GİRİŞA. Yûnus Emre <strong>ve</strong> Devri <strong>Hak</strong>kındaYûnus Emre XIII. yüzyılın ikinci yarısıyla XIV. yüzyılın başlarındayaşamıştır. Doğum <strong>ve</strong> ölüm târihleri tahmînî olarak 638-720 / 1240-1320 şeklinde kabul edilir. 1 Yûnus’un gerçek hayâtı hakkındakitârihî bilgilerimiz yetersizdir. Bize kadar ulaşanlar daha çok menkıbemâhiyetindedir. Şiirlerine bakarak düzgün bir tahsil gördüğü, Arapça<strong>ve</strong> Farsça’yı, dînî ilimleri <strong>ve</strong> devrinin öteki ilimlerini iyice bildiğisöylenebilir. Tahsîlini muhtemelen Konya’da yapmış, Anadolu, Sûriye<strong>ve</strong> Azerbaycan’ı gezip dolaşmıştır. Devrinin ilim <strong>ve</strong> irfan kurumlarıolan medrese <strong>ve</strong> tekke kültürüne vâkıftır, şahsiyetini yoğuran ise dahaçok ikincisidir. Bugün Anadolu şehirleri onu paylaşamamaktadır.Çeşitli yerlerde makamı <strong>ve</strong>yâ türbesi olmakla beraber, hâlen Karamanile Sarıköy (Eskişehir’in Mihalıççık ilçesine bağlı bugünkü YûnusEmre köyü) onu sâhiplenmede önde görünüyorlar.Şurası bir gerçektir ki, Yûnus Emre gibi büyük şahsiyetler, şu <strong>ve</strong>yâbu şehrin <strong>ve</strong> bölgenin değil, bütün dünyânın hattâ insanlığın malıdır.Onun yattığı yer ise bütünüyle Türk milletinin kalbidir. Ondan bizekalan maddî unsurlar zengin <strong>ve</strong> zevkli bir menkıbeler yumağı <strong>ve</strong> eserolarak da Risâletü’n-Nushiye ile Dîvân’ıdır.1Bk.Abdülbâki Gölpınarlı, Yûnus Emre <strong>ve</strong> Tasavvuf, 72-73, İstanbul 1961.17
YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYûnus Emre’nin çağı zaman dilimi olarak, Anadolu Selçukluları’nınsonu ile Osman Gazî devirlerini içine almaktadır. Bu devirAnadolu’sunda istîlâlar, isyanlar <strong>ve</strong> yerleşme sıkıntıları ile çeşitlisosyal rahatsızlıkların <strong>ve</strong> iç huzursuzluklarının boy gösterdiği birmanzara hâkimdir. Haçlı seferleri, Moğol akınları, Bâbâî <strong>ve</strong> Cimriisyanları, saltanat kavgaları, huzursuzluğu <strong>ve</strong> maddî sıkıntıları doğuranbaşlıca âmiller olarak görülebilir.Sosyal <strong>ve</strong> siyâsî hayâtın karma karışık olduğu bu devirde, dînî <strong>ve</strong>fikrî hayat da oldukça hareketlidir. Henüz bir tekke-medrese ayrılık <strong>ve</strong>zıtlaşmasının söz konusu olmadığı bu topraklarda, tasavvuf hareketininoldukça yaygın <strong>ve</strong> hareketli olduğu görülür. Bunda, sosyal çalkantıların<strong>ve</strong> büyük sıkıntıların rolünden söz edilir. Gerçekten, maddî bakımdanhuzursuzluk içinde olan kütlelerin, mânevî bir sığınak aramaları tabiîbir hâdisedir. Tasavvufun yayılmasında ikinci sebep olarak, Doğu’dangelen büyük mutasavvıflar kafilesinin Anadolu’da uyandırdığı müsbetkaynaşmanın tesiri üzerinde de durulur.Bu müsbet hareketlerin yanında, İslâm dünyâsını içten çökertmekisteyen Bâtınî zümrelerinin faâliyetleri de dikkati çeker. Bâtıniyeinançları, İslâm âleminin her tarafında <strong>ve</strong> bilhassa Anadolu ilepek sıkı maddî <strong>ve</strong> mânevî bağları olan Sûriye’de o sıralarda hayliyerleşmişti. Bunların tasavvuf perdesi altında, zamânın müsâadesinden<strong>ve</strong> hâdiselerin seyrinden faydalanarak türlü türlü oyunlar oynadığıgörülür. 