23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

İğdiş Edilmiş Güzellik 261<br />

"Gölgelere mesafeli duruyor, ışığın düşmanlığından kaçıyordu. Gittiği ve<br />

gördüğü her yerde karşısına çıkan şu patates cipslerine lanet okurken, cipsin<br />

kabındaki gıcırtıyı eliyle üst üste harekete geçirdi. Bundan ne güzel toka<br />

olur diye düşünüyordu; ne ilginç bir masa örtüsü ... Keşke bu renklerden oje<br />

yapsalar. Televizyondaki kadının sırt dekoltesine kilitlenmiş diyet bisküvisini<br />

köstebek lokmalarıyla ve fakat bir leydi zarifliğiyle kemirirken masanın<br />

kenarındaki, neredeyse düşmek üzere gibi duran gazetenin cıvıl cıvıl sayfalarına<br />

gözü ilişti. Kaşlarını hafifçe kaldırıp yeni aldığı gözlüklerine uzandı..<br />

'Gözlüklerim çok hoş' diye düşündüğü anda gazeteye göz atmaya başlamıştı<br />

bile ya da tersi...<br />

Kapı çaldı.. Gelen, komşusu Selen'di. Yok efendim önümüzdeki hafta<br />

özel bir yemeğe davetliymiş de, koc.ası da ondan özellikle bugün çok şık olmasını<br />

istemiş de. 'Hemen söyle Selenoş yaa niye uzatıyorsun! Kırmızı takımına<br />

uygun bir çanta mı? Ohho kızım bende çantadan bol ne var, git istediğini<br />

seç' derken, saatin 20.00'yi geçtiğini ve hala ertesi günkü buluşma<br />

için hazırlığına başlamamış olduğunu fark etti. Of! Duş alması (şampuanı,<br />

saç kremi, vücut jeli vs tam mıydı ki acaba?), tüylerini alması, tırnaklarını<br />

yaptırması, saçına fon çekmesi, doğal bir makyajı layıkıyla becermesi ve<br />

en zoru kimsede olmayan kıyafet ve takıları bu kadar kısa sürede seçmesi<br />

gerekiyordu ... Ozan ise, duşunu almakla yetinip gelecekti buluşmaya ..."<br />

Her ne kadar son dönemlerde güzelliğin bakımlı olmanın bir meyvesi olduğu<br />

üzerine yapılan propagandalar yaygınlaşsa da, hala güzellik ve doğa arasında<br />

kurulan zımni ilişkinin, güzelliğin kalitesi üzerine söz sahibi olmaya<br />

devam ettiği söylenebilir. Peki ama kadının saç renginin doğuşundan gelen,<br />

"kendi" saç rengi olması ya da kirpiklerinin doğal olması vs durumlarında<br />

bu güzelliklerin sahibinin yükseldiği "sahici güzel" konumu, temelde ırkçı<br />

bir talebi de içermiyor mu? Bu bakışın, estetik ameliyatların yarattığı güzelliklerin<br />

karşısına "Allah vergisi güzellikler"i rakip çıkarmakla bir ilgisi olabilir<br />

mi? Yoksa, yukarıda bahsettiğimiz şekliyle güzelliğin bir süreç değil bir<br />

alan olarak varlığı sayesinde kazanılan vakte duyulan bir hayranlık mı? Bu<br />

noktada, bakirelik-masumiyet-güzellik üçgeninden de söz edilebilir. "Doğallığını"<br />

koruyarak güzelliğe ulaşılan bu rotada, elbette ki öğütlenen, bekaretin,<br />

doğanın hükmünü kıracak olan erkeğe saklanmasıdır. Nitekim kızlık zarının<br />

dikilmesinin de yeni olma, dokunulmamış olma dışındaki en belirgin<br />

çağrışımı, "yaranın kapanması" olarak düşünülebilir.<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!