23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

386 Esra Arsan-Ezgi Ünalan-Seda Türkoğlu<br />

jik sorunlar, sağlık, fiziksel görünüm, iş yerindeki problemler, alkolizm ve<br />

uyuşturucu bağımlılığı gibi konular, en çok mektup gelen alanlar. Bu köşelere<br />

mektup yazarak dertlerine çare arayanlar, bilgisine, görgüsüne, deneyimlerine<br />

inandıkları bir gazeteciden (ki bu gazeteci genellikle bir kadındır)<br />

kendilerini yönlendirmesini, doğru yolu göstermesini, fikir ve perspektif vermesini<br />

beklemektedir. Buna karşılık, dert köşelerini yöneten yazarlar, psikolojik<br />

danışmanlık konusunda uzman psikologlar veya psikiyatristler değildir.<br />

Bu nedenle, bu köşelerde bireylerin cinsellik, cinsiyet, evlilik sorunları<br />

veya kadın hakları gibi konularda yanlış bilgilendirildiği; bu köşelerde toplumda<br />

varolan önyargılar ve kalıpyargıların yeniden üretildiği söylenmektedir.<br />

İnsan duygularının belki de en uç hallerinin yansıdığı gazete köşeleri<br />

olan bu sütunlar, trajik olandan abes olana, özel olanın genelleştirildiği, aslında<br />

rahatsız edici, lakin, sıradan gazete okuru için eğlendiricidir. Dert köşeleri,<br />

aynı zamanda, yaygın medyada varolan sorunlu temsil pratiklerinin<br />

yeniden ve en acımasız şekilde üretildiği köşelerdir.<br />

Medya ve cinsiyetçilik<br />

Cinsiyetçilik bir kişinin cinsiyeti ya da cinsel yönelimi nedeniyle baskıya<br />

ve dışlanmaya maruz kalmasıdır. Cinsiyetçi bakış açısı, toplumdaki cins rollerine<br />

ilişkin geleneksel kalıpyargılar ve bunun sonucunda oluşan davranış<br />

biçimleriyle beslenir. Cinsiyetçilik, farklı cinslerin medyada hatalı temsilinden<br />

ücret eşitsizliğine kadar pek çok alanda kendisini gösterebilir. Özellikle<br />

ataerkil toplumlarda cinsiyetçilik kadınlara ve eşcinsellere karşı baskıyı<br />

meşrulaştırır ve bu gruplara dahil olanların potansiyellerinin ortaya çıkmasını<br />

engeller (Darroch, 2007).<br />

Kadın ve erkeğe ilişkin klişe imajlar yaygın medyanın her formunda yer<br />

alır. Ders kitaplarından öykü kitaplarına, sinema filmlerinden reklamlara,<br />

dergilerden televizyon dizilerine kadar tüm yaygın medya ürünleri cins ve<br />

cinsiyete ilişkin basmakalıp genellemelerle doludur. Medya içeriğindeki<br />

imajlar, kadın ve erkek için dini metinlerde, mitlerde ve peri masallarında<br />

çizilmiş olan geleneksel rollerin taşıyıcısıdır. "Güzel ama aptal!" veya "kadın<br />

gibi kırıtıyor" gibi diyaloglara yaygın medyada sıklıkla rastlarız. Bu tür kalıpyargılar,<br />

yaygın medyaya içerik üretenler tarafından bilinçli veya bilinçsiz<br />

olarak dolaşıma sokulur.<br />

Medya ve toplum ilişkisi söz konusu olduğunda iki modelden söz edilir:<br />

Birinci görüş, medyanın toplumun aynası olduğudur. Bu görüşe göre, med-<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!