You also want an ePaper? Increase the reach of your titles
YUMPU automatically turns print PDFs into web optimized ePapers that Google loves.
KUPÜR<br />
KUPÜR<br />
zegenin çevresindeki halkaların orijinal renklerini<br />
gösteren fotoğraflar gönderdi. Renkler<br />
pembe, gri ve kahverenginin tonlarından<br />
oluşuyor. Görüntüler 21 Temmuz günü, uzay<br />
aracının yörüngeye girmesinden 9 gün önce,<br />
halkaların 6.4 milyon kilometre aşağısından<br />
alındı. NASA’nın uzmanlarının verdiği bilgiye<br />
göre halkanın büyük bir bölümü buzdan<br />
oluşuyor. Araştırmacılar, buzun saf olması<br />
durumunda beyaz rengin, kaya veya karbon<br />
bileşikleriyle karışması durumunda ise değişik<br />
renklerin oluştuğunu düşünüyorlar. Aracın<br />
30 Temmuz’da yörüngeye girmesinden sonra<br />
gönderilen yakın çekim fotoğraflar siyah-beyaz.<br />
Daha önce çekilen renkli fotoğraflarda<br />
ise kızılötesi kamera kullanıldı. NASA, Voyager<br />
uzay aracının ve Hubble teleskopunun da<br />
halkalardaki değişik renkleri görüntülediğini,<br />
fakat Cassini’den alınan sonucun daha net<br />
olduğunu bildirdi. Cassini, Satürn yörüngesine<br />
giren ilk uzay aracı oldu. Hürriyet Dış Haberler<br />
Servisi<br />
BiG BANG TEORiSi DOĞRULANDI<br />
Fizikte büyük buluş Nobel alacak<br />
Fizikçi Peter Higgs, 30 yıl önce Big Beng’le<br />
ilgili teorisini ortaya attığı nda birçok bilim<br />
adamı kendisine karşı çıkmıştı. Yıllar süren<br />
ve trilyonlarca lira masraftan sonra laboratuvar<br />
ortamında Higgs’in teorisi kanıtlandı. Bazı<br />
soru işareti taşıyan konuyar aydınlanırsa 71<br />
yaşındaki ünlü fizikçinin Nobel almasına kesin<br />
gözüyle bakılıyor. iSViÇRE’nin Cenevre kentinde<br />
yapılan deneyler sonucunda varoluş teorisi,<br />
bilim adamları tarafından doğrulandı. 30 yıllık<br />
ve milyarlarca dolarlık harcamanın ardından fizikçiler,<br />
maddeye kütle kazandıran parçacıkları<br />
görüntülemeyi başardılar. Araştırmanın 21’inci<br />
yüzyılın bir numaralı keşş olabileceği söyleniyor.<br />
‘‘Higgs Boson’’ diye adlandı rılan paçacıklarla<br />
ilgili teori, 1960’lı yıllarda Edin-burgh<br />
Üniversitesi teorik fizikçilerinden Peter Higgs<br />
tarafından ortaya atıldı. Atomların nasıl kütle<br />
kazandığına kafa yoran Peter Higgs, sonunda<br />
‘‘boson’’larla ilgili teoriyi geliştirdi. Peter<br />
Higgs’e göre evren bir çeşit enerji tarafından<br />
meydana geldi. Bu enerjiye fizikte ‘‘Higgs Şeld’’<br />
(Higgs Alanı) dendi. Bu enerji, Büyük Patlama<br />
(Big Bang) sonrası ortaya çıkan parçacıklarla<br />
etkileşime girdi. Bu etkileşim sonucu ‘‘Higgs<br />
boson’’ diye anılan parçacıklar açığa çıktı. Söz<br />
konusu parçacıklar ise maddeye kütle kazandırdı.<br />
‘‘Bosonlar’’ olmasa ya da farklı bir şekilde<br />
ortaya çıksalardı, belki de yıldızlar, gezegenler<br />
ve yaşam oluşmayacaktı. Higgs’in varoluşla<br />
