Create successful ePaper yourself
Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.
İNSAN<br />
İNSAN<br />
boyun eğmiş olan bu hormonlar görevlerini<br />
yerine getirirken, birbirleriyle inanılmaz bir<br />
şekilde işbirliği yaparlar. Örneğin, büyüme<br />
hormonu bir yandan büyümeyi düzenlerken,<br />
bir yandan da insülinle işbirliği içinde çalışarak<br />
kandaki şeker miktarını ayarlar. şüphesiz,<br />
iki sıvının birbiriyle uyum içinde olmaları<br />
hiç yanlış yapmadan kandaki şeker miktarını<br />
ayarlayabilmek gibi büyük çapta bilgi ve beceri<br />
gerektiren bir görevi yerine getirebilmeleri,<br />
Rabbimizin kudretiyle gerçekleşen oldukça<br />
büyük birer yaratılış hakikatıdır. Vücudumuzda<br />
hayati fonksiyonlar gerçekleştiren bir başka<br />
hormon üreticisi de troid bezleridir. Troid bezlerinin<br />
görevi, kanda ve kemiklerdeki kalsiyum<br />
ve fosfor miktarlarını düzenleyen bir hormon<br />
üretmektir. Etten ve kemikten oluşan insan<br />
bedeninin kandaki kalsiyum ve fosfor ihtiyacını<br />
hesaplayarak, tam ihtiyaca göre üretim yapabilmesi<br />
şüphesiz rabbimizin bir hikmeti ve<br />
sonsuz ilminin bir tecellisidir.<br />
Vücudumuzda hormon üreten bir başka bölümde<br />
böbrek üstü bezidir. iç içe iki ayrı salgı<br />
bezinden oluşan bu bölümde iki hormon üretilir.<br />
Bilindiği gibi sinir sistememiz korku yada<br />
kızgınlık gibi yoğun duygulara tepki gösterir.<br />
Bu durumda iç bezden büyük miktarlarda<br />
hormon salgılanır. Vücudu acil durumlar için<br />
adeta teyüakkuza geçiren bu hormonların<br />
salgılanması sonucunda kan basıncı artar,<br />
gözbebekleri büyür, kan, hayati organlara ve<br />
iskelet kaslarına pompalanır, kalp atışı hızlanır.<br />
İnsan vücudunda meydana gelen hemen her<br />
türlü işlemde ayrı ayrı fonksiyorları olan hormonlar<br />
insan yaşadığı müddetçe kendilerine<br />
verilen görevleri eksiksiz olarak yerine getirir.<br />
Bu hormonların her birinin biraz eksik veya<br />
fazla olması insan için hayati tehlike taşır. insanın<br />
haberi bile olmadan herşeyi büyük bir<br />
denge ile idare eden Rabbimiz, onun ihtiyacı<br />
olan hormonları tam zamanında, tam bedenin<br />
ihtiyacı kadar yaratıp, bedenin eksikliklerini<br />
giderir. Hipofiz dediğimiz şey de, diğer salgı<br />
bezleri de Allah (Celle celalüh) tarafından yaratılan<br />
birer sebebtir. Yoksa bir bezelye tanesi<br />
kadar olan hipofiz sadece bir et parçasıdır ve<br />
göklerde ve yerde varolan herşey gibi Allahü<br />
Teâlâ’nın “Ol” emrine boyun eğmiştir. “Göklerde<br />
ve yerde ne varsa onundur, tümü Ona<br />
gönülden boyun eğmişlerdir. Gökleri ve yeri,<br />
bir örnek edinmeksizin yaratandır. O, bir işin<br />
olmasına karar verirse ona yalnızca “ol” der ve<br />
o da hemen oluverir (Bakara Suresi 117. âyet<br />
meali)<br />
DOĞUM<br />
Kur’an-ı kerim’de insanlar imana çağrılırken<br />
olukça farklı konulardan bahsedilir. Kimi zaman<br />
gökler, kimi zaman yeryüzü, kimi zaman<br />
da hayvanlar ve bitkiler insana delil gösterilir.<br />
Yine birçok âyette insanın bizzat kendi yaradılışına<br />
dönüp bakması öğütlenir. insanın nasıl<br />
yeryüzüne geldiği, hangi aşamalardan geçtiği<br />
ve temel maddesinin ne olduğu sık sık hatırlatılır:<br />
“Sizleri Biz yarattık, yine de tasdik etmeyecek<br />
misiniz?” “ şimdi rahimlere dökmekte<br />
olduğunuz meniyi gördünüz mü?” Onu sizler<br />
mi yaratıyorsunuz yoksa yaratıcı Biz miyiz?”<br />
(Vakıa Suresi 57- 59. âyet meali)<br />
İnsanın yaradılışı ve yaradılış özelliği daha<br />
pek çok âyette vurgulanır. Ancak bu vurgular<br />
arasında öyle bilgiler vardır ki; bunlar 7. yüzyılda<br />
yaşayanların asla bilemeyeceği detaylardır.<br />
işte bunlardan bazıları:<br />
1) İnsan meni sıvısının tamamından değil<br />
aksine çok küçük bir<br />
parçasından yaratılır.<br />
2) Bebeğin cinsiyetini erkeğin kromozomları<br />
belirler.<br />
3) İnsan embriyosu ana rahmine adeta bir<br />
sülük gibi yapışır.<br />
4) İnsan ana rahminde üç karanlık bölge<br />
içinde gelişir. Kur’an- ı kerim’in indirildiği yüzyılda<br />
da insanlar elbette doğumun temel maddesinin<br />
cinsel ilişki sonrasında erkekten gelen<br />
