23.02.2015 Views

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

YLJCp0RQyPOOdiynuMlIWUZr0hQPxzdPHqBw=&limit=0&content_type=application/pdf&fsize=5859719&hid=15d36313c63ea7b3265f180e9f18adc3&media_type=document&tknv=v2&rtoken=876553fcd08c3e4d9acc94b407c85688&force_default=no

SHOW MORE
SHOW LESS

You also want an ePaper? Increase the reach of your titles

YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.

Türkiye' de Feminizmi ve Antropolojiyi Yeniden Düşünmek 309<br />

rinci dönem olan 1920-1930 arasında Kemalist devrimlerin değerlendirilmesi<br />

söz konusudur. Bu devirde kadın gelişimimin en büyük aracı Kemalist<br />

devrimler olarak görülüyordu (Özbay 1990a: 2). Bu devrin belirleyici söylemi<br />

daha sonra da devam edecektir. "Devlet feminizmi" olarak nitelendirebileceğimiz<br />

bu yaklaşım, kadın haklarının devlet eliyle verildiğini belirtmektedir.<br />

Bu görüş sadece bu dönemle sınırlı kalmamıştır. Yukarıda değindiğim<br />

gibi "devletçi feminizm"e dönüşerek, daha sonraki yıllarda, özellikle 1980'lere<br />

kadar varlığını sürdürmüştür. Hatta bugün de bazı feministler arasında<br />

sürdürmektedir.<br />

Kandiyoti'ye göre ikinci dönem, kadın ezilmişliğinin altının çizildiği dönemdir.<br />

Özellikle 1950'ler ve 1960'larda kadının ailede ve sosyal değişimdeki<br />

rolünün ele alınması; kadın kavramından toplumsal cins kavramına geçilmesi<br />

belirleyici unsurlar olarak göze çarpar. Burada kalkınmacılık okulu çalışmaların<br />

doğasını ve amacını belirlemiştir. Özbay'ın da belirttiği gibi ikinci<br />

dönem, sosyal bilimlerde 1940'lar ve 1 950'lerdeki köy monografileri olarak<br />

görülmektedir (Özbay 1990a: 3). Bu dönemde ampirik araştırmalar yapılmış<br />

olsa da hiçbir monografinin odağı kadın olmamıştır. Özellikle İngiliz antropolojisinin<br />

etkisiyle yapılan bütün araştırmalar "doğal" olarak evlilik ve akrabalık<br />

konularına odaklanmışsa da bu kavramlar cemaat içindeki gelişimleri<br />

bağlamında ele alınmıştır (Birkalan Gedik 2005b). Bu dönemde kadının<br />

ağır işlerde çalışması ve ikincil durumları sosyal bilimciler tarafından not<br />

edilse de, kullanılan söylem "fedakar kadın" olarak antropoloji literatürüne<br />

geçiyordu. Ailede "annelik" rolü ise en önemli rol olarak görülmekteydi<br />

(Saktanber 1995 [1990]).<br />

Kandiyoti'nin dönemselleştirmesinde üçüncü dönemde, feminizmler arası<br />

diyaloglar kurulması vardır. Bu dönem içinde Ortadoğulu kadınlar Batı<br />

feminizmlerini eleştirmişlerdir. Yine bu dönemdeki sosyal bilim çalışmalarına<br />

bakıldığında Özbay, 1960'lar ve 1970'lerin başındaki doğurganlık çalışmaları<br />

1950'lerdeki "kadın" konusunun açılımlarını not etmektedir. Öz bay<br />

1960'lar ve 1970'lerdeki doğurganlık çalımalarınm daha çok hızlı değişen<br />

sosyal ve politik hayat çerçevesinde ele alındığını belirtir. Artan nüfus hızı<br />

ile birlikte çalışmaların odağı kadın doğurganlığı olmuştur. Bu devirde, yine<br />

Özbay'ın aktardığı gibi "kadın bakış açısından" (ben feminist bakış açısı olarak<br />

okumak isterim) kadın doğurganlığının araştırılması önemlidir (Özbay<br />

1990a: 4). Ancak burada unutulmaması gereken en önemli nokta, bu çalışmaların<br />

daha çok sosyolojik metotlarla yapılmasıdır. Öte yandan, bu<br />

Cogito, sayı: 58, 2009

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!