06.11.2014 Views

milliyetçilik

milliyetçilik

milliyetçilik

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

‘etnisite’ ile ‘kültür’ arasındaki ilişkide yatar. Rogers Brubaker (2006)’ın işaret ettiği<br />

gibi, etnisiteyi soy sop, kan bağına, yani ‘biyolojiye’ indirgersek, o zaman etnik<br />

<strong>milliyetçilik</strong> kategorisinin bir anlamı kalmaz, çünkü bugün çok az sayıda <strong>milliyetçilik</strong><br />

kendini biyolojik temelde, kan bağına ya da ortak atalara dayanarak tanımlar. Bu<br />

koşullar altında ortak kültüre dayalı milliyetçiliği de vatandaşlığa dayalı <strong>milliyetçilik</strong><br />

sınıfına sokmamız gerekir; o zaman da hemen hemen bütün <strong>milliyetçilik</strong>ler bu<br />

kategoriye girecektir. Aksini yapar, etnisiteyi kültürü de kapsayacak şekilde<br />

tanımlarsak, o zaman da her <strong>milliyetçilik</strong> etnik <strong>milliyetçilik</strong> sınıfına dahil olacaktır.<br />

Bu noktayı vatandaşlığa dayalı <strong>milliyetçilik</strong> ile kültür arasındaki ilişkiye bakarak<br />

açabiliriz. Kendini sadece belirli siyasi ideallere, ortak değerlere bağlılık temelinde<br />

tanımlayan bir <strong>milliyetçilik</strong> var mıdır? Başka bir deyişle ortak tarihi, kültürü<br />

önemsemeyen, sadece bireylerin bugünkü inançlarına odaklanan bir <strong>milliyetçilik</strong>ten<br />

söz edilebilir mi? Bu soruları yanıtlamak güç değil. Tüm <strong>milliyetçilik</strong>ler belirli ölçüde<br />

kültüre dayanır. Örneğin vatandaşlığa bağlı milliyetçiliğin prototipi olarak gösterilen<br />

Amerika Birleşik Devletleri’nde vatandaşlık sonradan, bireyin özgür iradesiyle yaptığı<br />

bir seçimle değil, doğumla kazanılır ve Amerikan milletinin herhangi bir üyesi, liberal<br />

demokrasiye inanmıyor diye vatandaşlıktan atılmaz. Amerikan vatandaşlığına<br />

başvuran göçmenlerin anayasaya yemin etmesi yeterli değildir; Amerikan tarihini<br />

öğrenmeleri ve İngilizce konuşmaları da şarttır. Amerika ile Kanada hemen hemen<br />

aynı siyasi idealleri, değerleri paylaşırlar, ama bu ideallere bağlı bir Amerikalı durup<br />

dururken Kanadalı olduğunu düşünmeye başlamaz. Özetle Amerika’yı Amerika<br />

yapan bir dizi siyasi ideal değil, ortak bir tarih algısı, ortak ‘kültürel’ değerlerdir. Bu<br />

anlamda Amerikan kimliği ya da Kanada kimliği, Québec kimliğinden daha az kültürel<br />

değildir (Kymlicka 1999; Yack 1999; Nielsen 1999).<br />

Tanımlarla ilgili bu sorunların farkında olan bazı araştırmacılar, etnik ve vatandaşlığa<br />

dayalı <strong>milliyetçilik</strong> kategorilerinin Weberci anlamda birer ‘ideal tip’ olduğunu, yani<br />

gerçek hayatta birebir karşılıkları olmayan, ama farklı <strong>milliyetçilik</strong>leri anlamamıza<br />

yardımcı olan modeller olduğunu ileri sürer. Örneğin <strong>milliyetçilik</strong> literatürünün önde<br />

gelen kuramcılarından Anthony D. Smith (2001), gerçek hayatta karşılaştığımız<br />

<strong>milliyetçilik</strong>lerin hem siyasi, hem kültürel unsurlar içerdiğini, bu anlamda etnik<br />

ve vatandaşlığa bağlı <strong>milliyetçilik</strong> modellerinin bir karışımı olduğunu iddia eder.<br />

Tamamıyla etnik ya da tamamıyla vatandaşlığa bağlı bir <strong>milliyetçilik</strong> olamayacağı<br />

gibi, herhangi bir milliyetçiliğin bünyesinde yer alan siyasi ve kültürel unsurların<br />

oranları da zaman içinde, çeşitli koşullara bağlı olarak değişebilir. Bu gözlemden<br />

yola çıkan Smith, bu tür ayrımların tamamen terkedilmemesi gerektiğini, somut<br />

<strong>milliyetçilik</strong>leri anlamamızı kolaylaştıracak soyut modeller olarak kullanılmalarında<br />

bir sakınca olmadığını söyler. Bu noktada söz konusu ayrımın içerdiği ahlaki çelişkilere<br />

gelebiliriz. Bu ayrımın kullanılmasında – Smith’in iddia ettiği gibi – gerçekten bir<br />

sakınca yok mudur?<br />

20

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!