06.11.2014 Views

milliyetçilik

milliyetçilik

milliyetçilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

gösteremezken, daha zengin olan Flaman Bölgesi’nde Vlaams Blang ciddi başarılar<br />

elde etmiştir. Tüm sanayi sonrası toplumları için geçerli olan ‘düzene yabancılaşma’<br />

tezi ise, bu partilerin neden örneğin Avusturya’da başarılı, Almanya’da başarısız ya da<br />

Norveç’te başarılı, Finlandiya’da başarısız olduğunu açıklayamamaktadır. Sonuçta<br />

bu toplumlarda da aynı değişimler yaşanmaktadır. Bu partilerin aldıkları oy siyasi<br />

düzene tepkiyi yansıtıyorsa, neden bu tepki düzen karşıtı diğer partilere, örneğin<br />

radikal sol partilere, çevreci partilere yönelmemektedir? Ayrıca bu tez de diğerleri<br />

gibi ülkeler arasındaki farklılıkları açıklamakta yetersiz kalmaktadır. Geleneksel parti<br />

bağlılıklarının çözüldüğü ülkelerden Almanya, İngiltere ve İrlanda’da radikal sağ çok<br />

zayıftır (Eatwell 2003; Norris 2005, 129-65).<br />

Radikal sağın siyasi ‘başarısı’, tek başına göçmen karşıtlığıyla da açıklanamaz. Radikal<br />

sağ partilerin siyasi görünürlüklerini arttırdığı toplumları inceleyen araştırmacılar,<br />

göçün nesnel ölçüleriyle radikal sağ partilerin aldıkları oylar arasında ulusal<br />

düzeyde bir bağ bulunmadığını ortaya koymuşlardır. Örneğin bir ülkedeki göç<br />

rakamları, yabancı ve siyasi sığınmacı sayısı ile bir dizi radikal sağ partinin 1980’lerden<br />

itibaren aldığı oy oranlarını karşılaştıran Kitschelt ve McGann, bu değişkenler<br />

arasında anlamlı bir ilişki olmadığını saptamıştır (1997, 61-2). Benzer bir çalışmayı<br />

Birleşmiş Milletler Mülteci Yüksek Komiserliği’nin verilerine dayanarak tekrarlayan<br />

Norris aynı sonuca ulaşır: En çok göçmen ve sığınmacı alan ülkelerden olan Almanya,<br />

İngiltere ve İsveç’te ciddi toplumsal desteğe sahip bir radikal sağ parti yoktur. Göçün<br />

işsizliği arttırarak radikal sağa verilen desteği dolaylı yoldan beslediği yönündeki<br />

tez de doğru değildir. Norris’in 2000-2004 yılları arasını kapsayan araştırmasına<br />

göre, radikal sağ partilerin siyasi başarılar elde ettiği ülkelerde ortalama işsizlik<br />

%5,7 iken, ciddi bir varlık gösteremedikleri ülkelerde %7,7’dir. Radikal sağa verilen<br />

destekle ‘öznel algılar’ arasındaki bağa bakıldığında ise, en azından toplumsal<br />

düzeyde, çelişkili sonuçlarla karşılaşılmaktadır. Göçmen karşıtlığını ölçen çeşitli<br />

araştırmalarda en hoşgörülü toplumlar olarak gözüken İskandinav ülkelerinden<br />

Norveç ve Danimarka’da radikal sağ partiler siyasi açıdan belirleyici bir rol oynarken,<br />

İsveç ve Finlandiya’da bu tür partiler varlık gösterememektedir. Göçmenlere karşı en<br />

hoşgörüsüz toplumlar olarak göze çarpan Yunanistan ve Portekiz’de ise radikal sağ<br />

partiler toplumsal destek bulamamaktadır (2005, 166-87; ayrıca bkz. Westin 2003).<br />

Toplumsal düzeyde açıklayıcı olmayan göçmen karşıtlığı, bireysel düzeyde ise son<br />

derece belirleyicidir. Başka bir deyişle, göçmenlere karşı düşmanca duygular besleyen<br />

‘bireyler’, radikal sağ partilere oy atmaktadır. Norris çelişkili gibi gözüken bu durumu,<br />

radikal sağın toplum içinde sınırlı bir kesim tarafından desteklenmesiyle açıklar.<br />

Daha önce de belirttiğimiz gibi, radikal sağın partilerin seçim başarıları ‘görecelidir’;<br />

en çok oy aldıkları dönemlerde bile, birkaç istisna dışında, bu oylar merkez partilerin<br />

aldıkları oyun çok gerisindedir. Bu yüzden de radikal sağa oy veren ‘seçmen kitlesi’<br />

toplumun tümünü yansıtmamakta, bu partilerin toplumsal düzeydeki ‘başarısını’<br />

açıklayamamaktadır. Norris’e göre bu durum, göçmen karşıtlığı konusunda toplumda<br />

ciddi bir kutuplaşma olduğunun da göstergesidir (2005, 181-7).<br />

76

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!