You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
MADDENİN YAPISI<br />
MADDENİN YAPISI<br />
desi birleştiği zaman o zaman karbon ortaya<br />
çıkar. Ondan sonra oksijen çıkar. Bu suretle<br />
her birleşme esnasında yani yıldız içindeki<br />
kuvvet arttıkça, içindeki o sıkışıklık fazlalaştıkça,<br />
bu atomları birleştirmek suretiyle hep bir<br />
sonraki atom haline gelir. Yani yeni bir madde<br />
yapar. Bir bakıma yıldız aynı zamanda ortada<br />
olmayan bir maddeyi üreten laboratuvarı gibi<br />
çalışmaktadır. Eskiden simya laboratuarları<br />
vardı. Bunlar mesela demiri değiştirmek suretiyle<br />
gümüş imal edilebilir mi veya altın imal<br />
edilebilir mi diye uğraşırlardı. Onların başaramadığını<br />
yıldızlar, bir maddeden diğerine geçiş<br />
suretiyle temin etmektedir.<br />
Yıldızların içindeki kuvvet ve basınç arttıkça<br />
karbonu, oksijeni, vs. Demir atomuna kadar<br />
(atom sayısı 26) getirir. Demirden sonra artık<br />
yürütemez. Yürütemeyince yıldız ölür. Artık<br />
yakıtı kalmamıştır. Dikkat ederseniz yıldızların<br />
tarihinde bir nokta var bu nokta demirle<br />
sınırlandırılmıştır. Yani demir aslında kainatın<br />
hayatında çok önemli bir kavşak noktası teşkil<br />
etmektedir. İşte burada gösterdiğimiz gibi eğer<br />
küçük bir yıldızsa demir kabuğu teşekkül eder,<br />
daha fazlasına gidemeyince yıldız ölür. Evvela<br />
beyaz cüce olarak beyaz bir nokta olarak ka-inatta<br />
dolaşır. Sonradan o ısısını kaybedince o<br />
beyazlık gider ve kahverengi bir cüce halini alır.<br />
O kahverengi cüce kainatta dolaşırken ya başka<br />
bir yıldıza çarpar ya da kaybolur gider.<br />
Güneşimiz de gün gelince böyle bir süreç<br />
yaşayacaktır.<br />
Güneşten 3-4 misli daha büyük olan yıldızlar<br />
bu kabuklarını patlatırlar. İçindeki tazyik çok<br />
büyüktür, patlatır ve süpernova adında bir yeni<br />
yıldız şekline bürünürler. Bu süpernovanın bir<br />
özelliği vardır . Bu patlama neticesinde birden<br />
bire müthiş bir dağılma olur kainatta ve müthiş<br />
bir ışık çıkar. Bu ışık şöyle diyelim, bir orta boy<br />
yıldız patladığı zaman, bir milyar yıldızın vereceği<br />
ışık kadar ışık verir. Bundan aşağı yukarı<br />
bin yıl kadar önce Çin’de müşahede ediliyor.<br />
Çinliler buna bir mana veremiyorlar.<br />
Misafir yıldız diye kayıtlara geçiyorlar. Bunun,<br />
bir süpernova olduğu 1967 senesinde<br />
anlaşılabiliyor. Bu süpernova daha sonra neye<br />
dönüşüyor onu görelim. Bir süpernova patladıktan<br />
sonra üç türlü akıbetle karşılaşır. Bunlardan<br />
biri kainata dağılan maddeler birbirini<br />
çekerek yeniden birleşir etrafında gezegenleri<br />
olan bir yıldız olur. Güneş sisteminin böyle<br />
oluştuğu tahmin edilmektedir. İkinci akibet,<br />
pulsar adı verilen yıldız haline dönüşür.<br />
Tıpkı bir projektör gibi, sanki kainatı aydınlatan<br />
ışınlar sevk eder ve bu ışın bir o tarafa<br />
bir bu tarafa nabız atar gibi gitmektedir. Üçüncü<br />
olarak süpernova patlar ve nötron yıldızı<br />
dediğimiz bir yıldız haline gelir. Enerjisi, hep<br />
çekirdeğe doğru çekilir öyle ki mesela bir dağ,<br />
bir atom çekirdeği kadar küçülür. Bu öylesine<br />
korkunç bir çekim gücü oluşturur ki etrafında<br />
bulunan ne varsa her şeyi yutar. Hatta ışığı<br />
bile… Teleskopla bakıldığında burası siyah olarak<br />
görülür.<br />
Kara deliğin etki sahası bir daire şeklindedir.<br />
Bir cismi yutmaya başladığında aynen suda<br />
oluşan anafor gibi merkezine yaklaştıkça hız<br />
artar. Hızlandıkça maddede bir sıkışıklık meydana<br />
gelir. Sıkıştığı zaman da çok şiddetli, korkunç<br />
bir ısı çıkar ortaya ve orada madde yok<br />
olur. Enerjiye dönüşür.<br />
Ak noktadan kara noktaya<br />
Kainatı anlatmaya başladığımız zaman sıfır<br />
noktasında ak bir noktanın patlamasıyla<br />
enerji, korkunç bir ısının tesiriyle madde haline<br />
dönüşmüştür. Kara delik olayında bunun tam<br />
aksi yaşanmaktadır. Burada da madde kara<br />
