YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİöylesine hassas, yumuşak, yufka <strong>ve</strong> ince hâle gelmiştir ki, herkesekarşı şefkat <strong>ve</strong> merhametle dolup taşmaktadır. Kendi kendine içten içeyanmak demek olan “göynümek” <strong>ve</strong> iç yanmasında rızâsızlık, şikâyet<strong>ve</strong> isyan yoktur. Bu son derece asil bir duygudur. Şefkat <strong>ve</strong> sevginintezâhürüdür. İnsanın beşerî tarafının bir gereğidir. Hz. Peygamberde, oğlu İbrâhîm’in küçük yaşta ölümü üzerine hafifçe ağlamıştır.O bakımdan Yûnus Emre’nin bu sözleri, onun kader inancı <strong>ve</strong> ilâhîirâdeye teslîmiyet prensibiyle çelişki teşkil etmez. Bu mısrâlar ondakiengin insan sevgisinin <strong>ve</strong>ciz bir ifâdesi olarak dikkati çeker.8. “Beri Gel Barışalım”Ve Yûnus Emre’nin bütün insanlığı kucaklayan cihanşümûl dâ<strong>ve</strong>ti!O herkesi barışa, dostluğa, tanışıp anlaşmaya çağırıyor. Fert <strong>ve</strong>yâtoplum olarak aramızda bir takım anlaşmazlık <strong>ve</strong>ya kavgalar çıkmışolabilir. Artık bunları bir yana bırakıp barışalım. Birbirini tanımayanyabancılar hâlindeysek tanışıp bilişelim. Hiçbirimiz burada kalıcıdeğiliz. Şu fânî dünyâda dostça kardeşçe yaşamak daha akıllıca sayılır:Beri gel barışalım yâd isen bilişelimAtımız eyerlendi eşdik elhamdülillâh(T, 129; G, 425)Yûnus’un bu çağrısı sâdece yakın çevresine değildir, bütüninsanlığadır. Çünkü onun “Yetmişiki millete aynı gözle bakmak”düşüncesini ev<strong>ve</strong>lce görmüştük.ÜÇÜNCÜ BÖLÜMDÜNDEN BUGÜNE YÛNUSBu çalışmamızda sâdece iki ana konu üzerinde durduk: YûnusEmrenin şiirlerinde ilâhî aşk <strong>ve</strong> insan sevgisi. Nihâî mânâda birdeğerlendirme yapmak için şiirlerin tamâmının ele alınması gerekeceğimuhakkaktır. Bununla birlikte sâdece bu iki ana konu etrâfında da birşeyler söylemek mümkündür. İşte bu bölümde, gerek millî çerçe<strong>ve</strong>de,gerekse bütün insanlık <strong>ve</strong> toplum yararı istikametinde Yûnus Emre›denalınmış <strong>ve</strong> alınabilecek mesaj üzerinde durmak istiyoruz.1. Millî Çerçe<strong>ve</strong>de Yûnus EmreYûnus Emre Anadolu insanının mayasını yoğuranların başındagelir. Onun büyüklüğü, eşsiz bir san’atkâr olması yanında taşıdığıinsânî hüviyeti <strong>ve</strong> insan sevgisinden ileri gelir. O, bu hüviyetiyleXIII. <strong>ve</strong> XIV. yüzyıl Anadolu’sunda çeşitli sosyal çalkantılar <strong>ve</strong>huzursuzluk ortamı içinde bocalayan insanımıza ümit <strong>ve</strong> moral kaynağıolmuştur. Son derece olumsuz dış şartlara rağmen insanların birbirineyaklaşmasını, birbirini sevmesini sağlamış, yardımlaşma duygularınınkökleşip yeşermesinde etkili olmuştur.O, şiirindeki samîmiyet <strong>ve</strong> sihirli kudretle insanın hissetme,duygulanma <strong>ve</strong> düşünme melekelerini topyekün harekete geçirmesini132133
YÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİYÛNUS’TA HAK <strong>ve</strong> HALK SEVGİSİbilmiştir. Bu sâyede cemiyetimizi büyük <strong>ve</strong> ince bir mahâretle insancadavranışlar <strong>ve</strong> insan sevgisi istikametinde yoğuranlardan biri, hattâbaşta gelenidir. O, insanı kendindeki yücelik <strong>ve</strong> cevherden haberdaretmiş, o yüceliğe uygun şekilde yaşamağa teşvik etmiştir. Hiçbirfark gözetmeden insanların hemcinslerini sevmelerini, onlara karşıhoşgörülü davranmalarını telkin etmiştir. Bu telkinler Anadolu’yubaştan başa sarmış <strong>ve</strong> ulvî bir atmosfer meydana getirmiştir.Anadolu halkının Yûnus Emre sevgisini <strong>ve</strong> Yûnus’ un bu insanlarüzerindeki büyük tesîrini gösteren hususlardan biri şudur: Doğusundanbatısına kadar bugün memleketimizde Yûnus Emre’ye âit kabul edilendokuz on tâne türbe vardır. Şüphesiz bunlardan sâdece birinde Yûnusyatmaktadır. Ötekiler ise onun için düzülmüş birer makam sayılır.Bu makamların her biri çevresinde teşekkül eden menkıbe hâlesinebakarsanız Yûnus’u gerçekten oralarda yaşamış <strong>ve</strong> ölmüş