23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

64 Fatmagül Berktay<br />

Eşcinsel kimlik konusundaki çözümlemeleriyle tanınan Jeffrey Weeks,<br />

ondokuzuncu yüzyıldan önce "eşcinselliğin" varolduğunu ama "eşcinsel"in<br />

varolmadığını savunur. Demek istediği, eşcinselliğin bütün toplumlarda ve<br />

zamanlarda varolduğu ve bu toplumların bazılarında gelenek ve toplumsal<br />

kuralların bir parçası olarak kabul ya da reddedildikleri ama yalnızca ondokuzuncu<br />

yüzyıldan itibaren ve batının sanayileşmiş toplumlarında ayırt edici<br />

bir eşcinsel kategorisi ve ona bağlı kimliğin ortaya çıkmış olduğudur. Almanya<br />

ve Britanya gibi ülkelerde 1870 ve 1880'lerde eşcinseller hakkında ve<br />

daha önemlisi eşcinseller tarafından yazılan yazılar bu açıdan kritik bir aşama<br />

oluşturur. 14 Richard von Kraft-Ebbing, Magnus Hirschfeld, Havelock<br />

Ellis gibi yazarlar "ters cinsel duygu" ya da "üçüncü" veya "ara" bir cinsiyet<br />

kimliği tanımlayarak "cinsel özü" "heteroseksüel"den farklı olan bir insan tipini<br />

sınıflandırmaya sokmaktaydılar. Bu arada, hatırlamak gerekir ki, bizzat<br />

"heteroseksüel" kategorisi de aşağı yukarı aynı döneme rastgelen bir icattır!<br />

Bu yazarların "eşcinsel" seksolojik ve psikolojik kategorisini tanımlamaları,<br />

aynı zamanda normdan sapan "patoloji"nin karşısında "doğal yasaları" belirleme<br />

çabasını ifade ediyordu. Gene aynı şekilde Almanya ve Britanya'da<br />

erkek eşcinselliğine ilişkin cezaların arttırılması da bu "normdan sapış"ın,<br />

cinsel sapkınlığın denetlenmesi amacını taşıyordu. Bu denetim gerekliydi,<br />

çünkü heteroseksist normlara uyulmaması, cinselliği "içkin" ve "doğal" bir<br />

şey olarak gören egemen ideolojiye meydan okunması anlamına geliyordu.<br />

Egemen ideolojik düzenin bir parçası olan "doktorlar" ve "seksologlar",<br />

işte bu meydan okumayla başa çıkmaya çalışırken eşcinselliği bir "[hastalıklı]<br />

durum" olarak damgalamakta ve yerleşik iktidarın korunması için kendi<br />

"tıbbi yamtları"m sunmaktaydılar. Bunların en tanınmışlarından olan Havelock<br />

Ellis, erkeğin egemen (ve etkin), kadınınsa bağımlı (ve edilgin) konumda<br />

bulunmasının, biyoloji tarafından belirlenen ve "doğal heteroseksüel ilişkilere"<br />

içkin bir durum olduğunu savunuyor ve böylelikle o dönemde feministlerin<br />

başkaldırdığı egemen cinsellik modeline "bilimsel" bir meşruiyet<br />

kazandırmaya çalışıyordu. "Siz kadınsınız ve dolayısıyla doğanız farklı" diyordu<br />

Viktorya döneminin bilim adamları, "ve işte bu farklılığınız sizi, pek<br />

cahilane bir şekilde üstlenmek istediğiniz dünyevi roller için hiç de uygun<br />

kılmıyor" ! 15 Onlara göre, organik bünyenin bir olgusu olan cinsiyetin değişmesi<br />

mümkün değildi. İnsan doğasının statik bir algısına dayanan bu görüş,<br />

cinsel işbölümünde herhangi bir değişim olasılığını reddediyor ve geleneksel<br />

cinsiyet rollerinin pekiştirilmesi için kullanılıyordu. Kate Millett'in dediği gi-<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!