milliyetçilik
milliyetçilik
milliyetçilik
Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
Ne var ki, Stendhal’in aşkı karşılıksızdı. Métilde (Stendhal ona bu ismi takmıştı)<br />
milliyetçi hareketin önde gelen üyelerinden biriydi ve hayatını Avusturyalılar<br />
tarafından tutuklanarak Brno şehrindeki Spielberg kalesine gönderilen Carbonari<br />
önderlerinin serbest bırakılmasına adamıştı. Stendhal’in aşkıyla ilgilenmiyor, hatta<br />
onun bu konudaki ısrarını anlamıyordu. Belki de adının Fransız ajanı olabileceğinden<br />
kuşkulanılan biriyle anılmasını istemiyordu. Métilde’in giderek artan soğukluğunu bir<br />
türlü aşamayan Stendhal’in aklına son çare olarak ona olan aşkını ifade edecek bir kitap<br />
yazmak gelecekti. Belki bu şekilde ona ulaşabilir, kendisini anlamasını sağlayabilirdi.<br />
Stendhal’in 1819 yılında yazmaya başlayıp 1820’de ilk kopyasını tamamladığı ünlü<br />
deneme kitabı De l’Amour (Aşk Üzerine) işte böyle doğmuştu. Kitabını bitiren<br />
Stendhal, Milano’nun her geçen gün daha da ağırlaşan siyasi atmosferine daha fazla<br />
dayanamayacak, 13 Haziran 1821’de İtalya’yı terk edecekti. Paris’e doğru yola çıkmadan<br />
birkaç gün önce, 7 Haziran’da, Métilde’i ziyaret etmeyi de ihmal etmeyecekti. Bu<br />
Stendhal’in Métilde’i son görüşüydü. Mathilde Dembowski 1 Mayıs 1825’te, yani<br />
Stendhal İtalya’yı terk ettikten dört yıl sonra, 35 yaşındayken hayata veda edecekti.<br />
Kitaplarının kenarlarına not almayı seven Stendhal, Aşk Üzerine’nin kendine ait<br />
kopyalarının birinin üzerine daha sonra şu notu düşecekti: ‘1 Mayıs 1825 – Yazarın<br />
öldüğü gün’. Hayatının sonuna kadar da Métilde’i unutmayacak, onunla ilgili minik,<br />
çoğu zaman anlaşılması güç notlar yazmayı sürdürecekti (a.g.e., 12-15).<br />
Milliyetçilik ve Türkiye-Avrupa Birliği ilişkileri konulu bir çalışmaya neden 19. yüzyılda<br />
Milano’da yaşanmış bir karşılıksız aşk öyküsüyle başlandığı merak edilebilir. Bu<br />
sorunun yanıtı yukarıda anlatılan tutkulu aşkın meyvesi olan Aşk Üzerine adlı kitapta<br />
gizli. Stendhal’in Parma Manastırı, Kırmızı ve Siyah gibi romanlarının gölgesinde kalan<br />
Aşk Üzerine aslında yazarın en önem verdiği eseridir, çünkü bu kitap aracılığıyla iç<br />
dünyasını gözler önüne sermiş, en mahrem duygularını büyük bir içtenlikle okurla<br />
paylaşmıştır. Bu anlamda, Aşk Üzerine’yi yazarın Métilde’e olan aşkını bilmeden<br />
anlamak mümkün değildir. Stendhal’in bu kitaptaki tek amacı duygularını ifade<br />
etmek değildir; bir yandan da yaşadığı karşılıksız aşkı analiz etmeyi, deyim yerindeyse<br />
parçalara ayırmayı, bu yolla da tutkusunu kontrol altına almayı, bir anlamda kendini<br />
‘iyileştirmeyi’ hedefler. Bu süreç Stendhal’i edebiyat tarihinde, hatta aşk psikolojisini<br />
inceleyen bilimsel çalışmalarda en çok atıfta bulunulan kavramlardan birine götürür:<br />
‘kristalleşme’ ya da ‘billurlaşma’ (Stendhal 1975; Sousa 1991; Ribeiro 2004; Brehm<br />
1988).<br />
Stendhal’e göre tutkulu aşkın doğuşu belirli aşamalara ayrılabilir. Birinci aşama,<br />
‘beğenme’ aşamasıdır. Bunu ‘onu öpmek, onun tarafından öpülmek ne hoş olurdu’<br />
türü düşüncelerin egemen olduğu ‘umut etme’ aşaması izler. Bir sonraki aşama,<br />
‘aşkın doğuşu’ aşamasıdır. Sevilen kişiyi görmek, ona dokunmak ve onun tarafından<br />
sevildiğini hissetmekten daha büyük bir haz yoktur artık. İşte tam bu aşamada ilk<br />
‘kristalleşme’ başlar. Sevildiğinizi hissettiğiniz anda, sevdiğiniz insana olumlu<br />
özellikler atfetmeye başlarsınız; o ‘mükemmel’dir, ‘kusursuz’dur, hatta Tanrı’nın<br />
4