23.11.2016 Views

Tefekkür

tefekkur

tefekkur

SHOW MORE
SHOW LESS

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

HAYVANLAR-2<br />

HAYVANLAR-2<br />

makinalarından daha üstündür. Diatematus<br />

isimli örümcek karnındaki salgı bezlerini kullanarak<br />

yedi farklı tipte iplik üretebilir.<br />

KOALA<br />

Ayıya benzese de ayıyla ilgisi yoktur. Keseli<br />

memelilerdendir. Avustralya’nın Queensland<br />

ve Victoria eyaletlerinde yaşar. Sevimlidir ve<br />

oyuncağa benzer. Yeni doğmuş yavrusu 2,5<br />

cm boyundadır. Gövdesinin kalınlığı kurşun<br />

kalem kadardır. Koala, karnındaki kesede<br />

yavrusunu altı ay boyunca besler. 6 ay sonra<br />

sırtında taşımaya başlar. Yavrusu kendi boyuna<br />

gelinceye kadar sırtında taşır, besler ve<br />

büyütür. Bu hayvanların yaşadığı okaliptüs<br />

ağaçlarının 300 çeşidinden çoğunda asit prisük<br />

vardır. Ancak sadece 6 adeti zehirsizdir.<br />

Zehirli ve zehirsiz arasında hiçbir fark yoktur<br />

ama gıdasını okaliptüs yaprağından elde ederken<br />

zehirsiz olanı ayırt eder. 600 tür okaliptüs<br />

ağacından 35 tanesini kullanır. Karaciğeri zehiri<br />

etkisiz hale getirir. Okaliptüs yağı, hayvanın<br />

vücudundaki parazitlerin düşmesini sağlar.<br />

Üşüdüğünde phellandren yağı bulunan yaprağı<br />

çiğner ve ısınır. Ateşi varsa Cineom yağı<br />

bulunan yaprağı çiğner ve serinler. Bağırsağının<br />

yüzde 20si kör bağırsaktır. Burası fabrika<br />

gibidir. Koala, Avustralya yerlileri Aborjinler<br />

lisanında “su içmeyendir.” Okaliptüs yaprağında<br />

su yüzde 40 ile 65 arasındadır. Koalanın<br />

sırt kürkü vücut yüzeyinin yüzde 77’sini kaplar.<br />

Karın tüyleri de yüzde 13’ünü kaplar. Kürkünde<br />

milimetre kareye 55 tüy vardır.<br />

BİYOMİMETİK<br />

Evrim teorisinin savunucularını kısır bir döngüye<br />

sokan bu bilim dalı, gün geçtikçe gelişmekte<br />

ve teknoloji dünyasına hakim olmaktadır.<br />

Bu doğrultuda “biyomimikri” anlamına<br />

gelen yeni bir bilim dalı daha ortaya çıkmıştır.<br />

Tabiattaki, insan, hayvan, bitki ve diğer varlıkları<br />

inceleyen sonra da bu tasarımları taklit<br />

ederek veya bunlardan ilham alarak insanların<br />

problemlerine çözüm getirmeyi amaçlayan<br />

yeni bilim dallarıdır.<br />

Arı kuşlarının 10 gramdan daha az bir yakıtla<br />

Meksika Körfezi’ni geçmeleri Yusufçukların en<br />

modern helikopterlerden bile daha iyi manevra<br />

yapabilmeleri<br />

Termit kulelerinde bulunan havalandırma<br />

sistemlerinde donanım ve enerji sarşyatı bakımından<br />

insanların yaptıklarından çok daha<br />

üstün olmaları<br />

Yarasanın çok frekanslı ileticisinin insanların<br />

yaptığı radarlardar daha verimli ve daha hassas<br />

olması<br />

Işık saçan alglerin vücut fenerlerini aydınlatmak<br />

için çeşitli kimyasalların bir araya getirmeleri<br />

Kutup balıkları ve kurbağaların donduktan<br />

sonra hayata dönmeleri ve organlarının buz<br />

sebebiyle hasara uğramaması<br />

Bukelamunun ve mürekkep balığının bulundukları<br />

ortamla tam bir uyum içinde olacak şekilde<br />

derilerinin renklerini ve desenlerini anında<br />

değiştirmeleri<br />

Arıların, kaplumbağaların ve kuşların haritaları<br />

olmadan uzun mesafeli uçuşlar yapabilmeleri<br />

DNA sarmalının bilgi depolama kapasitesi<br />

Yaprakların fotosentez işlemi ile yılda 300<br />

milyon ton şeker üretimi yaparak dünyanın en<br />

büyük kimyasal işlemeni gerçekleştirmesi<br />

YUNUSLAR<br />

Balinalar gibi denizde yaşayan memeli hayvanlardandır.<br />

Doğurur ve yavrularını sütüyle<br />

besler. Solungaçla değil akciğeriyle nefes alır.<br />

Her çenesinde birer sıra halinde ufak ve sivri<br />

dişler vardır. Bu dişler ağız içinde o kadar ince<br />

bir hesaplan ve mükemmel şekilde dızilmişlerdirki<br />

şâyet yunus ağzını kapatacak olsa, üst<br />

dişler alt dişlerin arasındaki boşluğa rahatça<br />

girerek ağzın kapanması na hiçbir şekilde mani<br />

olmazlar. Su dışında inek sesine ve su içinde<br />

ıslık gibi bir sesle anlaşırlar. 5-10 yunusun<br />

oluşturduğu grup gemileri takip eder. Su yüzüne<br />

sıçrayıp dalıp yeniden gözükürler. Yunus<br />

suyun 6 metre yukarısına sıçrayabilir. Gözleri<br />