sanırsınız.Bundan şunu anlıyoruz: Anadolu’nun çeşitli bölgelerindeki Türk halkıYûnus Emre’yi o kadar sevip benimsemiş, ondan öylesine etkilenmiştirki, Yûnus’u kendi çevresine <strong>ve</strong> kendi toprağına mal etmek istemiştir.Yûnus sevgisi <strong>ve</strong> tesîrinin tezâhürlerinden biri de onun şiir vâdisindekitâkipçileridir. Yûnus’un inanış <strong>ve</strong> düşüncelerini benimseyerek, onungibi sâde, samîmî <strong>ve</strong> akıcı bir üslûpla şiirler söyleyip yazan nicekimseler vardır ki, kendi adını kullanmaktansa şiirlerini Yûnus’a maletmekten zevk almışlardır. Edebiyat târihçilerini <strong>ve</strong> metin tesbîtindebulunanları hayli yoran <strong>ve</strong> uğraştıran bu durum sebebiyledir ki, bugünherkesin ittifak edeceği bir “Yûnus Emre Dîvânı” ortaya koymakmümkün olmamaktadır.İlmî bakımdan bir noksanlık gibi görünen bu vaziyetin ifâde ettiğigüzellik şudur: Yûnus Emre’yi çok se<strong>ve</strong>n âdetâ onda fânî olmakisteyen bir nice sanatkâr, tevâzu <strong>ve</strong> mahviyet duygularıyle kendiisimlerini kullanmaya gerek duymamışlardır. İsmini duyurmak içinçırpınan, bunu sağlamak amacıyle çeşitli yollara baş vuran günümüzinsanıyla mukayese edince, durumu anlamakta güçlük çekiyorsak da,bu böyledir. Edebiyat târihçilerimiz, isimli <strong>ve</strong>ya isimsiz onun yolundaşiirler yazıp söyleyenleri ifâde etmek üzere “Yûnus Tarzı” <strong>ve</strong>yâ “YûnusMektebi” gibi tâbirler kullanmak lüzûmunu hissetmişlerdir.*Rahmetli Mümtaz Turhan Amerikalı bir meslekdaşının şuintibâlarını nakleder: “Dünyânın her tarafında haysiyetine düşkün<strong>ve</strong>karlı insanlara rastlamak mümkündür. Fakat hiçbir yerde bu vasfınTürkiye’deki kadar yaygın <strong>ve</strong> bâriz olduğunu görmedim. İşin bencegarip tarafı aşağı tabakalarda daha kuv<strong>ve</strong>tli bir şekilde belirmesidir.İşte bunun sebebini bir türlü îzah edemedim.” 96Gerçekten bütün yozlaşmalara <strong>ve</strong> geri kalmışlığına rağmenAnadolu insanında, başka ülkelerde benzerine zor rastlanan bir ağırbaşlılık, misâfirper<strong>ve</strong>rlik <strong>ve</strong> ikram duygusu vardır. Anadolu köylüsüne,yedirdiği yemek, ikram ettiği bir mikdar mey<strong>ve</strong> <strong>ve</strong>yâ yaptığı biryardım için ücret kabul ettiremezsiniz. Bunlar güzel hasletlerdir. İştebize başka milletleri imrendiren bu <strong>ve</strong> benzeri değerli vasıflar bukıymetler <strong>ve</strong> gelenekler, asırlar boyunca Yûnus Emre <strong>ve</strong> emsâli büyükşahsiyetlerin bitip tükenmez çabaları netîcesinde kazanılmıştır. Böyleyüksek vasıfları, bu ecdat yâdigârlarını bir mîrasyedi zihniyetiylegelişigüzel harcayamayız. Aksine, onları iyi tanımak, korumak <strong>ve</strong>geliştirmek zorundayız.İnsan sevgisi <strong>ve</strong> olgunluk gibi ifâdeler söz olarak güzeldir. Bunlarındavranış hâline gelmesi ise insanın iyi yetişmesine, mânen beslenmesine<strong>ve</strong> doğuştan getirdiği istîdâtlarını geliştirmesine bağlıdır. Bu noktadaYûnus’ların büyük yardımı olacaktır. Dün olduğu gibi, bugün de onunfikirlerine muhtâcız. Millî kültürün özünü teşkil eden halk kültürününtemel taşlarından birinin Yûnus olduğu muhakkaktır.Türk kültür <strong>ve</strong> medeniyetinde Mevlânâ, Hacı Bektaş, Hacı Bayram<strong>ve</strong> Yûnus Emre gibi bütün insanlığı sevgi ile kucaklayan <strong>ve</strong> birleştirenruh adamlarının, <strong>ve</strong>lîlerin büyük rolü vardır. Her Türk şehrinde hattâkasaba <strong>ve</strong> köyünde bir <strong>ve</strong>ya bir kaç <strong>ve</strong>lî yatar. Bâzan da Yûnus Emre<strong>ve</strong> Sarı Saltuk misâlinde olduğu gibi, aynı şahsın birden fazla yerdemakam <strong>ve</strong>ya türbesi bulunur. Bu mânevî kuv<strong>ve</strong>t temsilcilerine halkbüyük saygı duyar. Onlara âit pek çok efsâne <strong>ve</strong> kerâmet anlatılır. Bumenkıbeler kahramanlık, doğruluk, insan sevgisi <strong>ve</strong> benzeri fazîletlerin96M.Turhan, ag.makale.134135