölmüş olduğunu göstermektedir. Hiç evlenmemiş<br />
kadın oranı yaşla birlikte hızla düşmektedir, bu oran en gençlerde yüzde 90 iken yirmili yaşlarının<br />
sonlarındaki kadınlar için yüzde 23’tür. Otuzlu yaşların sonlarındaki kadınların yüzde 4’ü <strong>ve</strong> 45-49<br />
yaşları arasında olup üreme çağının sonuna gelen kadınların ise sadece yüzde 0.1’i hiç<br />
evlenmemiştir. Bu <strong>ve</strong>riler Türkiye’de evliliğin çok yaygın olduğunu doğrulamaktadır.<br />
Doğurganlığı Belirleyen Diğer Ara Değişkenler | 109