12.07.2015 Views

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

İstanbul Barosu İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku 2011 Yılı Toplantıları

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

İş <strong>ve</strong> <strong>Sosyal</strong> Gü<strong>ve</strong>nlik <strong>Hukuku</strong> <strong>2011</strong> Yılı Toplantıları223kazası şeklinde önümüze gelen kazalarda kusur durumları yapılırken cezadakikusur durumlarını Adli Tıp Kurumu Trafik İhtisas Dairesi tali kusur,eşit kusur <strong>ve</strong> asli kusur olarak ayrımını yapıyor. Buna paralel bir şekildede bizim artık, somut bir örnek olması bakımından söylüyorum, bir trafikkazasında sürücünün tali kusurlu olduğu durum bir hafif kusur <strong>ve</strong> aynızamanda işletme rizikosu çerçe<strong>ve</strong>sinde gerçekleşecek bir zarar olarak kabuletmemiz gerektiğini <strong>ve</strong> bu zararın işçinin 30 günlük ücretini aşsa dahi haklıfeshe gidilmemesi, haklı feshi oluşturmaması gerektiğini düşünüyorum.Eşit <strong>ve</strong> asli kusur ya da ağırlıklı kusurun olduğu durumlarda buna bizimgitmemiz gerektiği kanaatindeyim.Bu tabii soracağımız sorular artık tebliğ sahibi Polat Hocam cevap <strong>ve</strong>remeyecek,ama muhtemelen Gülümden Hanımın kendi kişisel görüşü olacaktır.Bu konudaki kendisinin görüşünü rica edeceğim.İkincisi, Hocam tebliğinde sadakat borcu ile rekabet etmeme borcunu adetaözdeşleştirdi <strong>ve</strong> fesihten sonra rekabet etmemenin yazılı koşuluna bağlıolduğu <strong>ve</strong> yeni Borçlar Kanunu'nda getirilen sır saklama borcuyla bunubirlikte değerlendirilerek sır saklama borcunun devam edeceğinin kabuledilmesi eleştiri konusu yapıldı. Ben bu görüşe katılamadığımı ifade etmekiçin söz aldım. İkisi birbirinden tamamen bağımsız ayrı borçlardır. Sır saklamaelbette ki iş ilişkisinin devamı sırasında bir sadakat borcunun zorunluyükümlülüğüdür. Bunun için ayrıca bir sözleşmeye hüküm konulmasıya da kararlaştırılmasına gerek yok. Sır saklama aynı zamanda iş ilişkisisona erdikten sonra da bu yükümlülük devam eder. Bunun için rekabetyasağında olduğu gibi ayrı bir sözleşme yapılmasına da gerek yok. Zira CezaKanununda bu ayrı bir suç tipi olarak düzenlenmiştir ticari sırların açıklanması.Yine patent hakların korunması hakkındaki kanun hükmündekararnamede buna ilişkin düzenleme yapılmış <strong>ve</strong> 6 yıla kadar varabilen ağırsuç kapsamı içerisinde değerlendirilmiştir. Yine fikri <strong>ve</strong> sınai haklar içersindekiFikir <strong>ve</strong> Sanat Eserleri Kanunu içerisinde de tescilli olmayan diğerhaklar kapsamı içerisinde değerlendiriliyor.Ar-Ge’de çalışan bir mühendisin iş<strong>ve</strong>renin artık iş<strong>ve</strong>renlerimiz uluslararasıalanda rekabeti, hatta işletmenin ayakta durması tamamen Ar-Ge çalışmalarınabağlıdır <strong>ve</strong> iş akdinin konusu buluş olan sözleşmeler çok yaygın olarakkullanılıyor. Eski bir teknolojiyi kullanması mümkün değil. Tam yenibir buluş yapıp diğer rakiplerinin önüne çıkabileceği bir durumda iş ilişkisisona erdi diye bu ticari sırların açıklanmasının serbest kaldığı yorumu bununniteliğiyle bağdaşmaz diye düşünüyorum. Rekabet etme bundan bağımsızdır,yazılı yapıldığı takdirde rakip şirketlerde belirli bir süre, ki onunda koşulları vardır, varsa çalışması yasak, ama ticari bir sırrın açıklanması

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!