suyun altında ve üstünde aynı mükemmellikte<br />

görür. Gözünü basınca karşı koruyan sert bir<br />

tabaka vardır. Akıntılarla doğrudan temas olmaması<br />

icin gözler kafanın yan tarafındadır. 9<br />

metreden sonra suyun altı karanlıktır. Su ihtiyacını<br />

yiyeceklerinden temin eder. Yetişkin erkek<br />

yunuslar çift olarak yüzer. Uyuduklarında<br />

da yan yana yüzerler. Dişiler ve gençler sürü<br />

halinde yüzerler. Geceleyin aktiftirler. Uyurken<br />

beyinlerinin sadece yarısını ve ters tarafdaki<br />

gözlerini devre dışı bırakırlar. Beyin diğer yarısı<br />

düşük bir teyakuz seviyesinde uyanık kalır.<br />

Bu uyanık kısım avcılara engellere ve diğer<br />

hayvanlara karşı bekçilik etmekte kullanılır. Bu<br />

modele kedi uykusu adı verilir.<br />

İnce, beyaz karınlı, alacalı, beyaz gagalı, çizgili<br />

olmak üzere çeşikleri vardır. İnsanlara yakın<br />

davranırlar. Kayalıklı denizlerde gemilerin<br />

kayalara oturmasına engel olmak için gemicilere<br />

kılavuzluk ederler.<br />

CANLILARDA HABERLEŞME DİLİ<br />

Pek çok canlı türü haberleşmek için bir tür<br />

işaret kullanır. Mesela böceklerin kullandığı<br />

işaretin adı feromondur. Feroman hormon<br />

taşıyıcıları anlamındadır ve aynı türün üyeleri<br />

arasında kullanılan kimyasal maddelerdir. Genelde<br />

özel bezlerde üretilerek çevreye bırakılır.<br />

Feromon, 7 hatta 8 km öteye kadar etkili olabilir.<br />

İşte bu sayede karıncalar yuvalarını, bal<br />

arıları ise kovanlarını uzaklara gitselerde bulur.<br />

Rüzgâr ve nem bu mesafeyi azaltır veya çoğaltır.<br />

Feromonlar, iz bırakma, işaretleme, alarm<br />

ve toplanma şeklindedir. Her tür kendine has<br />

bir kimyevî formül kullanır. Erkek kelebek dişi<br />

kelebeğin salgıları kokuu 8 km öteden algılar.<br />

Feromonlarla haberleşme daha çok karınca,<br />

arı ve termit gibi birlikte yaşayan böceklerde<br />

görülür. Kiraz sineği yumurtasını kiraz meyvesine<br />

koyar. Sonra fenomonlarını bırakır. Başka<br />

kiraz sineği bu mesajı alıp başka kiraz ağacına<br />

bırakır. Her böcek kendi türüne ait feromonu<br />

tanır ve bununla bildirilen mesajı tam olarak<br />

uygular. Kabuklu böceklerde beslenmek ve<br />

yumurta bırakmak için uygun bir ağaç gövdesi<br />

bulan bireyler de feromon salgalayarak diğer<br />

bireylerinin buraya toplanmasını sağlarlar.<br />

Harward Üniversitesi’nden E. O. Wilson, karıncanın<br />

bıraktığı 1 miligramlık bir iz fermonunun<br />

bir koloniyi dünyanın etrafında üç defa dolaştırabileceğini<br />

belirtiyor.<br />

DEVE<br />

Bugünkü develer 5 bin yıl önceki develerin<br />

soyundan gelir. Asırlardır yılmadan sadakatle<br />

hizmet eden bir hayvandır. Gâyet uzun ve gür<br />

kirpikleri, çöllerde kum fırtınasının da bir ağ<br />

tabakası meydana getirir ve kumların gözüne<br />

kaçmasını önler. Deve çöllerin gemisidir. Çöl<br />

ortamına uygun olarak yaratılan deve, ensiz<br />

ve bol kıllı burun deliklerinini tıkayarak fırtınada<br />

savrulan ince kum tanelerinin ciğerlerine<br />

gitmesini önler. Devenin üst dudağı yarıktır.<br />

Çölde dikenli nebatları rahatlıkla yemesi için<br />

üst dudağının yarık olması gerekir. Vücudu<br />

içinde cepler vardır. Su buldukça bu cepleri<br />

su ile doldurur. Bir hafta su içmeden çölde yol<br />

alabilir. Çölde yüksek sıcaklığa karşı korunur.<br />

Develerin derisi kalındır. Bütün bedenini kaplayan<br />

sık tüyler, çölün yakıcı güneşinin derisine<br />

ulaşmasına engel olur. Soğukta ise hayvanın<br />

ısınmasını sağlar. Çöl develeri 70 derece ısıdan<br />

etkilenmez. Çift hörgüçlü develer, sıfırın altında<br />

52 derecede yaşayabilir. 4 bin metre yükseklikteki<br />

yaylalarda bile yaşayabilir.<br />

Develer günün en sıcak saatlerinde küçük<br />

gruplar halinde yere çökerler. Başları güneşe<br />

karşıdır ve bedenlerinin güneş gören yerlerini<br />

azaltırlar. Devenin sırtındaki hörgücü gıda deposudur.<br />

Yolculuklarda bu hörgüçteki yağla<br />

beslenir. Hörgüç küçülür hatta yok olur. Ayaklarının<br />

altı yastık şeklindedir. Kum üzerinde yürürken<br />

batmamasını temin eder. Saatte 12-15<br />

390 391

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!