23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

138 Elizabeth Grosz ile Bir Söyleşi<br />

mek istemiyorum, sanat eseri özerk bir nesnedir ve ne ürettiğine bağlı olarak<br />

ayakta kalır, bir izleyici kitlesi tarafından anlaşılsa da anlaşılmasa da.<br />

Sanatta iki şeyden söz edilebilir, sanat alanı, bir başka deyişle sanat tarihi,<br />

sanatın geçmişi ele alınabilir, fakat sanatın geleceği de ele alınır. Sanat,<br />

sanat eseri, geçmiş ile gelecek arasında kalan şimdidir. Deleuze bundan<br />

bahsettiğinde, bir sanat eserinin, kompozisyon düzlemine, bir başka deyişle<br />

o tikel sanat eserini mümkün kılan disiplinin tüm tarihine hitap ettiğinden<br />

dem vurur. Fakat sanat eseri "gelecek bir halkı" çağırır aynı zamanda.<br />

Bu bir izleyici kitlesi değildir, bu sanat eserini duyumlar verir halde bulacak<br />

olan bir halktır. Halkın kendisini nasıl anlayacağıyla çok meşgul olan<br />

bir sanat henüz başlamadan önce çoktan taviz vermiştir. Sanat eserini bir<br />

izleyici kitlesini eğitmeye veya bilgilendirmeye yönlendirdiğinizde, politik<br />

bir mesajı iletmeye çalıştığınızda, sanatın ölçülemez doğası bir derse indirgenmiş<br />

olur. Ahlakçı olan, bize ne yapmamız gerektiğini söyleyen çok kötü<br />

bir sanatla karşı karşıya kalırız bazen. Sanatı önceden nasıl yorumlayacağımızı<br />

bilemeyiz, yalnızca onun özgüllüklerine ayarlanmadır (attunement) bize<br />

bunu verecek olan. Sanat bizi bilmediğimiz bir yolla etkiler. Yorum her<br />

zaman geç gelir.<br />

K.K. & M.T.: 1990'ların başından beri ve özellikle de Uçucu Bedenler<br />

(1994) başlıklı çalışmanızdan itibaren "açık bedensellik", "duygulanımsallık"<br />

ve "yoğunluk" gibi Deleuzecü-Spinozacı mefhumları feminist kurama<br />

tanıtmak için çok çalıştınız. "Duygulanımsallığa dönüş" adı verilen hareket<br />

feminist sanat araştırmalarında çok tartışma yaratmış ve kullanılan yöntemleri<br />

etkilemiş olsa da, Deleuzecü-Spinozacı duygulanım ve beden anlayışları<br />

şimdiye dek yeterince ele alınıp geliştirilmedi. Daha ziyade, hem sanat pratiğinde<br />

hem de sanat kuramında, feministler yaşanan bedensellik ve kültürel<br />

duygu politikası (cultural politics of emotion) izleklerini değerli buldular.<br />

Deleuzecü-Spinozacı duygulanımsallık mefhu'munun yukarıda belirtilen<br />

duygulanımsallığa dönüşle nasıl bağlantılı olduğunu belirtebilir misiniz?<br />

Deleuze ve Spinoza'nın bedeni yoğunluklar, akışlar ve ritimlerle eşleştirmeleri<br />

(feminist) sanat araştırmasının kendisine gelecekte çizeceği yönleri nasıl<br />

etkileyebilir?<br />

E.G.: Feminist kuramda duygulanıma ve heyecana dönüş, benim anladığım<br />

kadarıyla, geniş ölçüde fenomenolojik olmuştur. Aslında bütünüyle fenomenolojik<br />

olduğunu düşünmüyorum, bu dönüşün içinde başka düşünürler<br />

de var, fakat büyük ölçüde fenomenolojiyle bağlıdır. Başka bir deyişle,<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!