06.11.2014 Views

milliyetçilik

milliyetçilik

milliyetçilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Etnik <strong>milliyetçilik</strong>-vatandaşlığa dayalı <strong>milliyetçilik</strong> ayrımının bir değer yargısı<br />

içerdiğini, vatandaşlığa dayalı olanı ‘iyi’, etnik olanı ‘kötü’ olarak kodladığını, bu<br />

yönüyle de gerek araştırmacılar, gerekse siyasi aktörler tarafından bir ‘meşruiyet<br />

silahı’ olarak kullanıldığını söylemiştik. Ancak ayrımın dayandığı ahlaki ön kabul<br />

son derece yanıltıcıdır. Siyasi tarih hiç de liberal olmayan vatandaşlığa dayalı<br />

<strong>milliyetçilik</strong> örnekleriyle doludur. Bu tür milliyetçiliğin en güzel örneklerinden Fransız<br />

milliyetçiliğinin geçmişinde binlerce Protestanın öldürüldüğü Saint-Barthélemy<br />

katliamı, Amerikan milliyetçiliğinin geçmişinde ise Amerikan yerlilerinin kıyımı, kanlı<br />

bir iç savaş, kölelik gibi sayfalar vardır (Canovan 1996; Hall 2003). Bu <strong>milliyetçilik</strong>lerin<br />

büyük bir bölümü dünyanın farklı bölgelerinde sömürge imparatorlukları kurmaya<br />

kalkmış, bu uğurda kan dökmekten de kaçınmamıştır.<br />

Vatandaşlığa dayalı <strong>milliyetçilik</strong>lerin bugün de, özellikle göçmenler ve azınlıklar söz<br />

konusu olduğunda, ne ölçüde ‘liberal’, ‘demokratik’, ‘kapsayıcı’ olduğu tartışmalıdır.<br />

Bu tür ülkelerin vatandaşı olmak, hiçbir zaman söylendiği kadar kolay olmamıştır.<br />

Brubaker (2006)’ın altını çizdiği gibi, ‘vatandaşlık’ kavramının kendisi ‘dışlayıcıdır’;<br />

belirli bir refah seviyesine ulaşmış ülkeleri, daha fakir ülkelere karşı korumaya yarar.<br />

Burada temel nokta, <strong>milliyetçilik</strong>lerin ‘kendilerinden olmayana’ karşı takındıkları<br />

tutumdur. Vatandaşlığa bağlı <strong>milliyetçilik</strong>lerin ne ölçüde kapsayıcı, ‘iyi’ olduğunu en<br />

doğru şekilde Amerika Birleşik Devletleri’nde bir Müslüman, Fransa’da bir Cezayirli,<br />

İngiltere’de ise Pakistan ya da Bangladeş asıllı bir göçmen değerlendirebilecektir.<br />

‘Farklılık’ sadece etnik-kültürel alanla da sınırlı değildir. ‘Farklı düşünenler’, rejim<br />

muhalifleri de ‘sürüden ayrılmanın’ bedelini ağır şekilde ödemişlerdir. Komünist avına<br />

çıkılan McCarthy dönemi, Yahudi bir subayın ‘yanlışlıkla’ vatana ihanetle suçlandığı<br />

Dreyfus olayı, vatandaşlığa dayalı milliyetçiliğin kaleleri Amerika Birleşik Devletleri<br />

ve Fransa’da yaşanmıştır, etnik <strong>milliyetçilik</strong> anlayışına sahip olduğu iddia edilen<br />

ülkelerde değil (Yack 1999). Kuşkusuz bu tür baskılar etnik <strong>milliyetçilik</strong> anlayışına<br />

sahip olan ülkelerde de görülür. Örneğin Bismarck döneminin Almanyası’nda<br />

Katolikler ve sosyal demokratlar rejim düşmanı sayılmış, çeşitli baskılara maruz<br />

kalmışlardır. Ancak bu niteleme, farklı bir etnik kökene sahip olmalarından değil,<br />

farklı düşünmelerinden, rejimi eleştirmelerinden kaynaklanmıştır. Yani dışlama<br />

ölçütü etnik köken değildir. Bunun tersi de doğrudur; etnik <strong>milliyetçilik</strong> sınıfına<br />

sokulan Québec ya da Flaman <strong>milliyetçilik</strong>leri, tıpkı Amerikan milliyetçiliği gibi,<br />

kendi dil ve tarihlerini öğrenen herkesi (göçmenler dahil) milletin eşit bir üyesi olarak<br />

kabul etmektedir. Kaldı ki ‘kapsanmak’, ‘milletin bir parçası sayılmak’ azınlıklar<br />

tarafından her zaman hoş karşılanmaz. Örneğin Fransa’da doğan ve otomatik olarak<br />

Fransız vatandaşı sayılan Cezayir göçmenlerinin bir bölümü, bu uygulamaya karşı<br />

çıkmaktadır. Bu yüzden asimilasyon politikaları da bir tür baskı yöntemi olarak<br />

algılanır. Çokkültürlülük alanındaki çalışmalarıyla adını duyuran Will Kymlicka<br />

(1995)’nın da belirttiği gibi, etnik azınlıklar çoğu zaman egemen milletin parçası<br />

olmak değil, kendi özgül varlıklarını sürdürmek, kültürlerini yaşatmak isterler.<br />

21

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!