06.11.2014 Views

milliyetçilik

milliyetçilik

milliyetçilik

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

arttığı vurgulanmaktadır. Rapora göre, bu dönemde İslamın görünen sembollerine,<br />

örneğin başörtüsüne, yapılan saldırılar yoğunlaşmıştır. Bu saldırılardan türban takan<br />

erkekler de payına düşeni almıştır. Aslında türban, İslami giyim tarzını birebir temsil<br />

eden bir aksesuar değildir; ancak Usama bin Ladin ya da Taliban’ın basında yer alan<br />

görüntüleri türbanı İslamın sembolleri arasına katmış, bu arada inançları gereği<br />

türban takan Sikhler de ‘yanlışlıkla’ saldırılara maruz kalmıştır. 11 Eylül’ün ardından<br />

camilere yönelik saldırılarda (duvarlara yazı yazılması, kundaklama, vs.) da artış<br />

gözlenmiştir (2002, 35-7). Raporda İslamofobinin ırkçılık ve yabancı düşmanlığı ile<br />

birleştiğine de işaret edilmektedir (a.g.e., 38). Bu yüzden en az Müslümanlar kadar<br />

mağdur olan bir grup da, başka dinlere mensup göçmen ve sığınmacılardır. Rapor,<br />

daha önce de belirttiğimiz bir noktayı, bu önyargı ve korkuların 11 Eylül öncesinde de<br />

var olduğunu doğrular. Ancak 11 Eylül saldırılarına adı karışanların bir bölümünün<br />

daha önce Avrupa’da yaşadığının ortaya çıkması, bu korkuları farklı bir boyuta<br />

taşımıştır. Bunda görsel ve yazılı basının azımsanamayacak bir rolü vardır. 11 Eylül’ün<br />

ardından sansasyonel habercilik, doğru bilgilendirmenin önüne geçmiş, aşırı unsurlar<br />

tüm Müslümanları temsil ediyor gibi gösterilmiştir. Bu süreçte eski düşman imgeleri<br />

hortlatılmış, yeni olumsuz imgeler yaratılmıştır (a.g.e., 44-6).<br />

Bu rapordan dört yıl sonra yayımlanan ‘Avrupa Birliği’nde Müslümanlar: Ayrımcılık<br />

ve İslamofobi’ başlıklı EUMC raporunda durumun fazla değişmediği ortaya<br />

konulmaktadır. Raporda, resmi belgelere dayanarak bir İslamofobi tanımı da<br />

yapılmaktadır. Avrupa Konseyi’nin Irkçılık ve Hoşgörüsüzlüğe karşı Avrupa Komisyonu<br />

(ECRI) tarafından yayımlanan iki tavsiye kararında şu ifade yer almaktadır:<br />

11 Eylül 2001 saldırılarının ardından başlayan terörizmle mücadele sürecinde bazı gruplar,<br />

özellikle Araplar, Yahudiler, Müslümanlar, bazı sığınmacı ve göçmenler, bazı azınlıklar<br />

ve bu gruplara mensup olduğu sanılan kişiler, yoğun bir şekilde ırkçılığa ve kamusal<br />

hayatın eğitim, iş bulma, konut edinme, hizmet alma, kamusal mekanlardan yararlanma<br />

ve seyahat özgürlüğünü de kapsayan birçok alanında ırkçı ayrımcılığa maruz kalmışlardır<br />

(2006, 60).<br />

Tavsiye kararlarında Müslümanlara ayrı bir vurgu yapılmakta, bu grupların farklı<br />

şekillerde ifade bulan birçok olumsuz tutumun ve ayrımcılığın kurbanı oldukları<br />

belirtilmektedir. Raporun kendi bulguları da söz konusu tavsiye kararlarında dile<br />

getirilenlerle örtüşmektedir. Buna göre, Müslümanlar sık sık olumsuz tiplemelere<br />

konu olmakta, görsel ve yazılı basında çok sık rastlanan bu durum, gündelik hayata<br />

da sözlü hakaretlerden fiziksel şiddete birçok değişik biçimde yansımaktadır.<br />

Müslümanlar, toplumda dışlanma ve ayrımcılığa en çok maruz kalan kesimdir; bu da,<br />

özellikle gençler arasında, umutsuzluğa ve yabancılaşmaya yol açmaktadır. Sosyoekonomik<br />

göstergeler de fazla iç açıcı değildir. Müslümanlar yoğunluklu olarak<br />

hayat standartlarının düşük olduğu bölgelerde yaşamaktadır. Eğitim düzeyleri<br />

ortalamanın altında, işsizlik oranları ise ortalamanın üstündedir. İş bulabilen<br />

Müslümanlar da çoğunlukla vasıfsız işlerde çalışmaktadır. Rapora göre Müslümanlar,<br />

sadece dinlerinden ötürü değil, etnik kökenleri ya da ırkları yüzünden de ayrımcılığa<br />

99

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!