23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

32 Zeynep Direk<br />

rihine göre anlatırsak bir "birinci dalga feministi", "bir eşitlik feministi" dir.<br />

Oysa denebilir ki, o eşitlik içinde farklılığı ister. Kadının erkek dünyasına<br />

girmesiyle ortaya çıkan farklılık, temelini kadının ve erkeğin arzularının<br />

farklı olmasında bulur. Kadının "sınırlı kadın durumu"nu aşmasından sonra<br />

ortaya çıkan yeni durumda kadın da erkek gibi sevebilecektir. Halbuki sınırlı<br />

kadın durumu içinde aşk kadının tüm varlığından vazgeçmesidir ve<br />

onu bir bağımlılık ilişkisi içine sokar. Eşitlik içindeki aşkta taraflardan hiçbiri<br />

diğeri için kendi varoluşundan vazgeçmez. Özgürlük içinde aşk kadının<br />

eşitliğe inanmasını ve gerçekten de erkeğe eşit olmasını gerektirir. Bu yeni<br />

durumu Beauvoir bir kendini sakınma ilişkisi olarak değil, " karşılıklı bir<br />

cömertlik hali" olarak betimler.<br />

Eşitlikte farklılık kendisini yalnızca aşkta göstermez, kadının tüm üretiminde<br />

farklılığını ifade edebilmesi sonucunu da doğuracaktır. Dünya erkeklerin<br />

malı olarak kaldığı sürece, kadın şu andaki durumunu ancak kendisini<br />

erkeklere benzeterek aşabilir. "Halihazırda çalışan, üreten, yazan kadının<br />

düşünce dünyası erkeğinkidir ya da erkeğin dünyasından ayrı değildir. Kadın<br />

tam olarak özgürleştiğinde ne olacağını, kadının düşünce dünyasının erkeğinkinden<br />

ne kadar ayrılacağını, bu ayrılıkların ne denli önemli olacağını<br />

henüz bilmiyoruz. Bunları şimdiden tahmin edebilmek için, Beauvoir'a göre,<br />

son derece gözüpek girişimlerde bulunmak gerekir" (LDS, C. II, s.481).<br />

Halihazırda, eşitliğin henüz hüküm sürmediği erkekler dünyasında çalışan,<br />

hatta iktidar konumlarında bulunan kadın, yaptığı işte "kendi benini unutamamakta"dır<br />

(LDS, C. II, s.464). Kendini olanca cömertliğiyle başladığı işe,<br />

yapıta verecek yerde, ürettiğini kendi beninin bir parçası, basit bir süsü gibi<br />

görmektedir (LDS, C. II, s.470). Kendi benini yaptığı işte unutmak Beauvoir<br />

için gerçek aşkınlığın belirtisidir. Tabii kendi benini ancak bir beni olan,<br />

kendi olmayı başarmış olan unutabilir. Gerçek anlamda beni olmak için<br />

"seçmeyi seçmek" başkalarının sınırladığı alternatiflerin içinde seçim yapmayı<br />

terk etmek gerekir. Bu noktada Heidegger'in "kendi olma" tartışmasını,<br />

Simone de Beauvoir'ın kadının içkinlik alanını ve ilişkilerini terk etme<br />

tecrübesi bağlamında yeniden yorumladığı aşikardır. Kendi benini yaptığı<br />

işte unutmak, yaptığı işi beni yükseltmek, güçlendirmek için, böyle bir karşılık<br />

için yapmamak bir cömertliktir. Sanatı veya işi insanın kendi beninin<br />

uşağı olmamalı, insanın kendisi sanatının aracı olabilmelidir. İşte kendini<br />

aşma olanağını gerçekleştirmek Beauvoir için budur. O, gerçek aşkınlık ve<br />

özgürlükte, sınırlı bağımlı kadın durumunun yapısal bir öğesi olan kendine<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!