sıvıyla ilgili olduğunu biliyorlardı. Çocuğun<br />
ortalama dokuz ayda doğduğu da rahatlıkla<br />
gözlemlenen, bilmek için araştırma gerektirmeyen<br />
bir konuydu. Ancak yukarıda sıraladığimız<br />
bilgiler o devrin insanının bilgi seviyesinin<br />
çok üstündeydi. Bunlar, ancak 20. yüzyıl bilimi<br />
tarafından bilindi. şimdi bu bilgileri sırayla inceleyelim:<br />
1)“Basbayağı bir su”<br />
Spermler yumurtaya varana kadar annenin<br />
vücudunda zorlu bir yolculuk geçirirler. Bu<br />
yol-culukta 250 milyon spermin ancak bin kadarı<br />
yumurtaya ulaşmayı başarır. Beş dakika<br />
sonra sona erecek yarışın sonunda yarım tuz<br />
tanesi büyüklüğündeki yumurta spermlerden<br />
yalnızca birini kabul edecektir. Yani, insanın<br />
özü meninin tamamı değil, ondan küçük bir<br />
parçadır. Ancak bilindiği gibi bunlardan sadece<br />
biri yumurtayı döllemeyi başarır. Kur’an-ı<br />
kerim ise bu gerçeği şöyle açıklar: “insan, kendi<br />
başına ve sorumsuz bırakılacağını mı sanıyor?<br />
Kendisi, akıtılan meniden bir damla su değilmiy<br />
di?” (Kıyamet Suresi 36. âyet meali)<br />
Dikkat edilirse Kuranda, insanın meninin tamamından<br />
değil onun içinden alınan küçük bir<br />
parçadan yaratıldığı haber verilmektedir! Bu<br />
ifadedeki özel vurgunun modern bilim tarafından<br />
ortaya çıkarılan bir gerçeği açıklaması<br />
ise ifadenin ilahi kaynaklı bir bilgi olduğunun<br />
da delilidir.<br />
2) Karmaşık sıvı<br />
Meni olarak adlandırılan ve spermleri taşı-yan<br />
besleyici sıvı, sadece spermlerden<br />
oluşmaz. Aksine meni, birbirinden farklı sıvıların<br />
karı şımından oluşur. Bu sıvıların spermin<br />
gerek duyduğu enerjiyi karşılayacağı şekeri<br />
bulundurmak, baz özelliğiyle ana rahminin<br />
girişindeki asitleri nötralize etmek, spermin<br />
hareket edeceği kaygan ortamı sağlamak gibi<br />
görevleri vardır:<br />
Ne ilginçtir ki; Kuran’da meniden söz edilirken,<br />
modern bilimin ortaya çıkardığı bu gerçeğe<br />
de işaret edilmekte ve karmakarışık bir sıvı<br />
olarak tarif edilmektedir. “şüphesiz biz insanı<br />
karmaşık olan bir damla sudan yarattık. Onu<br />
deniyoruz. Bundan dolayı onu işiten ve gören<br />
yaptık.” (insan Suresi 2. âyet meali) Bir başka<br />
âyette ise yine meninin karışım olduğuna işaret<br />
edilir, insanın ise bu karışımın özünden yaratıldığı<br />
vurgulanır: “O, yarattığı her şeyi en güzel<br />
yapan ve insanı yaratmaya bir çamurdan<br />
başlayandır. Sonra onun soyunu bir özden,<br />
basbayağı bir sudan yapmıştır.” (Secde Suresi<br />
7- 8. âyet mealleri)<br />
Burada öz diye çevrilen Arapça “sulala” kelimesi,<br />
öz ya da bir şeyin en iyi kısmı demektir.<br />
Hangi şekilde alınırsa bir “bütünün bir kısmı”<br />
anlamına gelir. Ve bu durum, Kur’an-ı kerim’in<br />
insanın yaradılışını en ince detayına kadar<br />
bilen bir irade’nin sözü olduğunu göstermektedir.<br />
Çünkü o irade, insanı yaratan Allahü<br />
teâlâ’dır.<br />
Yumurta Hücresini Taşıyan Tüycükler<br />
Silya isimli tüycükler insanın ilk oluşumunda<br />
üstlendikleri bir başka hayati görevle karşımıza<br />
çıkmaktadır. Sperm ve yumurtanın birleşip<br />
hücreyi oluşturmalarından önce olgunlaşmış<br />
yumurtanın anne rahmine gitmesi gerekmektedir.<br />
Bunun için öncelikle olgunlaşmış yumurtanın,<br />
yumurtalıktan dışarı bırakılmasına<br />
az bir zaman kala fallop tüpü, bir yumurtayı<br />
yakalayabilmek için harakete geçer. Hassas<br />
dokunuşlarla yumurtalığın üzerinde yumurta<br />
hücresini bulmaya çalışır. Çünkü olgunlaşmış<br />
yumurtanın döllenebilmesi için mutlaka fallop<br />
tüpünün içine girmesi gerekir. Sonunda fallop<br />
tüpü olgunlaşan yumurtayı bulur ve içine çeker.<br />
Artık yumurta hücresinin yolculuğu başlamıştır.<br />
Yumurta döllenebilmek ve ana rahmine<br />
ulaşabilmek için fallop tüpü boyunca uzun bir<br />
yol katetmek zorundadır. Nitekim fallop tüpünün<br />
içinde bulunan milyarlarca hücre yumurtayı<br />
rahme ulaştırmakla görevlendirilmiştir.<br />
Bu hücreler yüzüylerinde bulunan silya isimli<br />
tüycükleri ayın yöne doğru hareket ettirirler.<br />
Böylece, elden ele çok kıymetli bir yükü taşır<br />
gibi, yumurta hücresini gitmesi gereken yöne<br />
522 523