23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

Feminist Teorinin Önemli Bir Alanı:<br />

Cinsellik<br />

FATMAGÜL BERKTAY<br />

Cinsellik, Foucault'nun dikkat çektiği gibi, yalıtılması mümkün olmayan ve<br />

tarih içinde sürekli değişikliğe uğrayan bir insan deneyimidir. Oysa post-Kartezyen<br />

modemist dönemi belirleyen akıl/beden bölünmesinin değersiz sayılan<br />

kavramı olarak soyut düşüncenin çok uzun zaman konusu olmadı; basitçe<br />

maddesel ve değişmez bir veri, aklın zihinsel faaliyetler peşinde koşmaktan<br />

alıkonmaması için aşılması/altedilmesi gereken sabit bir biyolojik olgu olarak<br />

kabul edildi. Üstelik, bireyi aşağıya, maddeye çeken bu sabit veriyi aşabilme<br />

olanağı, hiç de şaşırtıcı olmayan bir biçimde belli bir cinsiyete -erkeğe- tanındı<br />

ve kadın cinsi, sözümona biyolojik süreçlere bağımlılığı nedeniyle tümüyle<br />

bedene mahkum ve dolayısıyla da eksiksiz bir rasyonalite olanağından yoksun<br />

sayıldı. Sonuç olarak feminist teorinin, ya eril bir ideali benimseyerek entelektüel<br />

eşitlik uğruna aşılması gereken bir şey ya da dişilliğin özü olarak yüceltilmesi<br />

gereken bir şey olarak beden ile kapsamlı -ve ikircikli!- bir biçimde ilgilenmek<br />

zorunda kalmasına şaşırmamak gerekir. Daha yakın tarihli ve çoğunlukla<br />

feminist postmodemizmle ilişkilendirilen üçüncü bir alternatif ise bedenselliği<br />

sabit bir veri olmaktan çok, önemli ve kaçınılmaz olsa da akışkan ve<br />

farklılık yaratan bir kurgu olarak ele alan yaklaşımdır.1<br />

Kadınların tarihsel ezilmesi açısından dişinin beden ile ilişkilendirilmesi,<br />

büyük ölçüde, üreme süreçlerine dayandırılır. Kadınların, genel olarak adet<br />

görme, gebe kalabilme, doğurma ve emzirme yetileri bedenlerinin potansiyel<br />

olarak tehlikeli bir akışkanlık içinde, akıl gücünün denetimi dışında ve<br />

hatta ona karşı bir şey olarak görülmesine yol açar.2 Erkek bedeninin görü-<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!