deliğin içerisine giriyor ve enerjiye dönüşüyor.<br />
Sonrasında nelerin yaşandığı bugün için bilinmiyor.<br />
Bir yıldız paçasını kara deliğe kaptırdığında<br />
adeta emilir. Kara deliğin içerisine giren<br />
kısım kısa bir süre içerinde parçalanır. Önce<br />
moleküllere indirgenir. Ondan sonra atomlara.<br />
Ondan sonra atom parçacıklarına ve kuarklara.<br />
Ondan sonra madde tamamen yok olur ve<br />
enerji haline gelir. Enerji haline geldikten sonra<br />
orada kaybolur. Bir müddet sonra da kara<br />
deliğin eksenleri etrafında uzaya enerji olarak<br />
tekrar iade edilir.<br />
Maddenin olmadığı yerde mekan yoktur,<br />
mekanın olmadığı yerde zaman yoktur. Zamanın<br />
da olmadığı yerde de matematik yoktur.<br />
Dolayısıyla bilim adamlarının en büyük silahı<br />
olan matematik kara deliklerde işlememektedir.<br />
Nitekim 1998 senesinde uzaya yerleştirilen<br />
hubble teleskopu bir milyar yıldızlık bir galaksiyi,<br />
büyük bir kara deliğin nasıl yuttuğunu adeta<br />
dakika dakika tespit etmiştir.<br />
Maddenin enerjiye döşümü ise kara deliklerde<br />
olmaktadır.<br />
Dolayısı ile bu sadece kurgu filmlerde görülebilecek<br />
hayallerdir. Kurgu filmlerde gösterilen<br />
ışınlama diye bir olay var. İnsanlar veya objeler<br />
birdenbire başka bir yere gidip gelmekteler.<br />
Işınlama demek, maddenin enerjiye dönüşüm<br />
demektir. Tekrar normal duruma gelmek de,<br />
enerjiden maddeye dönüşüm demektir. Bu dö<br />
nüşüm esnasında maddenin en küçük birimleri<br />
olan atom parçalanmaktadır. Yani subatomik<br />
partiküllere parçacıklara ayrılmaktadır.<br />
Bu parçacıkların yeniden toparlanıp bir araya<br />
gelmesi ve madde yapması mümkün değildir.<br />
Zira bu olay kainatta iki yerde yaşanmıştır.<br />
Birincisi enerjiden madde teşekkül ederken<br />
kainat yaratılmıştır. Yani bibang dediğimiz büyük<br />
patlama olmuştur. O büyük patlama olayında<br />
sadece atomların ortaya çıkması 300<br />
bin yılda gerçekleşmiştir. Maddenin teşekkülü<br />
ise milyarlarca yıl sürmüştür. Dolayısıyla böyle<br />
bir olay hiç bir zaman mümkün değildir. (Yani<br />
ışınlanma ile bir madde yada insanın enerjiye<br />
ve sonra tekrar maddeye dönüşmesi imkânsızdır.)<br />
Doğa kanunları (Tabiat kanunları)<br />
Doğa kanunları doğada, yani tabiatta olayları<br />
tanzim eden, onların belirli mecrada kalmasını<br />
temin eden kanunlardır, şartlardır. Mesela<br />
negatif elektrik pozitif elektriği çeker. Yukarıya<br />
atılan cisimler mutlaka sonunda aşağı düşerler<br />
gibi…<br />
Bunları düzenleyen elbette tabiatın kendisi<br />
değildir. Tabiat, bizzat kendisini yaratanın ortaya<br />
koyduğu düzene uymaktadır. Bu düzene<br />
tabiat kanunları dense bile bunu ortaya koyan<br />
yaratıcıdır. Bilim el yordamıyla gidebildiği<br />
için bazı konuları laboratuvara sokamayınca<br />
şüp-heci davranır. Yaratıcılık kavramını da<br />
laboratuvarlara sokamadığından bazı bilim<br />
adamları bu konuda tereddüt ederler. Ancak<br />
kainattaki muazzam dengeleri görünce olayları<br />
idare eden bir güçten bahsederler.<br />
Kainatın yaratılışındaki bir saniyede kainatın<br />
çapı yirmi ışık yılıdır. Işık, bir saniyede 300<br />
bin kilometre mesafe kat ettiğine göre 20 yılda<br />
ışığın kat edeceği bir mesafedir. Bunu kilometreye<br />
vurduğumuz zaman, aşağı yukarı 200<br />
trilyon kilometre yapmaktadır. Düşünebiliyor<br />
musunuz? Bir saniyede 200 trilyon kilometre<br />
uzağa kadar fırlatılan, giden bir enerji yayılması<br />
yaşanmış. İşte bu durum müspet bilin izah<br />
etmesi mümkün değildir. Stephan Hawking,<br />
dünyanın ikinci Einstein’ı kabul edilen kişiye<br />
soruyorlar.<br />
“Kainat sıfır noktasından başladığına göre,<br />
bundan önce ne vardı?”<br />
Diye.. “onu bana sormayın “ diye cevaplıyor<br />
ve devam ediyor. “orada bir perde vardır ve bugün<br />
matematik o perdenin öbür tarafına ulaşamaz.“<br />
ulaşamadığı içinde, müspet bilimin<br />
584 585