ilgili bu teorisi, o günlerde ‘‘Physics Letters’’<br />
isimli fizik dergisi tarafından reddedildi. Ancak<br />
bir yandan da teorinin doğruluğunu test etmek<br />
için çalışmalar yapıldı. Bazı bilim adamlarının<br />
‘‘Yaratılış anındaki partiküller’’ diye adlandırdığı<br />
bosonlar, hemen büyük patlama sonrasında<br />
ortaya çıkmışlardı ve artık mevcut değillerdi.<br />
Bu nedenle bilim adamları 6 milyar Sterlin harcayarak<br />
laboratuarda ‘‘Big Bang’’ ortamı oluşturdular.<br />
2 TRİLYON DERECE S<br />
Araştırma, isviçre’nin Cenevre kentinde Türk<br />
üniversitelerinin de gözlemci olduğu Avrupa<br />
Partiküler fizik Merkezi’nde (Cern) yapıldı. Deneyler<br />
sırasında elektron ve pozitron gibi atom<br />
içi parçacıklar, ışık hızına yaklaştırdılar. Sonra<br />
parçacıklar birbirine çarptırılarak imha edildi.<br />
Bu sırada ısı iyice arttı, güneşin 100 bin katına<br />
yani 2 trilyon dereceye çıktı ve devasa bir enerji<br />
oluştu. Ve yeni parçacıklarla birlikte bosonlar<br />
açığa çıktı. Bilim adamları bu deneyler sırasında<br />
ilk kez maddeye kütle giydiren bosonları<br />
görüntülemeyi de başardılar. Bilim adamları,<br />
bu partiküllerin yüzde 99 oranında boson olduğuna<br />
inanıyor. Ancak yine de bir yanılgı var,<br />
testlerin tekrarlanması gerekiyor. Eğer gerçekten<br />
‘‘varoluş teorisi’’ doğrulanırsa emekliye<br />
ay-rılmış olan 71 yaşındaki fizikçi Peter Higgs’in<br />
Nobel alacağına kesin gözüyle bakılıyor.<br />
Araştırmaya liderlik eden Londra’daki mperial<br />
Koleji öğretim üyelerinden fizikçi Prof. Peter<br />
Dornan, ‘‘Bu keşif, 21’inci yüzyılın en önemli<br />
buluşlarından biri olacak’’ dedi.<br />
30 yıllık araştırmalar ve milyonlarca dolarlık<br />
deneyler sonrasında varoluşla ilgili teori doğrulandı.<br />
Bilim adamları, maddeye kütle kazandıran<br />
parçacıkları keşfettiler. Uzmanlara göre,<br />
bu parçacıklar sayesinde, madde kütle kazanıp<br />
yıldızlar, gezegenler ve yaşam var oldu. Dş<br />
HABERLER SERViSi Hürriyet 4 Eylül 2000<br />
DÜNYA’YA TEHDİT EDEN MUHTEMEL<br />
FELAKETLER<br />
Yeryüzünde yaşamış canlıların %99’u bugün<br />
yaşamıyor. Bugün bile sayısız canlının yavaş<br />
yavaş yok oluşuna tanık oluyoruz. Peki, bu<br />
yok olan canlılar listesine bir gün insanoğlu<br />
da eklenecek mi dersiniz? İngiliz evrenbilim<br />
uzmanı Brandon Carter insanoğlunun da soyu<br />
tükenmiş canlılara katılabileceğini gösteren<br />
“Kıyamet Günü Tartışması” başlıklı bir rapor<br />
oluşturdu. Kimi tahminlere göre, şimdilerde<br />
canlıların tükenme oranı fosil kayıtlarından<br />
elde dilen ortalamanın 10 bin katına ulaşıyor.<br />
şu anda sümüklüböcekler ve sincapların geleceğinden<br />
kaygı duyabiliriz, ama listede bir<br />
sonraki canlı türü insanlar olabilir… işte, yeryüzünü<br />
bir anda yok edip, insan türünün kökünü<br />
kurutabilecek 20 neden…<br />
1. Asteroid çarpması<br />
