11.07.2015 Views

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

Yûnus'ta Hak ve Halk Sevgisi 'nin yayın hakları ... - Eskişehir Valiliği

SHOW MORE
SHOW LESS
  • No tags were found...

Create successful ePaper yourself

Turn your PDF publications into a flip-book with our unique Google optimized e-Paper software.

YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİÇünkü o ilâhî aşk ateşiyle beşeriyetini <strong>ve</strong> benliğini yok etmiş,sonunda da her şeyin kaynağı olan Maşûku içinde bulmuş böylecevâsıtasız olarak üstün bilgilere “mârifet”e ulaşmıştır:Dinlemeden anladık anlamadan eyledikGerçek erin bu yolda yokluktur sermâyesi(BT, 170)Bu aşk sarhoşluğu maddî sarhoşluk gibi zannedilmemelidir. Ondauyuşukluk, <strong>ve</strong>rimsizlik <strong>ve</strong> bitkinlik yoktur. Aksine büyük bir dinamizmvardır. Tanrı’nın zâtı gibi, ona olan yolculuğun da nihâyeti olmadığınısöylemiştik. Aşk kanadları ise bu yolculuğu en sür’atli biçimdesağlayan imkân idi. O bakımdan âşık her an yeni bir “tecellî”, yenibir “fetih”, yeni bir ufukla karşı karşıyadır. Her dem âdetâ yenidendoğmakta olduğundan, dâimâ tâze bir varlıktır. Monotonluktan esertaşımaz. Ondan hiç usanılmaz. Büyük <strong>Hak</strong> âşıklarının bu tâzelikleri,eserlerinde de devam eder. Yûnus <strong>ve</strong> benzerleri kendilerine hayat<strong>ve</strong>ren aşk iksîri sâyesinde sâdece sağlıklarında değil, eserleriyle asırlarsonrasında bile hep yeni doğmuşçasına dâimâ tâzedirler, onlardan aslâusanılmaz:Biz sevdik âşık olduk sevildik mâşuk oldukHer dem yeni doğarız bizden kim usanası(G, 444)<strong>Hak</strong> âşıkının tâzeliği sâdece bu dünyâya mahsus değildir. Ötekidünyâda herkesin korktuğu cehennem, âşıkı yakmayacaktır. Biranlayışa göre en büyük cehennem azâbı Tanrı’dan uzak olmaktır. GerçiTanrı’nın varlığı her şeyi ihâta etmiştir. O, insana şah damarından dahayakındır, ama herkes bunun farkında değildir. O’ndan gafil olmakda bir azaptır. Âşık O’nun cemâlinin hayrânıdır. Âhirette en büyükmutluluk o Cemâl’in müşâhedesi olacaktır. Buna lâyık olanlar daen başta âşıklardır. Böyle bir nâiliyet <strong>ve</strong> yakınlık sırrına, cehennemalevlerinin ulaşamayacağı tabiîdir. Sonra, âşıkın hasretle çektiği “âh”seslerinin yakıcılığı yanında cehennem ateşinin sözü bile olmaz; aşkateşini denizler bile söndüremez:66Âşıkları Tamu›su yandırmayaUçmağına bunlar baş indirmeyeYedi Tamu bir âh’a katlanmayaYedi deniz bir aşk odun söndürmeye(BT, 121)3. Âşık Harap Vaziyettedir, Kınayana da AldırmazDînin dış çerçe<strong>ve</strong>si bir kurallar topluluğudur. Kurallar, aklı <strong>ve</strong>muhâkemesi yerinde olan insanlar için söz konusudur. Nitekim “Aklıolmayanın dîni yoktur.” diye bilinir. <strong>Hak</strong> âşıkı bir kimse «akıl ötesi”bir âlemde gezindiğinden bir bakıma aklın kontrolünden, dolayısıylebağlayıcılığından çıkmış sayılır. Bir çok maddî şeyler gibi aklındanda geçtiği için ne yaptığını bilmez haldedir. Netîce itibâriyle dîninzâhirî kayıtlarının bağlayıcılığının dışına çıkmış demektir. Bu tıpkı delisayılan kimsenin dînî mükellefiyetlerden sorumlu olmamasına benzer.Öyle söyler Yûnus:Dîn ü millet sorarsan âşıklara din ne hâcetÂşık kişi harâb olur harap bilmez din diyânetBu beyitte geçen “millet”, din ile eş anlamlı bir kelimedir. “Harab”,dünyâya boş <strong>ve</strong>rmiş, varını yoğunu içkiye yatıran meyhâne düşkünüanlamınadır. Burada ise, ilâhî aşk şarabı uğrunda her şeyinden geçen<strong>Hak</strong> âşıkı demektir.Yûnus iyi bir müslüman, tasavvuf da <strong>Hak</strong>k’a vuslat yolu, dolayısıylabir din yoludur. Aşkın tasavvufta üstün bir yeri olduğunu söyledik.Aklın kontrolünden çıkıp harâbat ehli hâline gelen âşıkın, dinî kayıtlarındışına çıkması nasıl önlenecektir? Tasavvufta bir kural vardır: “Nebîmâsum <strong>ve</strong>lî mahfuzdur.” denir. Peygamberler günah işlemekten uzaktır.Velîler ise Allah’ın koruması altındadır (mahfûz). Bir çok fedâkârlıksonucu kendisine yaklaşan (<strong>ve</strong>lî) <strong>ve</strong> bütün varlığı ile kendisini se<strong>ve</strong>n(âşık) bir kulunu Allah’ın, yanlış hareketlerden korumasını tabiîkarşılamak gerekir. Velîler peygamberler gibi günâhsız (ma’sûm)değillerse de, Allâh’ın onları koruduğu kabul edilir.67

Hooray! Your file is uploaded and ready to be published.

Saved successfully!

Ooh no, something went wrong!