23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

112 Tina Chanter<br />

hi öğrenmeye zorlanan son kuşaklardan birine ait" olduğunu söyler ki, bu<br />

felsefe tarihi "aşikar bir biçimde felsefede baskıcı bir rol oynamaktadır" (Deleuze<br />

1995, 6). Marksizm, Freudcu psikanaliz ve Saussurecü dilbilim de baskıcıdır:<br />

"Bunlar düşüncedeki yeni iktidar aygıtlarıdır" (Deleuze ve Parnet,<br />

2002, 14). Deleuze felsefe tarihine geleneksel yaklaşımı "felsefenin kendi Oidipus<br />

kompleksi versiyonu" (1995, 6) olarak adlandırır. Başka şeylerin yanı<br />

sıra, Deleuze ve Guattari'nin itiraz ettikleri şey, Marksizm gibi düşünce sistemlerinin<br />

eleştirdikleri kapitalizmi taklit eden evrenselcilikleridir (bkz.<br />

1998, 20). Kendi felsefesini anti-sistematik olarak gördüğünü göstermez bu,<br />

onun ve Guattari'nin "sistem kavramı"nın kendisinin değişmiş olduğunu görüyor<br />

olduklarını gösterir (Deleuze ve Guattari 1994, 9). Deleuze sistematikliği<br />

açık uçlu bir tarzda kavrar veya Paul Patton'un Jean-Clet Martin'e yönelik<br />

olarak yapılmış bir saptamayı alıntılayarak söylediği gibi, "sürekli heterojenlik<br />

içinde bulunan bir sistemi" (2000, 17) tahayyül eder. Heterojenliğin<br />

veya farkın homojenliğe veya aynılığa göre ayrıcalıklı kılınması ve kavramların<br />

nasıl yeni sorunlarla temas eder, farklı şekillenmelere yol açar veya aynı<br />

şekillenmeleri yeni biçimlerde tekrar eder hale geldiği, Deleuze'ün Fark ve<br />

Tekrar başlığını taşıyan en önemli kitaplarından birinde ele alınmıştır. Kavramlar<br />

felsefeye hem yeni bir tarih hem de oynak bir coğrafya kazandıran<br />

"yenilenme, yerini başka bir kavrama bırakma ve dönüşüm geçirmeden kaynaklanan<br />

tahditlere maruz kalırlar; buna karşın kavramların kendilerine has<br />

bir ölmeme biçimleri vardır" (Deleuze ve Guattari 1994, 8). Deleuze'e göre,<br />

felsefe bir temaşadan çok bir düşünüm veya iletişimdir (bkz., Deleuze ve<br />

Guattari 1994, 6). "Felsefenin nesnesi her zaman yeni olan kavramlar yaratmaktır<br />

... Kavramlar göksel cisimler gibi bizim için hazır beklemezler. Kavramların<br />

bulunduğu bir sema yoktur. Kavramlar icat edilmeli, imal edilmeli,<br />

hatta yaratılmalıdır" (Deleuze ve Guattari 1994, 5). Ebedi ideaların bulunduğu<br />

Platonik bir alem yoktur, bu dünyanın ötesinde bir hakikat yoktur.<br />

Felsefe "sürekli bir konu dışına çıkma ve konudan ayrılma halidir" (Deleuze<br />

ve Guattari 1994, 23).<br />

Deleuze'ün felsefe tarihine belli bir yaklaşımı reddedişi, felsefe tarihinin<br />

toptan bir biçimde mahkum edilmesi olarak ele alınmamalıdır. İtiraz ettiği,<br />

belli bir hakim "düşünce imgesi"dir (bkz. Patton 2000, bölüm 1). Bu imgeye<br />

göre felsefe tarihi "iktidarın temsilcisi" rolünü oynamıştır ... "Platon'u, Descartes'ı,<br />

Kant'ı ve Heidegger'i ve şunun veya bunun onlar hakkındaki kitabını<br />

okumadan nasıl düşünebilirsin? Düşünce uzmanları imal eden şahane bir<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!