Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
FEZA-5<br />
FEZA-5<br />
Aslında ışık kirliliği bütün Dünya’da bir çevre<br />
sorunu olarak uzun bir süre görmezden<br />
gelindi; ancak her geçen yıl boyutları büyüdü.<br />
Büyük kentlerin merkezinden bakıldığında görülebilen<br />
yıldızların sayısı artık iki elin parmaklarını<br />
geçmiyor.<br />
Günümüzde büyük kentlerde yaşayan<br />
ço-cuklar neredeyse yıldızsız bir gökyüzü altında<br />
büyüyorlar. Kentlerin giderek çirkinleşen<br />
gece görünüşlerini de unutmamak gerek. Birçok<br />
kişinin farkında bile olmadığı bu sorundan<br />
en çok yakınanlar ise amatör ve profesyonel<br />
gök-bilimciler.<br />
Büyük kentlerin yakınlarındaki gözlem evlerinde<br />
gökbilim gözlemleri hemen hemen<br />
yapılamayacak durumda. Çıplak gözle yıldızlara<br />
bakmak ya da meteor gözlemek isteyen<br />
amatör gökbilimciler ise artık kentlerin en az<br />
30-40 km dışına çıkmak zorundalar. Işık kirliliği<br />
yüzünden gökyüzündeki binlerce yıldızdan<br />
yalnızca birkaçının görülebildiği kentlerden biri<br />
de İSTANBUL.<br />
Kızıl gezegen’de buz ve su bulundu<br />
Mars’taki buz kütleleri gelecekte kurulabilecek<br />
bir üsse hayat verecek.<br />
Rus bilim adamları Odyssey araştırma uydusundan<br />
elde edilen verilere göre, Mars yüzeyinde<br />
büyük miktarda buz bulunduğunu<br />
açıkladılar. Rus RIANovosti ajansının haberine<br />
göre, Rus Uzay Araştırma Kurumu’nun Genel<br />
Müdürü Igor Mitrofanov, Odyssey uzay aracındaki<br />
Rus gözlemaygıtıyla elde edilen veriler sayesinde,<br />
Kızıl Gezegen’in güney kutbunda yaklaşık<br />
10 milyon kilometrekare genişliğinde buz<br />
ve Güneş Sistemi’nin bilinen en yüksek zirvesi<br />
olan Olympus Dağı’nın eteklerinde donmuş su<br />
saptandığını belirtti. Mitrofanov, buzlu bölgelerin<br />
Mars’a gidecek ilk astronotların üs kurması<br />
için seçileceğini, buzlu bölgelerin Mars görevi<br />
için yaşamsal destek sağlayacağını kaydetti.<br />
Odyssey uzay aracı, geçen hafta Mars’ın topografik<br />
verilerini toplayarak dünyaya geçmeye<br />
başlamıştı.<br />
NASA yetkilileri, Odyssey’nin dünyaya gönderdiği<br />
ilk bilimsel verilere göre, Mars’ın 90<br />
cm yüzeyinde, çamur, toz ve kaya parçaları<br />
arasında buzla karışık su bulunduğunu gösterdiğini<br />
bildirmişlerdi. Tucson’daki Arizona<br />
Üniversitesi’nde çalışan bilim adamı William<br />
Boynton, Mars yüzeyinde birçok buz kütlesi<br />
bulunduğuna dair açık ve yoğun sinyaller alındığını<br />
söylemişti.<br />
UZAY ARAÇLARI<br />
Genesis uzay kapsülü yere çakıldı<br />
Kapsülü taşıyan uzay aracı 2001 yılında fırlatılmıştı.<br />
Güneş’i İncelemek üzere 2001 yılında<br />
uzaya yollanan Genesis uzay kapsülü, dönüş<br />
yolunda Utah Çölü’ne düştü.<br />
Güneş’e dair numuneler taşıyan kapsül dün<br />
öğle saatlerinde atmosfere girdi. Yerel saatle<br />
11.55’te 125 kilometre yüksekliğindeki atmos-fere<br />
bir göktaşı gibi giren Genesis kapsülünün,<br />
paraşütlerle yavaşlatıldıktan sonra özel<br />
hazırlanmış helikopterler yardımıyla indirilmesi<br />
planlanıyordu. Ancak atmosfere girdikten<br />
sonra paraşütleri açılmayan kapsül, helikopterler<br />
tarafından yakalanamadı ve hızla Utah<br />
Çölü’ne çakıldı.<br />
2001’de Cape Canavaral Uzay Üssü’nden<br />
fırlatılan Genesis uzay gemisinin kapsülü nısan<br />
ayında ayrılmıştı. Bilim adamları dünyaya<br />
getirilen numune ve verilerin sadece Güneş’in<br />
bileşimini göstermekle kalmayıp dünyanın<br />
