23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

214 Hande Öğüt<br />

sel organlarını cömertçe sergilerken, feminist yönetmenler dişil bir sembolizasyon<br />

ve temsil edilemezlikle yaratırlar transgresyonu ...<br />

Dişil cinselliği olumlayıcı ve pozitif bir şekilde temsil edebilmek feminist<br />

yönetmenler açısından hayli zor bir iştir. Marie Mandy, "Tutkuyu Filme Almak"<br />

adlı belgeselinde kadın yönetmenlerin erkek yönetmenlere göre aşkı,<br />

tutkuyu ve cinselliği nasıl filme aldığını anlatır. Erkekler, kadın bedenini<br />

kartezyen mantıktan mülhem bir bakış açısıyla organlara böler ama kadın<br />

yönetmenler, kadın bedenini kendi bütünlüğü içindeki bir dalgalanma ve<br />

akışkanlık içinde verir. Kadınlar bedensel ve örgensel bir parçalanış ve bölütten<br />

ziyade dili parçalarlar. Nicelleştirmeyle hiçbir bağı olmayan bir çokkatlılık<br />

savunusu, dişi cinselliğe gönderme yapılarak ortaya atılır. Bu çokkatlılık<br />

ve yayılmışlık, tek cinsel organ üzerinde odaklaşan bir cinsel ekonomiyi<br />

karışıklığa iter.<br />

Feminist sinemada zaman zaman aşırı boyutlara varan gerçekçilik, dişil<br />

bedeni, imgeleri ve figürleri bir bütün olarak erotizmden uzaklaştırmıştır.<br />

Dişil cinsel organı temsil etmek ve bu temsili de güzel ve çekici kılmak, ikinci<br />

feminist dalganın uyguladığı kültür politikasının ana hedefidir. Kendine<br />

özgü dişil bir estetik yaratma arayışında olan 70'lerin feminist sanatçıları,<br />

dişil cinselliği ilan eden vajinal ve klitoral bir ikonografi yaratmışlardır.<br />

Judy Chicago The Dinner Party (1979) ve Barbara Hammer'ın Multiple Orgasm<br />

(1976) adlı filmlerinde, dişil cinsel organın temsil edilemeyeceği kanısında<br />

olan Batı geleneğine karşı durmuşlar ve Freud'un, dişil cinsel organın<br />

görsel açıdan eksik ya da iğdiş edilmiş imgeler haricinde temsil edilemeyeceği<br />

iddiasına da meydan okumuşlardır. Temsil edilebilir olanın saygıdeğer<br />

olması gerekmektedir ve daha aşağı seviyede olan dişil cinsel organ, Freud'un<br />

bakışında açıkça bu türden bir saygıyı hak etmez. Freud'a göre büyük<br />

değer verilen kadınsı bir erdem olan utanç cinsel organlardan kaynaklanan<br />

aşağılık duygusundan ileri gelmektedir. Zaten dişil cinsel organın kendisi<br />

bir utanç kaynağı olduğundan, onu sergilemek bir zevksizlik göstergesi olarak<br />

görülmekte; öte yandan eril organın temsil edilmesiyse tamamen farklı<br />

bir ihlal teşkil etmektedir. Feminist filmler metaforlardan yararlanarak dişil<br />

cinsel organları imgelemde, çiçeklere, sebzelere, mağaralara ya da oyuklara<br />

aktarma biçiminde temsil eder. Dişil cinselliği görünür kılmakta, dişil arzu<br />

ve hazzı alternatif yollarla temsil edilebilir hale getirmektedir.<br />

1980'lere kadar hem anaakım hem de deneysel sinemada feminist yönetmenler<br />

dişil cinselliği, henüz keşfetmeye başlamamışlardı. Manika Treut'un<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!