25.12.2014 Views

kulleteyn1

kulleteyn1

kulleteyn1

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

" - Ne bilîm diyir işte! Savak savak konişir kendi kendine!"<br />

Biraz önce "hücre"den çıkarılan şişkin karınlı iki kazan, göbekli<br />

beyler ve ağalar gibi şişine şişine duruyorlardı. Gördükleri işin ve<br />

işlevin benzeri, başka dünyalarda ne görülmüş ne işitilmişti. "Kazan"<br />

dediğin ateşe konur ve içinde yemek pişer. Bunların da yemekle ilgileri<br />

vardı. Hem de çok. Ama ateşle mateşle hiç mi hiç ilgileri olmazdı.<br />

Onun için de "dipleri kara" değildi. "Yüzleri" de.. "Alınları açık" ve<br />

biraz da bulaşık olarak işe hazır bekliyorlardı. Hcrzamanki gibi.<br />

Köylünün "faki"lere her gün sağladığı türlü yemekleri, etlisi, sütlüsü,<br />

tatlısıyla karışmış olarak getireceklerdi içlerinde. Aç fakilerin gözleri<br />

bunlar üzerindeydi. Her sabah, kulplarındaki kaim sopalar üzerinde,<br />

yanlarındaki ekmek torbalarıyla birlikte, ikişer fakinin kollarında,<br />

salına ve nazlı nazlı giderler; sonra da dolu olmanın onuruyla<br />

çok daha görkemli gelirlerdi. Büyüklükleriylc olduğu gibi, gördükleri<br />

iş yönünden de kazanların kralı sayılırlardı.<br />

Görevli nöbetçi fakiler işbaşına çağrıldılar:<br />

" - Abdurrahman, Osso, vŞehmus, Kasım, vâre 16, zu vâre<br />

ncvbetee râtıbee!"<br />

Bu sözlerle çağrılan dört nöbetçi fak i hemen koşup geldi. İçlerinde<br />

en güçlüsü, Abdurrahman. Hem yaşı büyük, hem de iriyan. Nöbet<br />

sırası, başkalarından daha sık gelirdi ona. O da: "- Hayır!" demezdi.<br />

Sevinirdi bile. Yemek veren evlerle iyi ilişkiler kurmuştu, ayrıca<br />

çağırıp yedirenler bulunduğu için kamını doyurarak gelirdi. İllerden de<br />

korkmazdı pek. Genellikle itler ondan korkardı. Bir eliyle kazanın<br />

kulpundaki sopanın ucundan tutarken öbür elinde de bilekten daha<br />

"topuzlu sopa" (top gibi olan ucunda sivri demirler çakılı)<br />

bulunurdu. Yaklaşsın da görsün itler! Özel yaptırmıştı bu sopayı. Bir<br />

vurdu mu, köpek: " - yandım!" diyen sesle hemen uzaklaşır ve sızlanır<br />

dururdu bir- süre. Onun için herkes nöbeti gelince, Abdurrahman'la<br />

birlikte "râtib"e çıkmak isterdi. Bir güvenceydi Abdurrahman. Esmer,<br />

uzun boylu, geniş omuzlu, kalın kaşlı, fırlak şakaklı, havalı bir<br />

oğlandı. Fakiler arasındaydı ama, okumada hiç gözü yoktu. Bir türlü<br />

alamadığı sevdiği kızı, "Cemîle"sini verselerdi "dağ"a bile çıkardı.<br />

Türko'yla da dosttu. O gün de birlikte râtibe çıkmaya çağırdı onu. O da<br />

hemen katıldı.<br />

Sopalar getirilip kazanların kulplarından geçirildi. Ekmek torbaları<br />

27

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!