2Dînin zâhirini küçümseyen, îmânı sulandıran <strong>ve</strong> din bağını zayıflatanbu bâtınî inanış <strong>ve</strong> anlayış karşısında çok uyanık olmak gerekiyordu.Doğruyu yanlıştan, faydalıyı zararlıdan ayırt edebilecek bir dikkat<strong>ve</strong> hassâsiyete sâhip olmak lâzımdı. Bu görevi liyâkatle yapan birzümre de çıktı. Bunlar: “Bu menfî cereyanlara rağmen, müslümanlığıbir sünger gibi emip bünyesinde hazm <strong>ve</strong> temsil ettikten sonra, onutasavvuf kalıbı içinde tekrar İslâm âlemine iâde etmiş olan bir sünnîmutasavvıflar kafilesidir.” 3 İşteYûnus Emre bu kafilenin başında yeralır.2Bk. Fuat Köprülü, Türk Edebiyâtında İlk Mutasavvıflar, 206-207, Ankara, 1964.3Sâmiha Ay<strong>ve</strong>rdi, Âbide Şahsiyetler, 61, İstanbul 1976.Tasavvuf hareketi muhtelif tarîkatlerin çatısı altında kurumlaşmıştır.Temelde bunların özü bir olmakla berâber, isimleri farklıdır. Çeşitlitarîkatler Yûnus’u kendilerine mal etmek isterlerse de, o, tarîkatlerinüstünde <strong>ve</strong> hepsini kucaklayan bir kimsedir, bir eren-şâirdir. Vahdet-iVücûd düşüncesini <strong>ve</strong> tasavvufun inceliklerini, ilâhî aşkı islâmî ölçülereuygun bir şekilde dile getirmiştir. 4 Bununla birlikte şüphesiz YûnusAnadolu’da yetişen seleflerinin, Ahmet Yesevî <strong>ve</strong> onun Anadolu’dakitâkipçilerinin tesîrindedir. 5O zamanlar Anadolu’da tasavvuf inanışının çok etkili olduğunubiliyoruz. Yûnus, devrinin tasavvuf inanış <strong>ve</strong> düşüncesini büyükbir kudret <strong>ve</strong> belâgatle dile getiren san’atkâr şahsiyettir. Bunu basitbir dille <strong>ve</strong> samîmiyetle ifâde ettiği için, tasavvuf esaslarını halkarasında kuv<strong>ve</strong>tle yaymıştır. İslâm tasavvufunun inceliklerini sâdelikle,derinlikle <strong>ve</strong> hiç bir dar kalıp içine düşmeden dile getirmiştir. Bunuyaparken dikkatli <strong>ve</strong> ölçülüdür. Şöyle ki:Yûnus hür düşüncelidir, fakat yukarıda sözünü ettiğimiz, dîniküçümseyen <strong>ve</strong> îmânı sulandıran bâtınî anlayışa geçit <strong>ve</strong>rmez. O,san’atkâr serbestliğine rağmen, inanışta dâimâ muhâfazakâr <strong>ve</strong> şer’îölçülere sâdık kalarak hayat yolunun rehberi <strong>ve</strong> mürşidi bildiği büyük<strong>ve</strong> ilâhî aşkını, zühd <strong>ve</strong> ibâdet kalıpları içinde îtidâl <strong>ve</strong> temkin ilesınırlamış büyük insandır.Yûnus nerelidir, nasıl yaşamıştır, nerede ölmüştür? Bunlar o kadarmühim şeyler değildir. Yûnus ne yapmıştır? önemli olan budur. O halkdiliyle ifâdesini bulan tasavvuf edebiyâtının en üstün şâiridir. AhmetYesevî ile başlayan bu tarzın, Yûnus’ta en üstün seviyeyi bulduğukabul edilir. 6 O, tasavvuf rûhunu kalıplardan çıkarıp, yukarıdakiölçüler içinde amel hâline getiren <strong>ve</strong> hayâtın içine yaşanır haldekarıştıran adamdır. Bu hâliyle <strong>ve</strong> san’atkâr yönüyle Yûnus EmreAnadolu <strong>ve</strong> Rumeli sâhasındaki, hattâ Azerbaycan›daki Türklerüzerinde, yüzyıllardan beri büyük bir nüfuz icrâ etmiş, 7 şöhret <strong>ve</strong> tesiribugüne kadar ulaşmıştır.4Faruk Kadri Timurtaş, Yûnus Emre Dîvânı, 24-25 İstanbul trz.5Köprülü, age, 336.6Bk.Nihad Sâmi Banarlı, Târih <strong>ve</strong> Tasavvuf Sohbetleri 197, İstanbul 1984.7Köprülü, age, 285.1819