uzay bulutlarından nasıl oluştuğunu da göstereceğini<br />
belirtmişlerdi.<br />
GÖKTAŞI ASTEROİT<br />
En büyük asteroit Varuna Kuiper kuşağında<br />
Pluton ve uydusu Charon’dan sonraki en büyük<br />
gök cismi Kuiper kuşağında Pluton yakınlarında<br />
keşfedilen asteroit “Varuna” 900 km’lik<br />
çapıyla bugüne kadar keşfedilmiş en büyük<br />
asteroit oldu. Varuna büyük çapına rağmen<br />
yine de 2400 km çaplı en küçük gezegen Pluton’un<br />
yanında cüce kalıyor. Asteroitin çapını<br />
ölçen Hawaii Astronomi Enstitüsü’nden David<br />
Jewitt Varuna’nın bulunduğu kuşakta Pluton’dan<br />
daha büyük gezegenler bulunabileceğini<br />
belirtiyor.<br />
Jewitt’in açıklaması akla şu soruyu getiriyor:<br />
güneş Sistemi 10, 12, 15 gezegenli bir sistem<br />
haline mi gelecek? Astronomlar “o kadar çabuk<br />
değil” diyorlar. Pluton’u da gezegenden<br />
saymayan bu astronomlar için gezegen kuşağının<br />
sınırları henüz belirsiz.<br />
UZAY’DA MADENLER<br />
Yıldızlarda kurşun bulundu<br />
Şu anda geçerli olan teorilere göre yıldızlarda<br />
meydana gelen termonükleer füzyon tepkimeleriyle<br />
demirden daha ağır elementlerin<br />
oluşması mümkün değil.<br />
Ancak Şili’nin La Silla şehrindeki Avrupa<br />
Gözlemevi ESO teleskopları Samanyolu’nun<br />
en az üç yıldızında bol miktarda kurşun tespit<br />
ettiler. Ancak bulunan yıldızların hidrojen rezervleri<br />
tükenmiş, nötronu fazla ölmekte olan<br />
yıldızlardı. Bu tespit beklenmedik bir şekilde<br />
ortaya çıkan kurşunun varlığına açıklık getiriyordu.<br />
GÜNEŞ<br />
Fotosentez<br />
6H2O + 6CO2+GÜNEŞ IŞI⁄I= C6 H12 O6 + 6 O2<br />
GEZEGENLER<br />
8 yeni gezegen bulundu<br />
Gökbilimciler, Güneş Sistemi dışında Dünya’ya<br />
141 ışık yılı uzaklıkta yeni gezegenler<br />
tespit ettiler. İsviçre’nin Cenevre kentindeki<br />
astronomi merkezine bağlı olarak, Şili’deki Güney<br />
Yarımküre La Silla Gözlemevi’nce saptanan<br />
5 gezegenden ikisi Satürn büyüklüğünde.<br />
KARAMADDE<br />
KARAENERJİ<br />
Galaksimiz çok büyük bir hızla dönmektedir<br />
ve bu hız yıldızların kütle çekimine göre çok<br />
büyük olmasına rağmen yıldızlar uzaya dağılmazlar.<br />
Bu fizik kurallarının dışında bir gücün galaksileri<br />
bir arada tuttuğu anlamına gelir. Bu ise<br />
karamaddedir.<br />
NÖTRİNO<br />
BÜYÜK NÖTRİNO’YU KİM GÖRDÜ?<br />
60 yıl kadar önce büyük Fizikçi Wolfgang<br />
Pa-uli, sonradan nötrino adını alan bir parçacığın<br />
var olabileceğini öne sürdü. O zamandan<br />
beri buna deneysel kanıt bulunamamıştı.<br />
Nötrino, beta ışınlarının enerji saçmasını açıklamak<br />
için gerekiyordu. Aletler yeterli olmadığından,<br />
o güne kadar nötrino görülememişti.<br />
Bu nötrino da garip partiküldü doğrusu; kütlesi<br />
yoktu, elektrik yükü yoktu ve hızı ışık hızı idi.<br />
1943’te büyük Fizikçi Enrico Fermi bu hayalet<br />
parçacık kavramını genişletti ve ona<br />
nötrüno adını verdi. Matematik mantığa göre<br />
nötrino subomatik partiküllerin en nüfuz edici<br />
(penetran) olanı idi. Fakat ne yazı k ki, Dünya<br />
çapına eşit bir mesafede 10 milyar nötrinodan<br />
yalnız biri bir proton ya da nötron ile etkileşiyordu.<br />
Ancak 22 yıl sonra 1956’da nötrinolar deneysel<br />
olarak gözlemlendi. Bir nükleer reaktörün<br />
antinötrino demeti, protonlara çarparak<br />
nötronlar ve pozitronlar (pozitif elektronlar)<br />
oluşturdu. Bundan sonra nötrino tam bir kafa<br />
patlatıcı bilmece haline geldi. Her şeyden önce<br />
kütlesinin sıfır olduğu artık kesin değildi; sonra<br />
296 297