Hollywood’a konu olan bir öykünün ciddiye<br />
alınması son derece güç. Ne var ki, kozmik<br />
bir cismin dünyaya çarpacağı su götürmez<br />
bir gerçek. Dahası, bu olaya tanık olmak için<br />
milyonlarca yıl beklemek zorunda da kalmayacağız.<br />
1908 yılında yaklaşık 60 m. genişliğinde<br />
bir kuyrukluyıldız parçası Sibirya’nın Tunguska<br />
bölgesi üzerinde, Hiroşima’ya atılan atom<br />
bombasının yaklaşık 1000 katına eşit bir enerjiyle<br />
patladı. Uzaybilimciler benzer boyutta bu<br />
tür olayların yaklaşık her bir ile üç yüzyılda bir<br />
meydana geldiğini belirtiyorlar. Dünyaya yaklaşık<br />
her 250 bin yılda bir çarpan, enleri 800<br />
metrenin üstündeki cisimler bir ateş fırtınasının<br />
ardından, çarpmanın etkisiyle oluşan<br />
tozlardan kaynaklanan küresel bir soğumaya<br />
neden oluyorlar. Söz konusu küresel soğumasonucunda<br />
insanlar bir mümkünlıkla yaşamlarını<br />
sürdürseler bile uygarlıklar son bulabiliyor.<br />
Dinozorların yeryüzünden silinmelerine<br />
yol açan çarpışmada olduğu gibi, 80000 metreden<br />
daha geniş bir asteroid ciddi yok olmalar<br />
neden olabilir.<br />
2. Gamma ışınları patlaması<br />
Gökyüzündeki gamma ışınlarını izleyebilseydiniz,<br />
kozmik paparazzo’ların akınına uğradığınız<br />
izlenimine kapılırdınız. Günde bir ya da<br />
birkaç kez parlak bir ışığın her şeyi aydınlattığına<br />
ve ardından yok olduğuna tanık olurdunuz.<br />
Astrofizik uzmanları kısa bir süre önce bu<br />
gamma ışını patlamalarının uzak gökadalarda<br />
oluştuklarını ve olağanüstü bir güce sahip olduklarını<br />
öğrendiler. Güneşten 10 katrilyon kat<br />
daha güçlü olan bu ışın patlamaları, bir mümkünlıkla<br />
göçen iki yıldızın birleşmesi sonucunda<br />
meydana geliyor. Bu feci olayın öncesinde<br />
böylesi bir çifte yıldızın saptanması hemen<br />
hemen imkânsız olduğundan, önceden hazırlıklı<br />
olmamız da söz konusu değildir. Ne var ki,<br />
patlama başladığında bundan etkilenmemek<br />
elde değil.<br />
Şınımın etkisiyle havaküre sıcaktan kavrulup<br />
ozon katmanını yok edecek azot oksitlerini<br />
oluşmasına neden olacaktır. Ozon katmanı<br />
yok olunca, güneşten gelen morötesi ışınlar<br />
hemen hemen tüm gücüyle yüzeye vurarak<br />
deri kanserine, daha da beteri, okyanuslarda<br />
yaşayan ve havaküreye oksijen sağlayan<br />
planktonların yok olmalarına neden olacaktır.<br />
3. Hava boşluğunun çöküşü<br />
Önde gelen evrenbilimsel bir kuruma göre,<br />
oluşumunun ilk dönemlerinde evrendeki boşluklar<br />
enerjiyle doluydu. Yapay boşluk adı verilen<br />
bu durum son derce değişken ve tehlikeliydi.<br />
Sonraları daha istikrarlı bir boşluk ortaya<br />
çıktı ve hızla eski boşluğun yerini aldı. Bu değişim<br />
korkunç miktarda bir enerjinin çevreye<br />
yayılmasına ve evrenin genişlemesine neden<br />
oldu. Daha da istikralı başka bir boşluğun var-<br />
558 559