06.11.2014 Views

milliyetçilik

milliyetçilik

milliyetçilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

payına düşen ‘sömürgeleşmek’, ‘manda olmaktır’. ‘“Atatürk’ün amaçladığı sonuca<br />

ulaştık” pespayeliğinin ne denli büyük bir yalan olduğunu görmek için, uzun uzadıya<br />

araştırma yapmaya hiç gerek yok; yalnızca, kimilerinin daha içeriğini görmeden<br />

bayram yapmaya başladığı AB Müzakere Çerçevesi’ni okumak tek başına yeterli...<br />

Orada nasıl “koloni” olacağımız açıkça yazılı’ (Ümit Zileli, Cumhuriyet, 6 Ekim 2005).<br />

‘Özel statü Türkiye için en baştan öngörülmüştür. 1989’da Brüksel Türkiye’nin tam<br />

üyelik başvurusunu reddettikten sonra bu formül bulundu. Kısacası Türkiye AB’nin<br />

(ve Batı’nın) adı konmamış mandası olacaktı’ (Erol Manisalı, Cumhuriyet, 24 Aralık<br />

2004).<br />

Bu bağlamda Türkiye’nin Avrupa Birliği’ne üye olabilmek için yerine getirmesi<br />

gereken her koşul ‘taviz/ödün’ olarak kodlanmakta, bu koşulların yerine getirilmesini<br />

savunanlar ise (en başta AKP hükümeti, ‘aydınlar’ ve azınlıklar) ‘teslimiyetçi bir<br />

tutum’ içine girmekle, ulusal onurumuzu ayaklar altına almakla suçlanmaktadırlar:<br />

AB ile müzakereler 3 Ekim günü göstermelik olarak başlasa bile, karşımıza bir sürü<br />

sinir bozucu konu getirilecek ... Ermeni soykırımını tanıyın ... Kıbrıs Rum Kesimi’ni<br />

tanıyın ... Sonra Patrikhane var. Sıra daha sonra Güneydoğu’ya gelecek. Şu anda bu<br />

konuyu gündeme açıktan getirmiyorlar. Bunu biraz daha sonraya saklıyorlar. Bu konuda<br />

vereceğimiz ödünler ülkemizin bölünmesine giden yolu açacak (Emin Çölaşan, Hürriyet,<br />

30 Eylül 2005).<br />

‘Ruhban okulunu açacaksınız! Alevileri dini azınlık haline getireceksiniz! İşte<br />

medyanın halkı bayram ettirmek istediği AP onayının özü’ (Ömer Lütfi Mete,<br />

Sabah, 17 Aralık 2004). Karşımızda ‘doymak bilmeyen bir canavar var’dır. ‘Devletin<br />

onuru, şerefi, haysiyeti ayaklar altında çiğneniyor. Bundan sonra daha da beter<br />

çiğnenecek’tir (Emin Çölaşan, Hürriyet, 29 Eylül 2005). ‘İkinci Dünya Kuşatması<br />

ile başlayan yenilgiler zincirinden sonra Osmanlı’ya kabul ettirilen Karlofça<br />

Antlaşması bile bu kadar onur kırıcı değildi. Her şeyden önce o zaman Türkler savaş<br />

meydanlarında yenilmişti. Ya bugün?’ (Hikmet Bila, Cumhuriyet, 10 Aralık 2004).<br />

Bu koşullar altında ‘[h]er türlü ödünün ucu ve etrafı açık’tır: ‘Gözün aydın Türkiye;<br />

önüm kapalı derken, her tarafın açıldı!’ (Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 19 Aralık 2004).<br />

‘İktidar ve şakşakçı yalaka yazarlar’ ise bu durumu algılayamamakta, ‘bizi kıskıvrak<br />

bağlayan, ancak hükümetin kabul ettiği kimi dayatmalardan’ söz etmemektedirler<br />

(Cüneyt Arcayürek, Cumhuriyet, 5 Ekim 2005). ‘Türkiye’nin AB sürecindeki en büyük<br />

engeli, kökten AB’ciler’ olacaktır. ‘Arkadaşlar adeta, Türkiye’nin aydını değil, AB’nin<br />

Türkiye’deki komiseri’dir (Mustafa Balbay, Cumhuriyet, 23 Aralık 2004). Bugün AB’nin<br />

yanında olanlar, ‘AB Türkiye’yi yavaş yavaş, sinsi sinsi işgal ederken ... işgalcinin<br />

yanında yer [almaktadırlar]’ (Erol Manisalı, Cumhuriyet, 10 Ekim 2005).<br />

Avrupa ve Türkiye basınında dile getirilen bu kaygıların abartılı olduğu, hatta çoğu<br />

zaman somut gerçeklerle örtüşmediği gerek bağımsız ya da resmi kurumlarca<br />

hazırlanan raporlarda, gerekse akademik yayınlarda birçok kez dile getirilmiştir.<br />

60

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!